Veteriner mühürleri taklit ediliyor!

Yayın Tarihi: 01/12/10 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bu ülke aylardır brusellalı et konusunda gereksiz tartışmalar yaptı.

Her kafadan ayrı bir ses çıkan tartışmalarda Bakan Töre, baskılara dayanamayıp itlaf kararına imza koydu.

Diyelim ki tüm hastalıklı hayvanlar itlaf edilip gömüldü…

Peki sorun bitti mi?

Görüntüde bittiğini sanıp içimiz rahatlayabilir.

Ama son olarak ele geçirilen 2.5 ton kaçak etler de göstermiştir ki sorun daha da büyüyerek devam etmekte, ülkede artık hangi et kaçak hangisi değil karışık bir durum almıştır.

Güney ve Kuzey arasındaki et fiyatlarındaki derin farklar yüzünden sektör haline gelen çeteler bu yöntemle büyük vurgun yapmakta, bunun da ötesinde halkın sağlığını tehlikeye atmaktadırlar.

Hatırlarsınız, hem başbakan hem de bakan mühürlü etlerin tüketilmesi halinde hiçbir sağlık sorununun yaşanmayacağı yönünde çeşitli defalar açıklama yapmış ve vatandaşın içini rahatlatmışlardı.

Ancak, ister hayvancı olsun isterse kasap kesimi Veteriner Dairesi'nin mührü konusunda tüyler ürpertici ihbarlarda bulunmaktadırlar.

İddialara göre söz konusu çeteler ülkeye kaçak olarak soktukları etlere sahte mühür vurarak bunları çok kolay olarak piyasaya sürmekte ve bu etlerin sağlıksız ve hijyenik olmayan yani soğuk zincir teşkilatı olmayan araçlarla getirdiklerinden dolayı olası sağlık sorunlarına zemin hazırlamaktadırlar.

Özellikle kasaplarla yaptığımız görüşmelerde kaçak et olayının ardının kesilmesinin çok zor olduğunu çünkü çetelere caydırıcı cezalar verilmediğini, bu nedenle de birkaç içinde içeride kalan çete üyelerinin çıktıktan sonra yine aynı yöntemle KKTC'ye et soktuklarını ve kendileri haksız kazanç sağlarken, halkın sağlığını da tehlikeye soktuklarını öğrendik.

Konu hayati öneme sahip olduğu için olaya siyasi açıdan bakmayıp, ülke insanının sağlığını ön planda tutup devletin tüm organlarıyla siyasi ve sivil toplum örgütlerinin dayanışması artık kaçınılmaz olmuştur.

Tabi bunun yanında fiyatlarda kuzey ile güney arasındaki farkları olduğunca kapatmak da bir çare olduğundan uzmanların önerilerine kulak vermekte yarar var;

***

"Hayvancılık sektörünü de korumak için; "hayvancılık piyasası ile entegre kontrollü ithalat" politikası uygulamalıyız.

Çünkü, Güney'den giren ithal etin kuzeye geçmesini engellemek istiyorsak; yapmamız gereken Kuzey'den de kontrollü ithalata izin vermektir.

Yoksa, Kuzey'den girmeyen et Güney'den girmeye devam eder ve hepimiz kaybederiz, kaçakçılar kazanır.

Artık kapalı ekonomide değiliz, hem Güneyle, hem de Türkiye ile rekabet etmek zorundayız.

Bu yüzden hem hayvancılarımız, hem de sektördeki şirketler ayakta kalmak zorundadır.Daha evvel uygulamada yanlışlıklar olsa da ,ithal izin politikası ile ortaya birçok olumlu sonuç çıkmıştır; bunlardan bazıları şunlardır;

1- Et ürünlerinde Türkiye ve Güney Kıbrıs ile rekabet edebilme fırsatı yakalanmış ve bu yönde şirketler atıl kapasitelerini kullanmaya, hatta yeni yatırımlar ve istihdamlar da ortaya çıkmaya başlamıştır.

2- Ülkemizin lokomotif sektörleri turizmde, üniversite ve hizmetler sektörledir. Et ithalatı ile hem turizmde-üniversite sektöründe, hem de restoran sektöründe, Türkiye, Güney ve de dünya ile rekabet edebilme şansı yakalanmıştır. Otelcilik sektörünün et talebine yönelik arz yapma imkanı ortaya çıkmıştır.

3- Et ürünleri ihracatının önü açılmış, piyasa ihracat yapacak fırsatlar yakalamış ve yeni arayışlar başlamıştır. Ama ihracat yapabilmek için mutlaka ithal hammadde kullanılmalıdır ve istikrarlı pazarlar elde edebilmek için de ithalatın devam etmesi gerekir.

4- Tüketiciler, vatandaşlar daha uygun fiyata et tüketmeye başlamışlar, satın alma güçleri artmıştır. Bireysel perakende et ve et ürünlerinin Güneydeki market ve kasaplardan alınması yönündeki ihtiyaç azalmıştır.

5- Güney'den Kuzey'e kayıt dışı ve yasa dışı yollardan dana eti ürünleri ve canlı dana ve taze et akımının kısmen önüne geçilmiştir.

6- Kayıtlı ekonomiye geçiş ile hem devletin kazanması (% 10 civarı gümrük..vs gelirleri) ve şirketler arasında haksız rekabetin engellenmesi yönünde adım atılmıştır…"

2000 yılı

2010 yılı

2010 ihtiyaç

KAÇAK

BÜYÜKBAŞ HAYVAN

63,000

45,000

KÜÇÜKBAŞ HAYVAN

320,000

200,000

B.BAŞ KESİM

1000(AYLIK)

350-500(AYLIK)

1,400(ASKER HARİÇ)

1000 (AYLIK)

K.BAŞ KESİM

10,000(AYLIK)

5000(AYLIK)

12,000(AYLIK)

7000 (AYLIK)

Şef ne derse..

Teksas'ta haydutluk eğitimi gören bir öğrenciyi azılı haydutların yanına staja verirler. İlk ders olarak bir posta arabası soyulacaktır. Araba durdurulur; Şef haydut:
- "Herkesi indirin arabadan" der.
Bu sırada stajyer arabada yaşlı bir ninenin oturmakta olduğunu fark eder ve
- "Nine otursun bari" der.
Haydutlar hep bir ağızdan
- "Sen karışma, şef ne derse o olur" derler.
Bu sefer şef;
- "Bütün paralarını alın" der.
Stajyer yine atlar:
- "Yaşlı nineninkileri de mi?" diye sorar.
Haydutlar yine hep bir ağızdan
- "Sen sus, şef ne derse o olur" derler.
Bütün paralar alınmıştır. Şef atına biner adamlarına döner ve
- "Bütün kadınlara tecavüz edin" der.
Tam stajyer konuşacakken nine atılır:
- "Sen sus, şef ne derse o olur"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları