Para yok; ilaç yok, sağlık da yok!

Yayın Tarihi: 11/11/10 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Dün en çok fazla okur şikayeti devlet hastanelerine gidip de geri çevrilenlerden geldi.

Kimisi hormon testi için gitmiş ilaç olmadığı için geri dönmek zorunda kalmış.

Kimisi şeker testi için gitmiş, ilaç yok, tahlil de yok demişler!

Tam bu konuları yazıya dökerken Emete İmge'den bir yazı geldi.

Evrensel Hasta Hakları Derneği başkanı da olan İmge, hastanalerde insülin ilacının da kalmadığını belirtmiş.

Bu konuda bugün Halkın Sesi'nde yayınlanacak köşe yazısını da göndermiş.

Öyle güzel anlatmış ki içinde bulunduğumuz durumu, herkesin duygularına tercüman olmuş;

Duyarlığından dolayı teşekkür ederiz...

İşte o ibretle okunması gereken yazı:

***

"Anayasasına göre şekil ve nitelik bakımından sosyal bir devlet olan KKTC, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü bir devlettir.

Canım feci şekilde acıyor.

Yaşı çeyrek yüzyılı aşan KKTC Devleti, askeri, sivili ve bürokratıyla, coşku ve gururla gerçekleştireceği, kuruluş kutlamalarına hazırlanırken, tam o esnada, KKTC Anayasası'nın 45. maddesi ihlal edilmektedir.

Sağlık hakkını Anayasa "Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlamakla ödevlidir." şeklinde ifade etmektedir.

On yedi yıldır, sağlık alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum gönüllüsüyüm.

İlaç sıkıntısını hiç bu denli yaşamamıştık.

Ülkenin tüm hastahanelerinde uzun yıllardır ilaç sıkıntısı yaşanmaktadır.

Ancak "yokluk" dönemini ilk kez bu denli acımasızca gördük.

Hastahanede zaman, zaman, ağrı kesici, tansiyon, kolestrol, mantar kremi vb. pek çok ilaç bulunmaz.

Ve hatta, hayat kurtaran hormon insulinin de eksikliği yaşanır.

Bu konuda tam yetkili olanların çook önemli gerekçeleri mutlaka vardır; "İhale gecikti..

Maliye Bakanlığı harcama bütçesini onaylamadı..

İlaç firması siparişi yüklemeyi geciktirdi..

Gemi battı, uçak düştü...

Koalisyon hükümetinin büyük kanadı, küçük kanadının icraatlarını geciktirdi".

Son olarak da " Parti kurultayındaki hizipleşme bu şekilde yansıdı" olabilir..

Bazen de gerekçe, e şıkkı olan "hepsi"dir.

Birkaç gündür ilaç sıkıntısına ilişkin yaşananlar akıl alır gibi değil.

Hastahanedeki memurun diyabetliye söylediği ise "Elimizde insulin hiç yok!

Ne zaman geleceğini tam bilmiyoruz.

Bayramdan önce gelir diye umuyoruz, gelirse size ulaştıracağız."

Önümüzde, uzun bir bayram tatili vardır.

On gün boyunca tatlı atıştırıp, insulin yapmamanın olası acı faturasını, inanın, elim varmıyor yazmaya.

Bu gibi durumlarda sivil toplumun rolü, bireylerin sorumluluğu gibi konuları ezberledim.

Demokratik ülkelerdeki, özellikli konuda kamuoyu duyarlılığı yaratmak için izlenen uygulamaları, stratejileri gözü kapalı biliyorum.

Zaten, çoğu denenirken bizzat uygulayıcı durumundaydım.

Bu ülkede ezberlenmiş yöntemlerin hiçbiri sökmüyor artık.

Bu ülkede onca israf varken, maliye ve sağlık politikalarının "Para yok=İnsulin yok" üzerinden kafa, kafaya tosladığını görmek çok üzücüdür. Bunun anlamı ne yoksulluktur, ne de tasarruf tedbiri!

Yaklaşık beş yıldır, kendi ilgi alanımdaki konularda kalemimi kullanıyorum.

Bir süreden beri, kendimce bir mücadele yöntemi olarak gördüğüm yazı yazmanın anlamını yitirdiğini düşünüyordum.

O nedenle kalemim suskun, yazmıyordum.

"Para yok= İnsulin yok" denklemini kuranlara, bunun acı sonuçlarını umursamayanlara ve bu durumun ortaya çıkmasına engel olamayanlara çok kızgınım.

Bugün, kalemimin suskunluğunu "ülkedeki sağır sultanlar" duysun diye bozmuyorum.

Sadece yazma ihtiyacındayım, öfkemi dizginlemek için..

(Teşekkürler Emete İMGE)

Okur Görüşü

"Gerçek barbarlık burada!.."

"Kıbrıs'ta gerçekten de ne oluyoru cevaplarken, yanıbaşımızda olup bitenleri önce bir analiz etmesini öğrenelim!

Larnaka'da olan olaylar muhakkak ki kınanmasi gereken alçaklıklardır! Ancak Kuzey Kıbrıs'ta bu olayların bin beterini bu halk hergün yaşıyor!
Her gün;

- En az bir çocuğumuz tecavüze uğruyor, (hayvanlar dahi nasiplerini almaktan geri kalmıyor)

- İnsanlarımız kasıtlı öldürülüyor!

- Gençlerimiz göçe maruz bırakılıyor

- Halk yeni yeni yolsuzluklara, soygunluklara, sapıklıklara kurban gidiyor

- Uyuşturucu, kumar ve fuhuşlarla gelecek zehirleniyor

- Kültürümüz ve değerlerimiz yok olmaya acımasızca adım adım biraz daha yaklaşıyor

- Bir parça vatan, sinsice el değiştiriyor

***

Eğer "gerçek" BARBARLIK bu değilse, biri bana daha iyi tanımını yapsın.."

(Ozan E.-GÖNYELİ)

"İŞAD şimdi Allah'a daha yakın..."

İşadamları Derneği (İŞAD) önceki akşam genel kurul yaptı ve başkanlığa Metin Şadi'yi getirdi.

Geniş bir katılın olduğu genel kurulda CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer'in konuşması sırasında Metin Şadi'nin başkanlığı nedeniyle iş adamlarının artık Allah'a daha yakın olduğunu söylemesi izleyenlerin kahkaha tufanına neden oldu.

5 vakit namazını hiç aksatmayan Metin Şadi'ye yeni görevinde başarılar diliyoruz ve şimdi heyecanla asgari ücret konusundaki görüşlerini bekliyoruz.

Baba Denktaş için yardım kampanyası açalım!

Emekli maaşlarından yapılan kesintilere karşı yapılan kızgın eylemlere Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş da katıldı.

Denktaş, kendi maaşından da 2 bin TL kesildiğini açıklayarak artık geçinmekte zorluk çekiyorum dedi.

Hoş dün Maliye Bakanlığı bu açıklama sonrası yayınladığı basın bildirisinde Denktaş'ı yalanladı ve verilen rakamların doğru olmadığını belirtti ama biz yine de Denktaş için bir yardım kampanyası açalım diyorum.

Denktaş bile artık geçim sıkıntısı çekiyorsa diğerlerinin vay haline!..

Akova Kadınlar Birliği

9

Bölgelerinde yaşayan kadınların sosyal hayatlarını geliştirme yönündeki katkılardan dolayı

DAÜ

8

Ülkede büyük ihtiyaç duyulan Adalet Meslek Yüksek Okulu'nu eğitime açtıkları için

Genç Profesyonel Grubu

SANAYİ ODASI

8

ÖZEV'e yaptıkları maddi katkı nedeniyle

Maliye Bakanlığı

1

Belediyelere yapılan devlet katkısını azaltacaklarından dolayı

(bazı belediye başkanlarından gelen istek üzerine)

Sağlık Bakanlığı

1

Bazı tahlil ilaçları ve hayati önem taşıyan insülin eksikliğinden dolayı hastaların geri çevrildiği için

Mantıklı özür…

Sürücü dikiz aynasında kendisini izleyen polisi görünce kaçabileceğini düşünüp basmış gaza.
Ancak polisi atlatamayacağını anlayınca, pes edip çekmiş kenara.
Polis arabasından inmiş. Bezgin ve kızgın bir sesle:
- "Bana bak, çok yorgunum, üstelik keyfim de kaçık. Mantıklı bir özür söyle yoksa yaktım çıranı!"
Kısa bir ara ve Sürücü:
- "Karım geçen ay bir polisle kaçtı. Aynada sizin aracınızı görünce, kaçtığı polis, onu bana geri getiriyor sandım…"
Ve bu gerekçeyi duyan polis sürücüyü anında bırakıp gitmiş…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları