Orams'dan daha beter!

Yayın Tarihi: 16/06/10 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Son günlerde müteahhitlerin gazabına uğrayan yerli-yabancı insanların içler acısı durumunu görünce, buna da bir de devletin sessizliği eklenince insanın sinirleri geriliyor, isyan edesi geliyor.

İlgili inşaat firması, bu evleri sattı, satış sözleşmesinde de "evlerin bulunduğu bu malları ipotek veremez" diye madde yer almasına rağmen, 11 Kasım 2005 tarihinde 85 bin TL için (yani o zamanın değeri ile yaklaşık 33 bin stg) kredi almak için mal sahiplerinden habersiz bu malları ilgili bankaya ipotek verdi.

Ancak tuhaf olan kredi faiz %250 ve 3 aylık konsolide. Yani 3 ayda bir biriken faiz de anaparaya eklenecek ve 3 aylık faiz ile hesaplanacak yani anaparanın üzerine her 3 ayda bir %250 den hesaplanacak yeni faiz eklenip borç katmer katmer büyüyecek…

Daha sonra banka Haziran 2006 da mahkemeye başvurdu ve hakim de böyle faiz olmaz diyerek faiz oranını %80'lere çekti. Ancak kredi ve faizi yine ödenmedi.

Bu süreçte 2008 yılındaki hükümet yeni bir karar aldı ve tapu almamış, sözleşme ile ev satın almış tüm vatandaşların, ilgili sözleşmeleri pullayarak tapuya dosyalamasını istedi. İstedi, çünkü o dönemde de bu tip olaylar gündemdeydi. Hatta bu sözleşmelerden alınacak cezalar da kaldırıldı ve herkes gidip sözleşmesini pullayarak tapuya dosyaladı.

Ancak bu İngilizler tapuya gittiklerinde mallarının üzerinde zaten ipotek olduğunu öğrendiler ve o günden beri de koştururlar. Bugün 85 bin TL'lik kredinin (33 bin Stg'nin) günümüze gelmiş değeri 1.5 milyon TL, yani yaklaşık 625.000 Stg. Ve evler satışa çıkarıldı…

Bu olay Orams davasından çok daha büyük bir darbe vurmuştur ülke ekonomisine ve inşaat sektörüne. Burada suç eşittir; Müteahhidin-bankanın ve devletin.

Devlet bu ülkedeki bazı bankaların yasal imkanları kullanarak tefecilik yapmasına göz yummaktadır. Hatta geçmiş hükümet zamanında o kadar bir ileriye gitmiştir ki, bu bankaların ödeyeceği %23,5'lik kurumlar vergisi ve gelir vergisini 1 yıllığına ekonomi düze çıksın diye %10 da indirmiştir.

Yani bu banka elde ettiği bu fahiş faizin faizinin faiz karının vergisini de yasa ile eksik ödemiştir. Ekonomik uzmanlar finans sektöründe yaşanmakta olan bu olayların, ekonomik çöküşün yakın gelecekteki temelini oluşturduğunu söylemektedir.

Ama bu sefer bu bankalar zaten özel, acaba neyi özelleştireceğiz. Bu ülkeye bu zararı veren banka-müteahhit ve gerekli önlemi almayan tüm hükümetler bunun bedelini ödemelidir. Artık bu ülke siyasilerin hatalarından oluşan kayıpları daha fazla göğüsleyemez…

İnşaatçılar Birliği bir basın açıklaması ile olayı kınadı o kadar. Onlar da buna engel olamadı. Ama bu olaylar daha önce de yaşandı..bunun tek farkı çok ses çıkartmış olmaları.

İnşaatçılar Birliği de çok daha önceleri bunun önlemini almalıydı, şimdi değil. Ama onlar da şimdilerde başka şeyle meşguller. Onları kandıran hükümete fazladan vergi ödeyecekleri için, hükümetle ters düşmüş durumdalar. O da ayrı bir olay. %6.5 stopaj ödeyen yap-sat inşaat firmaları, yıl ortasında bu oranı %4 e indiren maliye bakanını ayakta alkışladılar ancak onları uyaran hiçbir uzmanı dinlemediler.

Hatta 2009 Nisan ayında bazı ekonomist arkadaşlar bunu televizyon ekranlarında bir programda eleştirmek ve inşaatçıları uyarmak için dile getirdiğini ve sonrasında da HAVADİS Gazetesi'nde yazdığını da çok iyi hatırlıyorum.

Dediği çıktı; Şimdi yıl sonu geldi ve devlet %6,5 dan %4 de çektiği vergideki farkı hepsinden talep ediyor. Onlar da kazan kaldırıyor…
Sormazlar mı adama o zaman satışlarda ödenen stopaj %6,5 den %0 a indirilseydi hiç mi vergi ödemeyecektiniz?

Bu noktada da, Maliye Bakanlığı haklı bizce. Onlar bunu artık 2010 için pazarlık yapsınlar ve sektörün reel sorunlarına eğilsinler…Yoksa bu gidişat, hiç de hoş bir gidişat değildir!

NOT: TC Başbakanlık Enformasyon Dairesi Müdürlüğü'nün davetlisi olarak birkaç günlüğüne Türkiye'de olacağız. Bu nedenle yazılarımıza önümüzdeki hafta başına kadar ara veriyoruz. (L.Ö)

Alanlı: Orun artık heyecanını yitirdi!

İskele Belediye Başkan adayı Hüseyin Avkıran Alanlı, belediye başkanlarının iki dönemlik görevden sonra heyecanını yitirdiğini bu yüzden mevcut başkan Halil Orun'un da artık politikalarının bayatladığını ve bölgeye verecek bir hizmeti kalmadığını söyledi.

16 yıldır başkanlık eden Halil Orun'un hizmetlerinden dolayı kendisine teşekkür edip 27 Haziran'da evine göndereceklerini belirten Alanlı, İskele'nin 1998 yılında ilçe olmasından bu yana ilçeleşme adına hiçbir icraatın gerçekleştirilmediği, bir terminali ve Pazar yeri bile bulunmayan İskele halkının alışveriş için Mağusa'ya akın ettiğini, dolayısıyla esnafın da zor günler yaşadığını iddia etti.

Halil Orun'u halktan kopmakla suçlayan Alanlı, iki dönem başkanlık yaptıktan sonra bir daha aday olmayacağını da ifade etti.

Okur şikayeti

"Girne belediyesi kimin hizmetinde?"

"Merhaba Levent bey,

Su parası ödemek için Girne belediyesinin veznesine gitmiştim ama beni vezne içine çağırdılar işlemimi yapmak için ben işlemimi yaparken aşağıda bir oda daha var orada biri bayan sesi bir de erkek sesi olmak üzere Girne belediye seçimlerini konuşuyorlardı galiba birden sesleri yükselmeye başladı, bir ara esmer bir adam kapı ağzına kadar geldi ve şöyle dedi bundan sonra bizim parti bu seçimi kazanırsa belediyenin her bölümüne kadrolu CTP partililerini yerleştireceğiz ki hiç kimse bu Girne'de belediye başkanlığı kazanmasın her yere kendi adamlarımızı yerleştirmemiz lazım aksi takdirde bu seçimdeki gibi çok zor durumda kalırız.

Başkan da sadece CTP'lilere bilgi verecek başka hiç bir çalışanın hiç bir şeyden haberi olmayacak işleri böyle yürütmemiz lazım yoksa şimdiki gibi herkesin her şeyden haberi olursa başkan rahat hareket edemez. Kadın ona bir cevap verdi ama tam anlayamadım, ancak esmer olan hafif saçları dökülmüş bey de dedi ki sadece her şey başkanda belirlenecek o da şimdi yaptığı gibi hatta daha da sıkı bir şekilde ne müdüre ne mühendise haber vermeyecek başkan emir verecek onlar da uygulayacak.

Ben orada bir vatandaş olarak bulunuyordum bu bey bana bile aldırmadan bunları söyledi. Daha sonra onun su bölümünün sorumlusu olduğunu öğrendim ve arkadaşlarıma sorduğum zaman onun devamlı hiç bir şeyden çekinmediğini vatandaşa bile telefonda sorununu çözeceği yerde bağıra bağıra sen yalancısın dediğini başkanın da onu devamlı koruduğunu çünkü partilisi olduğunu söylediler.

Açıkçası ben bir Girneli olarak bundan utandım bu nasıl bir belediye çalışanıdır sanki belediye vatandaşa hizmet için değil de partiye hizmet içindir…"(İsmi bizde mahfuz)

Barbarlık Müzesi bayrakları içler acısı!

Lefkoşa Dereboyu'nda bulunan ve her gün yüzlerce turistin ziyaret ettiği Barbarlık Müzesi bahçesindeki Türk bayraklarının içler acıcı durumu ziyaretçiler ve bölge halkı tarafından tepki ile karşılanıyor.

Yetkilileri göreve davet eden vatandaşlar müze olarak kullanılan bir binada ki bayraklarının muhtelif zamanlarda değiştirilmesini, eğer değiştirilmeyecekse de yırtık ve solmuş bayraklarının indirilmesini istiyorlar.

Günün Fıkrası

Köprü

Bir gün cehennem ve cennet arasına köprü yapmaya karar verilir, yarısını cennettekiler yarısını da cehennemdekiler yapacaktır. Köprü yapımı başladıktan 1 ay sonra bakılır ki cehennem tarafından çok güzel geniş bir köprü yapılmıştır, ama cennetten tık yok, zebaniler meleklere sorar "Siz neden köprü yapmıyorsunuz?" diye.
Melek cevap verir:
"Nasıl yapalım bütün müteahhit ve mühendisler sizde"

MESAJ KUTUSU

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları