Basın özgürlüğü mü dediniz?

Yayın Tarihi: 04/05/10 06:27
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Afrika Gazetesi'nde birkaç gündür küçük bir ilan çıkıyor;
"İş arıyorum. DAÜ İletişim Fakültesi mezunuyum. 7 sene profesyonel gazetecilik yaptım. Siyasi sebepten 2 kez işten durduruldum. Gazetecilik dışında iş arıyorum. Çalışanın emeğini sömürmeyen, hakkını yemeyen, düzenli maaş ödeyen, dürüstlüğe önem veren bir kurumda iş yapacak kapasitedeyim. Tel: ……."

Bu meslektaşı aramak hep aklımızdaydı, dün nasip oldu.
İsmini burada yazmak istemiyoruz, ama çalıştığı sürede ismini duyurmuş, muhabirliğin hakkını vermiş ve hangi gazetede olsa çalışacak kapasitede birisi.

Telefonda onun sesini duyunca şaşırmadık desek yalan olur.
O kapasitede ve İletişim Fakültesi mezunu olan bir gazetecinin işsiz kalıp gazetelere ilan vermesi, bu meslekte yarım asırdır olan beni derecesiz mutsuz etti.

Daha da ötesi yüzümü kızarttı. Ailen milyarlar dökecek okuyacaksın, sonra 7 seneni bu mesleğe vereceksin, sonra lanet okurcasına mesleğini değiştirip başka bir sektöre geçmek isteyeceksin.

Genç meslektaşlarımız işsiz kalıp, mesleğinden soğurken, basın özgürlüğünden bahsetmek ne saçma bir şey değil mi?

Buz yıllardır yazarız, ülkede iki çeşit gazeteci tiplemesi vardır.
Şanslı olan bir devlet kurumunda memur sıfatıyla çalışan gelecek korkusu yaşamayan gazeteciler, bir de özel sektörde olup kaderi patronun iki dudağında olan gazeteciler.

Her ikisinin de mesleği gazetecidir, aynı basın kartını taşırlar ama, biri sırtını devlete dayamıştır, hiçbir gaylesi yoktur, senesini doldurup yüklü bir maaş, güzel bir aylık alır, ama diğeri eğer patronu yatırımlarını tam yaparsa, komik bir emekli maaşına talim etmeye mahkumdur.

Eğer ihtiyat sandığındaki parasını da çekmediyse şanslı sayılabilir.
Yani bizde tuz kuru olanlar ve olmayanlar diye bir bölünmüşlük söz konusudur.

En fazla kızdığım ise duayen diye bağrımıza bastığımız ağabeylerimizdir, meslek örgütleridir.

Örneğin Basın İş Yasası diye bir şey vardır bu ülkede! Peki, hangi gazete, hangi televizyon, hangi radyoda bu yasanın gerekleri yapılmaktadır?

Özel sektör çalışanlarının saatlerini gözeten, haklarını koruyan, işten sorgusuz süalsiz atılırken, kim ortaya çıkıp da gazetecinin hakkını, hukukunu savunmaktadır?

Genç meslektaşlar, meslekten soğurken, başka mesleklere atlamak isterken, bir Allahın kulunun buna isyan etmemesi, derdini bile dinlememesi gibi gerçekleri yaşarken, kim takar ki basın özgürlüğünü, bilmem yaldızlı birkaç cümleyi?

Mahmut Kuş: Adayım!

Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Mahmut Kuş, 27 Haziran'da yapılacak olan yerel seçimlerde İskele'den çok büyük bir ihtimalle bağımsız aday olarak çıkacağını açıkladı.

Bazı partilerden teklifler aldığını ve önümüzdeki günlerde bunun netlik kazanacağını söyleyen Kuş, bölge halkına Avrupalı bir yaşam vaat ettiğini söyledi.

Mevcut başkan Halil Orun'un 16 senedir belediye başkanı olduğunu ama bölgeye yeteri kadar hizmet edemediğini söyleyen Kuş, belediye başkan ve yönetimini yersiz yere belediye kaynaklarını savurganlıkla harcadığını ifade etti.

Mehmet Erkul, koordinatör oluyor!

DP İskele Belediye Meclis üyesi Mehmet Erkul'un, belediye başkanı Halil Orun'la anlaştığı ve yerel seçimlerin hemen sonrasında belediyeye 'koordinatör' olarak atanacağı söyleniyor.

Halil Orun'un bir kez daha seçilmesi durumunda belediyede projeler üretmesi için görev yapacağı söylenen Mehmet Erkul, geçtiğimiz dönemde Orun'a karşı sert muhalefeti ile tanınıyor.


Belediyeler aynı terane!


Yerel seçimlere az bir süre kala belediyelerin kentleri şantiye haline döndürmesi, vatandaşı çileden çıkarıyor. Dün de bu konuda birkaç okuyucudan telefon aldık.

Soruyorlar, dört yıl boyunca oturan ve icraat yapmayan belediye başkanları yapacakları işleri dört yıla yaysalar ve seçimlere birkaç ay kala iş yaptıklarını gösterecekler diye vatandaşı bu kadar rahatsız etmeseler diye!

Yolların köstebek yuvasına çevrilmesi, açılan çukurlar, yapılan asfaltlar, havuz ve park projeleri, çiçekler ve böcekler belki vatandaşın gözünü boyamak için akıllıca işler ama, bunun seçimlere yönelik olduğunu da bilmeyen yok. Başkanlara duyurulur.

Günün Fıkrası

Mevzuat

Bir bürokrat şehirden kasabaya gidiyormuş. Bir köyün yakınından geçerken ayağı kayıp bataklığa düşmüş.

"İmdat" diye bağırmış. "Boğuluyorum. Kurtarın beni!"
O civardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Adam, "Bataklığa düştüm. Kurtar beni!"
Köylü, "Geçmiş olsun" demiş ama kurtarmak için hiç gayret göstermiyor. Hani nerdeyse dönüp gidecek.
Adam paniklemiş ister istemez, "Lütfen" diye yalvarmış. "Bir dal uzat. Kurtar beni!"
Köylü, "Olmaz" demiş. "Sen şu anda Hazine toprakları üzerindesin. Hazine'den bir şey almak suçtur!"
Ölümle yüz yüze gelmiş bir insana söylenecek şeyler mi bunlar? "Sen, dalga mı geçiyorsun" diye bağırmış, ağzına dolan çamurlara aldırmadan. "Ölüyorum. Kurtar beni!"
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş. "Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakamı, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Malmüdürüne sorulur. Şayet, Hazine arazisi değilse, vali itfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
"Yahu" demiş adam. "Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm." Köylü gülmüş. "Ben ölmezsin demiyorum ki" demiş.
"Ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!"

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları