Eroğlu mu kazandı, AK Parti mi kaybetti?

Yayın Tarihi: 19/04/10 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları umarız ülkemiz ve hepimiz için hayırlı olur. Sayın Eroğlu'nu kıl payı da olsa seçimleri kazanıp yeni Cumhurbaşkanı olduğu için de gönülden kutlarız.

Şimdi kendisi hem Cumhurbaşkanı hem de yeni görüşmecimiz, bundan böyle görüşme süreci nasıl devam eder, sayın Eroğlu masada kaybedilenleri nasıl geri alır, Türkiye ve dünya bu seçim sonuçlarını nasıl değerlendirir önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz ama burada asıl sorgulanması gereken aslında Eroğlu'nun mu kazandığı yoksa AK Parti'nin mi, yani Ankara hükümetinin kaybettiği mi olduğudur.

Tayyip Erdoğan her ne kadar KKTC'den bazı kişileri makamına çağırıp kimi desteklemeleri gerektiğini gösterip, bazı televizyon kanallarına son gün yaptığı açıklamalarda Talat'a işaret ettiyse de, bunlar yeterli olmadı ve ipi son göğüsleyen Derviş Eroğlu oldu.

Seçim sürecini derinlemesine incelediğimizde ise seçimin gizli galibi Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş'tır. Son güne kadar Tahsin Ertuğruloğlu'nun adaylığını açıklamasını bekleyen ve ona destek vermeye hazırlanan Serdar Denktaş ve partisi, nedenini ilerdeki günlerde anlayacağımız bir manevra yaparak Eroğlu'na destek belirtti ve seçim sonucunun kaderini belirledi.

Derviş Eroğlu'nun elini öpmekle parti tabanından tepki toplayan Serdar Denktaş, şimdi seçimin kaderini belirlediği için Eroğlu tarafından alnından öpülmeyi hak etmiştir.

Sayın Talat'a gelince;
Bu seçimin normal sonucu ikinci tura kalmasıydı. Eğer Talat ve ekibi hata yapmasaydı, kurmayları birbirine düşüp birbirini yemeseydi, bu seçimler ilk turda asla bitmez ikinci tura taşınır ve Talat ikinci turda şanslı aday olacaktı. Eroğlu'nun seçim ekibi halk ve fark gibi cazip ve sıcak terimlerle yola çıkarken, Talat'ın seçim çalışmaları daha çok 'ben' merkezli oldu. Cuma gecesi Lefkoşa mitinginde İnönü meydanı, yine aynı saatlerde Eroğlu'nun miting alanındaki kalabalıktan daha fazlaydı ve bu kalabalık Talat yanlılarını daha bir çok umutlandırdı ama, her şey güzel giderken Çav Bella şarkısı işin içine etti ve hem miting alanında olan, hem de televizyon ekranlarında bu şarkıyı dinleyen sağ çizgide olan ve TC kökenlilerin başlarından kaynar sular döküldü ve önemli sayıda seçmen 'yurdum işgal altında' sözleri geçen şarkıdan dolayı son anda kararlarını değiştirdiler.

Şimdi yeni bir dönemin başlangıç noktasındayız. Umarız seçim gerginliğini çabuk atlatılır ve kırgınlıklar, küskünlükler çabuk unutulur. Asıl zor dönem şimdi başlamaktadır ve önce iç siyaset, sonra Türkiye'nin ve dünyanın Kıbrıs'a bakış açısının ne olacağı tartışmaları yaşanacaktır. Eroğlu'nun saray'a gitmesiyle iç siyasette yeniden yapılanmalar, yeni oluşumlar ve zor bir ekonomik sınav bizi beklemektedir.

"Kötü yola mı düşeyim?..."

Geçtiğimiz Perşembe sabahı Kanal T'deki sabah konuklarımız CTP-BG Lefkoşa Milletvekili Kadri Fellahoğlu ile MAP Genel Başkanı Ata Tepe idi. İki konuk ateşli bir şekilde Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine konuşurken, SMS yoluyla da bir izleyici ısrarlı bir şekilde mesajlar gönderip işsiz olduğunu, verilen sözlerin yerine getirilmediğini ve bir çocuğuyla birlikte açlık çektiğini vurguluyordu. Aslında ülkenin en önemli gerçeğiydi işsizlik ve bunun beraberinde getirdiği sorunlar.

Program bitti ve kanalın bahçesinde kahve sohbeti yaparken işte o bayan geldi kucağında çocuk ve yaşlı gözleriyle. Bu kez SMS yoluyla değil iki siyasetçinin yüzüne bakarak haykırdı, 'işsizim, iş istiyorum, kötü yola düşmemek için' diye… Hem ben, hem de konuklar şaşkına dönmüştük, bir kadının acı dolu feryadını dinlerken! Bu ülkede belli ki bazılarının tuzu kuru…Ama tuzu kuru olmayanlar da var, hem de hiç azımsanmayacak kadar fazla…

İşte bu bayan onlardan sadece bir tanesi; 300 TL sosyal yardım alıyor, 300 TL de nafaka. Ev kirası ise 600 TL. Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, eğer bu anne iş bulamazsa, kötü yola düşmekten başka bir alternatif kalıyor mu kendisine?


Günün Fıkrası

Temel İstanbul'da

Temel İstanbul a ilk kez gelmiş ve Bebek koyunda methedilen bir sinek barı arayıp durmuş. En sonunda sinek barı bulmuş ve içeri girmiş. İçkisini içerken kendi kendine düşünmüş "Ya bu sinekli barın ne özelliği var herkes methetti hiç bir özelliği yok". İhtiyaçtan tuvalete gittiğinde bir de ne görsün pisuar altındanmış ve pırıl pırıl parlıyormuş;

"Demek buranın özelliği buymuş..." demiş. Geri dönüp içkisini içmiş. Ertesi akşam yine gelmiş. İçkisini bitirince tuvalete gitmiş ki altın pisuvar orada yokmuş. Kızgın bir şekilde geri dönmüş. Barmene çatmış : "Hani buranın altın pisuvarı kardeşim bir özelliğiniz vardı o da yok
şimdi".

Barmen kenarda duran iri yarı adama seslenmiş :"Sadullah abi gel dün akşam senin saksafona işeyen adamı buldum".

MESAJ KUTUSU

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları