Herkes elini taşın altına koyabilir mi?

Yayın Tarihi: 30/06/10 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Ülke hızla kaos ortamına doğru ilerliyor. Hükümet seçimler dolayısıyla bir takım zorunlu değişimleri bekletti ama seçimlerde bitti ve artık düğmeye basma zamanı geldi. Öncelikle şunu belirtmekte yarar vardır ki, CTP hükümetinin gösteremediği cesareti UBP hükümeti gösterdi ve TC ile ortak ekonomik paketi imzalayıp ateşten gömleği giymeyi kabul etti.

İşte şimdi o ateşten gömleği giyme zamanı geldi. UBP, bu gömleği yalnız giymeye kalkarsa büyük hata yapar. Başbakan'ın dediği gibi de eğer ülkede değişim gerçekleştirilecekse, bir azınlık hükümeti hiç bir kalıcı icraata imza atamaz ve bu sadece zaman kaybı olur.

Bu yüzden UBP'nin partisel bir takım menfaatleri ve de kasım ayında yapılacak olan kurultayı bir yana bırakarak sağlam ve icraat üretecek koalisyon hükümeti kurmaktan başka bir alternatifi bulunmamaktadır.

Dünkü YSK kararından sonra TDP meclisteki koltuk sayısını üçe çıkarmıştır. İlk bakışta UBP-TDP koalisyonu düşünülebilir. Ama özellikle de Mağusa'daki seçim kavgasından ve karşılıklı yapılan suçlamardan sonra bu koalisyon hükümetinin sağlık yürümesini bekleyemeyiz.

Baştan beridir konuşulan UBP-DP koalisyonu da, ittifakın özellikle yerel seçimlerde patlak vermesinden sonra sağlıklı bir zemin üzerinde kurulmaz ve iki parti bir kez daha eski düşman kardeş elbiselerini giyer ve icraat yapmaktan çok birbiriyle didişirler.

yine, UBP-ÖRP koalisyon seçeneği de 26 sayısından oluşacağından dolayı riskli olacaktır ve çabuk tökezleyecektir. Belki ülkenin kritik günlerden geçtiği bu dönemde en sağlıklı ortaklık bir UBP-CTP seçeneğidir ama, CTP zaten bu ateşten gömleği giymek istese erken seçime gitmez ve şimdi o cehennem gibi gömlek de üzerinde olurdu.

Tabi ki UBP'nin her hangi bir parti ile koalisyon kurması kendi sorunudur. Ama önünde çok fazla zaman kalmadığının da umarız farkında ve ciddiyetindedir. Daha KTHY konusunu bile tam hazmedemeyen kamuoyunun bundan sonraki değişimlerde nasıl tepki vereceğini de şimdiden görür gibiyiz. Bunun için toplumsal mutabakat sağlamadan yapılacak değişimler, değişim modundan çıkacak kaos ortamlarına sürüklenecektir.

UBP kurultayına 6 ay kadar uzun bir süre olduğu düşünülürse, artık bugünlerde bir yerlerden başlamak ve bunu için de mümkün olduğu kadar hem muhalefetin, hem sivil toplum örgütlerinin hem de kamuoyunun ortak onayını almayı denemek en akılcı iştir.

Ülke gelirlerinin bir türlü artmamasının baş nedeni binlerce mükelleften vergi alınamamasıdır. Ülkede iş yapan binlerce kişi ve kurumun neredeyse üçte biri vergi beyanında bile bulunamamakta, üçte biri de sürekli zarar göstermektedir.

Sendikalar bu konuda hep 2006 yılında yayınlanan Dünya Bankası raporunu örnek göstererek, işletmelerin ve iş adamlarını üstüne gidilmesini isterler. Her nedendir, gelmiş hükümetler işletmelere resen vergi göndermelerine rağmen bunu takip etmezler ve son noktayı koyamazlar. Bu işin son noktası, diğer çağdaş ülkelerde olduğu gibi vergi kaçıranlara ağır cezalar getirmek, hatta yurt dışına çıkışlarda vergi borcunu mükellefin alnna dayamak ve istemektir.

Sendikalar, ellerini pek taşın altına koymak istemezler ve özel sektörü hedef tahtası gösterirler ama yine 2006'da Dünya Bankası'nın raporundaki sendikalar maddesini de hep görmemezlikten gelirler. Oysa Dünya Bankası raporunda bizdeki sendikal hakların başka hiç bir ülkede olmadığı da yazılıdır.

Sendikaların hükümetleri yönettiği, sendikaların kendilerini devletin üstünde gördükleri de vurgulanmaktadır. Bu da demektir ki, artık bu ülke ekonomik olarak duvara tosladıysa bunun en önemli nedenlerinden biri olan sendikalar da elini taşın altına koymak durumunda ve zorundadırlar. Onun için bu kaos ortamının atlatılmasında en büyük sorumluluk hükümetten sonra sonra sendikalara düşmektedir.

Bu kaos ortamları başta muhalefet partileri olmak üzere medya için de verimli ortamlardır. Çünkü olay çoktur, kavga çoktur, eylem çoktur!
Partiler eleştiri dolu basın bildirilerini kolay hazırlarlar, sendikalar çabuk ateşlenir sokaklara dökülürler, basın en güzel manşetleri böyle atarlar, bol resimli olarak.

Ama bu kez durum çok farklı... Umarız herkes bunun farkındadır. Ve yine umarız kimse bu yeni süreçte popülizm değil, ülkenin kurtuluş reçetesini hazırlamak için katkı koyar. Ve şimdi kavga değil, uzlaşma zamanıdır, ülkeyi içinde bulunduğu kör kuyudan çıkarma zamanıdır.

Derviş EROĞLU

Cumhurbaşkanı

10

New York'ta yaptığı önerilerle başta BM olmak Üzere herkesi şaşırttığı için

Kazım ÇELEBİ

İşadamı

10

Ekonomik sıkıntıların olduğu bir dönemde Karpaz'a 2 Milyon TL'lik yatırım yapıp turizme hizmet ettiği için

Hüseyin ANGOLEMLİ

Milletvekili

9

Aktif politikayı bırakıp köşesine çekilmişken siyasete hızlı bir dönüş yaptığı için

Nidai Güngördü

Bld. Bşk. Adayı

9

Az bir oyla kaybettiği halde diğer kaybedenler gibi kimseyi suçlamayıp büyük bir olgunluk gösterdiği için

Ömer MENDERES

Gönyeli Muhtarı

1

Gönyeli'de oturmadıkları halde bazı kişilere ikametgah belgesi hazırladığı için

Emeklilik

Bir adam son günlerini yasiyormus. Uzuvlari meleklerin huzuruna çikmislar.
Göz saygiyla ayaga kalkmis, kibarca söze baslamis :
-Efendim... Sizden bir ricam var. Emekliye ayrilmak istiyorum. Yetmis yildir
görmekten yoruldum...
Göz sözlerini bitirdikten sonra sirayla, kulaklar ve ayaklar söz alip emekliliklerini
istemis. Derken arkadan çok kisik bir ses duyulmus :
- Asil emeklilik benim hakkim!..
Melekler öfkeyle bagarmis :
- Ayaga kalkip konussana saygisiz...
-Ayaga kalkacak güçte olsam, emekliligimi ister miydim hiç?..

MESAJ KUTUSU

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları