Yaşasın demokrasi

Yayın Tarihi: 17/12/10 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Demokrasi tabi ki bir anlayış, bir yaşam biçimidir.

En büyük kazanımı, tartışma, paylaşma ve hazmetmedir.

Bir başka değişle fikirlerin tartışması, görüşlerin çatışması, orta yolun bulunması ve ortak kazanım anlamında birlikteliklerin sağlanmasıdır.

Bugün için demokrasinin temsil anlamında bir zaafının olduğu da tartışma konusudur.

Yani, insanların kendi temsil yetkilerini başkalarına devretmesi.

Bu yetki o kadar güçlüdür ki yetkiyi alanlar kolay kolay bırakmak istemez.

Bir düşünün, temsil yetkinizi hakkınızı koruyacağına en çok inandığınız kişilere veriyorsunuz ve sizin yapılmasını istemediğiniz şeyler yapılıyor.

Bu demokrasiden, demokratik hakları kullanmaktan çıkar.

Türkiye de demokratikleşme adına ilk somut adımlar 1950'li yıllarda başladı.

Bu adımlar merhum Turgut Özal zamanında daha bir ivme kazandı.

Tabi ki askeri darbe olayları bu süreci sekteye uğrattı.

İçinde bulunduğumuz süreçte, Türkiye hükümeti demokratikleşme anlamında önemli adımlar attı.

Atılan bu adımlar toplumdan da destek gören cesur adımlardı.

Kürt açılımı, Ermeni açılımı gibi projeler tam olarak hayat bulmasa da Türkiye'nin konulara olan yaklaşımının değişmesi anlamında önem arz eden girişimlerdir.

Bu cesaretli adımlar, demokratikleşme adına atılırken, Türkiye son günlerde hak arayışı için eylem yapan öğrencileri ve onlara devletin, devlet tarafından görevlendirilen güvenlik güçlerinin takındığı tavrı tartışıyor.

Hemen her kesim öğrenci eylemlerine hak veriyor.

Hükümet kanadından yapılan açıklamalar ise tam ters durumda.

Öğrenciler haksız.

Bu olaylarla ilgili yaşananları, Türkiye'nin karanlık dönemler olarak hatırladığı ve sonucun askeri darbe ile sonlandığı dönemlerle karşılaştıranlar bile var.

Türkiye ve Türkiye'deki demokratik süreç bu tartışmayı çoktan aşmıştır.

Bu tür öğrenci eylemlerine Avrupa'nın önemli merkezlerinde de rastlıyoruz.

Alınan ekonomik önlemler, artırılan okul harçları birçok yerde birçok öğrenci eylemine sebep oldu.

Öğrenci eylemlerinin yapıldığı ülke sadece Türkiye değil.

Bu eylemler daha ciddi boyutlarda başta İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Yunanistan ve İrlanda gibi ülkelerde son dönmelere damgasını vurdu.

Ekonomik krizin etkilerinin derin biçimde hissedildiği ve bunlara bağlı olarak okul harçlarının bir anda artırılması, hatta üç katına çıkarılması binlerce öğrenciyi bu önemli ülkelerin önemli kentlerinin sokaklarına döktü.

Harçların artırılmasını, eğitime ayrılan payın düşürülmesini protesto eden ve Üniversitelerin bağımsız, özerk bir yapıya kavuşturulmasını isteyen binlerce Üniversite öğrencisi sokaklarda eylem yaptı.

Siyasi parti binalarını bastı.

Bu noktada yapılan eylemler kadar, devletin eylemleri önlemek amacıyla öğrencilere karşı kullandığı yöntemde sorgulanıyor.

Bir yanda hakkını arayan öğrenciler, bir yanda bu hak arayışını devlet gücü ile sınırlamaya çalışan iktidarlar.

Her iki tarafında amaçlarına ulaşmak için kullandıkları yöntem tartışılabilir.

Ama demokrasinin geçerli olduğu, demokratik teamüllerin günlük yaşam koşullarını belirlediği ülkelerde kaba kuvvet kullanılması, orantısız güçlerin ortaya çıkması elbette kabul edilemez.

Sonuç olarak, hak aramak, eylem yapmak, demokratik bir haktır.

Bu olayların sonuçlarının da herkesin saygı duyacağı şekilde hukuk çerçevesinde çözülmesi ve demokrasinin çarklarının iyi çalıştırılması da demokratikliğin bir göstergesi olacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları