Nasıl geldim bu yalnızlığa?..

Yayın Tarihi: 26/09/10 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Yalnızlığın hangi tarafındayım bilinmez...
En çok da yabancıyım kendime.
Saklandıkça yaşadığım yalanlardan...
Gözümü her açtığımda hissettiğim korku; avuçlarıma damlayan bir
hayal kırıklığı, bir acı oldu...
Nasıl yürüdüm, ne zaman geldim ben bu yalnızlığa?...
Daha kapıyı bile çalmamıştım, ne çabuk açtın...
Müsadenle yüreğimi aramaya geldim, kendi kimliğimde yitirdiğim yalnızlığımda...
Doğuştan mı yalnızım, yoksa yalnızlığım da mı doğdum?
Ne zaman geldim unuttuğum bu zaman kavramından, bu bomboş kalabalıklardan sıyrılıp... Beni buraya getiren hayallerim, umutlarım, göz yaşlarım, hayal kırıklıklarım ve yıkımlarım, biliyorsun...
Eğer gelmeseydim kalacaktım enkazın altında.
Kusura bakma rahatsız ettim seni yalnızlığım.
Eğer yalnız değilsen ben gideyim...
Ama ben ne zaman gelsem sen yalnızsın...
Yok hayır biliyorum, uzun zamandır buradayım.
Her gitmek istediğimde senden, aslında hiç gidemediğimi anladım sana dönüşlerimde...
Sanki bir kördüğüm oldun boğazıma düğümlenen...
Madem geldim anlatayım izninle...
Bir hayal kapısında doğdum.
Yalan insanların adına sevgi dedikleri ve iki dudak arasında tükettikleri yaşamda buldum kendimi...
Neye uğradığımı anlamamıştım daha.
Taptım, inandım, güvendim sadece iki dudak arasında dökülen cümlelere, harcanan yüreğimin eridiğini göre göre. Göz göre göre...
Aslında gözüm kör olmuştu, kulağım duyardı sadece.
Bense yüreğimde yanan ateşin kor olmasını seyrettim ve kendi küllerimden yeniden doğmaya çalıştıkça, bir tokat daha yedim yalan hayattan.
Öleceğimi bile bile, göre göre, göz göre göre, kör olduğumu bile bile...
Şimdi anlıyorum, çok iyi anlıyorum, ama neye yarar; kör olmuş gözlerim, yüreğimi arar olmuşum yalnızlığımda...
Ve yine ve şimdi yüreğimde yanan ateşin adına hayal koydum.
Çünkü sevgi sadece dudaklardaki cümlelerde yaşanan yalan olmuş...
Ne umut, ne sevgi cümlelerde anlam bulamazdı yüreğimdeki kadar...
Ama su gibi akan zaman, bir nehir oldu şimdi gözlerimde, gittikçe
uçuruma akan. Her geçen gün yaşadığım yaşanmamışlıkları, yalanları
tokat gibi vursan da yinede yanındayım yalnızlığım,
Yüreğimdeki sen için...
Umutlarımı aramaya geldim, hayallerimi, yüreğimi aramaya geldim...
Nasıl yürüdüm ne zaman geldim ben bu yalnızlığa...?

Ömrümün son deminde...

Eski bir aşk mektubu gibiyim, katlandığım yerler belli;yıprandığım yerler...
sonra bir de senli satırlarım var silinmeye yüz tutmuş...
anlama beni , anlamaya çalışma..
sonra hiç olmadık zamanlarda sevda düşer rıhtımlara; bir sen bir ben kalırız ayazın ortasında..
içimden gözyaşı yüklü kervanlar geçiyor.şimdi en güçsüz zamanımdayım.kapatıyorum bütün kapılarımı, bir kıyamettir kopuyor
seni benden söküp alacak bu rüzgar korkuyorum.
Şimdi anlıyorum neden en güçsüz anlarımda elimden tutan olmak istediğini.
Çünkü şimdi sen tutmazken, ben ellerimi bir başkasıyla kirletmeyi ar gördüm kendime fakat yalan değil başım yaslanacak bir omuz arar durur…
Susuyorum…
Sustuğum kadar kanıyorum bilesin..içimde can çekişiyor her hücrem çığlık çığlığa..kıpırdadıkça kendime batıyor kırık yanlarım..
Bir güvercin kondu avucuma sessiz sedasız yüzüme bakıyor kalbinin gürültüsünden uyuyamıyorum!
Anlamıyorsun sen senden öte bir can büyüttüğümü sana…
Susuyorum gölgen düşüyor üstüme..
Ağır aksak umutlarımı peşinden sürüklüyorsun…
Sana adanmış bir ömrün son deminde susuyorum…

Eğer bir çocuk...

Eğer bir çocuk tenkitle yaşamışsa kınamayı öğrenir,
Eğer bir çocuk kin ve düşmanlıkla yaşamışsa saldırganlığı öğrenir,
Eğer bir çocuk alayla yaşamışsa, utangaç olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk utanç ve yüzkarası ile yaşamışsa kendini suçlu hissetmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk teşvik ile yaşamışsa kendine güvenmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk övgü ile yaşamışsa, takdir etmeyi öğrenir
Eğer bir çocuk hakkaniyetle yaşamışsa dürüstlüğü öğrenir
Eğer bir çocuk güvence içinde yaşamışsa sadakat ve itimadı öğrenir
Eğer bir çocuk tasdik edilerek yaşamışsa kendisini sevmeyi öğrenir Eğer bir çocuk arkadaşlık ve onama ile yaşamışsa dünyayı sevmeyi öğrenir.

Nuh'un Gemisinden alınacak dersler

Bir:
Vapuru kaçırmayın.
iki:
Hepimizin aynı gemide olduğunu asla unutmayın.
Üç:
ileri dönük plan yapın. Nuh gemisini yapmaya başladığında henüz
yağmurlar başlamamıştı.
Dört:
Her zaman formda olun. 600 yaşına gelseniz bile birileri sizden çok
önemli şeyler isteyebilir.
Beş:
Eleştirileri dinlemeyin; yapılması gerekiyorsa o işi mutlaka bitirin.
Altı:
Geleceğinizi yüksek topraklarda kurun.
Yedi:
Güvenlik için çifter çifter seyahat edin.
Sekiz:
Hız her zaman avantaj olmayabilir. Çıtalar salyangozlarla aynı
gemideydi.
Dokuz:
Stres altına girince bir müddet için kendinizi koyuverin.
On:
Nuh'un gemisi amatörler tarafından yapıldı; Titanik ise profesyoneller
tarafından.
Onbir:
Allah'a sığındınız mı istediği kadar fırtına olsun, sonunda sizi
bekleyen bir gökkuşağı bulursunuz.

Yaşam dersleri…

Bugünümüzü çalan iki hırsız var;
geçmişe ilişkin pişmanlıklarımız ve
geleceğe ilişkin kaygılarımız.
Bu iki hırsız bugünümüzü alıp götürür.
Yaşamaya kıyamayıp geleceğe attığımız yaşantılarımız
(bugün'lerimiz), gün gelir,
yaşanmadan geçmişte kalır.
İçinde bulunduğumuz anı yeterince yaşamadığımız zaman,
geleceği hakkıyla yaşama şansımız azalır.
Çünkü:
Her şeyi biriktirebilirsiniz,
ama zamanı biriktiremezsiniz,
kendinizi de biriktiremezsiniz.
Öyleyse,
yaşanmadan ertelenmiş günleri
ileride yaşama ihtimalimiz yoktur.
Bugün ne varsa yarın tarih olacaktır ;
tarih olmadan onların kıymetini bilmekte keyif vardır.
Geçmiş, bu an artık yoktur;
gelecek ise henüz yoktur.
Eğer sürekli yas içindeyseniz
geçmiş sizi kontrol ediyor demektir;
sürekli korkuyorsanız
gelecek sizi kontrol ediyor demektir;
eğer yasla ve korkuyla başa çıkmışsanız,
bugününüzü kontrol edebilir,
geleceğinizi planlayabilirsiniz

Kıssadan Hisse
Pişmanlık…

Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı,
Ona işaret parmağımı kaldırıp yasaklar koymak yerine,
Parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim.
Hatalarını daha az düzeltir, onunla daha çok yakınlık kurmaya çalışırdım.
Onu sadece gözlerimle izler saat kısıtlamaları koymazdım.
Daha ilgili olmaya çalışır, daha çok şefkat göstermeye çalışırdım.
Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum.
Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine onunla oyun oynardım.
Onunla kırlarda koşar, yıldızları seyrederdim.
Onunla daha az çekişir, ona daha çok sarılırdım.
Ona her zaman katı davranmaz, onu daha çok onaylar ve yüreklendirirdim.
Güç konusunda daha az ders verir, sevgi konusunda daha çok şey öğretirdim.
(Dianne Loomans)

Dönme dolap…

Temel ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken bir ara Fadime dönme dolaba binmek ister. Temel karşı çıkar, "olmaz, donun gözükür", der. Fadime susar.
Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan yanından ayrılır. On dakika sonra Temel'in yanına döner. Temel sorar: Neredeydin?
"Dönme dolaba bindim" deyince Temel sinirlenir;
-Ben sana binme donun gözükür demedim mi?
Fadime cevap verir;
-Dedin ama gözükmedi, çıkardum oni?..

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları