Başkanlık sistemi ve Mehmet Ali Talat

Yayın Tarihi: 16/02/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

2011 yılı Türkiye de, KKTC yılı ilan edildi.

Özellikle turizm konusunda büyük beklentiler var.

Televizyon ekranlarında tanıtım filmleri dönüyor.

Kıbrıs'ın kültürüne ait görüntüler, yapılan yerel yemekler, nasır tutmuş elleri ile hellim, nor yapan başı çemberli kadınlar.

Bu topraklarda her şey var.

Tertemiz havası, sahili, güneşi ve tabi ki insanı.

İnsanın ve doğanın güzel olduğu yerde her şeyin güzel olmaması için hiçbir sebep yoktur.

Gündemde yine KKTC, Türkiye ilişkileri ve yapılan açıklamalar var.

Ortam biraz yumuşama eğiliminde.

Türkiye'nin Kıbrıs işlerinden de sorumlu Devlet bakanı, Sayın Cemil Çiçek yaptığı bir açıklamada, özellikle KTHY ile ilgili önemli noktalara değindi.

Sayın Çiçek'in bu konuda hakkını vermek lazım.

Kar eden bir şirket nasıl olurda batar.

Yüzlerce çalışanı nasıl olurda bir anda sokağa atılır.

Nasıl olurda hala daha kaybolan teklif mektubu bulunmaz.

Nasıl olurda hala daha eski yönetim kurulları ile ilgili yasal işlem yapılmaz.

Bunlar sorulardan bazıları.

Devlet ciddiyeti bu konunun açıklığa kavuşması anlamında yetersiz kalmıştır.

KKTC batabilir diyor Sayın Çiçek.

Ve KKTC'ye en fazla maddi yardımın AK parti hükümetleri döneminde yapıldığı fakat yinede bütçe açıklarının kapatılamadığının da altını çiziyor.

Bu noktada şunu söylemek lazım.

Türkiye den gelen yardımın atmasının sebebi en başta artan nüfustur.

Bu konu görmezlikten gelinmemeli.

Uygulanmak istenen ekonomik paketlerde, yapılmak istenen sadece devletin giderlerini azaltmaktır.

Yani kamu çalışanlarının maaşlarından kesintiler yapmak.

KKTC de kamu çalışanlarının aldığı ücretlerle, Türkiye'deki kamu çalışanlarının maaş karşılaştırması yapılan en önemli hatalardandır. İlk başta hiç konuşulmayan ve her zaman için saklanan kimlikle giriş ve buna bağlı olarak belirlenemeyen nüfusun bir sorun olduğu kabul edilip bir sonuca vardırılmalı.

Tabi ki Sayın Çiçek'in söylediği gibi, KKTC ayrı bir devletse ve Türkiye'nin yardımları KKTC'yi refah bir düzene kavuşturma anlamında sadece kardeşlik bağlarına sadık kalarak yapılıyorsa.

Görünen o ki bu paket uygulanacak.

Türkiye hükümet yetkilileri, paketin KKTC hükümetleri ile istişare edilerek hazırlandığını belirtiyorlar.

Yani KKTC halkı bu gömleği her ne kadar üzerine uymuyorsa da giyecek.

İşte esas mesele bundan sonra.

Tek korkum, yine gerginliğin tırmanması. 2 Mart tarihi bu bağlamda önemli.

Sendikalar kararlı.

Türkiye hükümeti yaptığı şok edici elçi değişikliği ile geri adım atmayacağını ortaya koydu.

KKTC hükümeti iki arada bir derede.

Daha önceki yazılarımda işaret etmeye çalıştığım bir nokta vardı.

Bu köşenin okuyucuları mutlaka bilecektir.

Mesela "Kemerler Sıkılacak" başlığıyla yazdığım ve 28 Mayıs 2010 tarihinde yayınlanan yazımda şunların altını çizmiştim

" Memleketi her yönüyle düzlüğe çıkarmak için iktidara talip olan siyasi partiler ve siyasiler, Türkiye'nin gönderdiği maddi kaynakları sadece iktidara gelmek, iktidarı devam ettirmek amacıyla kullanmışlardır. Siyasi erk için yaratılmış bir kamu düzeni kurulmuştur. Sistem tıkanıp işler sarpa sarınca, Türkiye ile paketler hazırlayıp bunu topluma empoze etmişlerdir. Yani kendi hatalarının cezasını topluma kesmişlerdir. Kimse bu paketlere neden? Nasıl ihtiyaç duyulduğu sorularını sormaz. İstenilen tek şey "Kemer sıkma" bunu da kim yapacak, tabi ki toplum". Şimdi KKTC'deki iktidarların ve hatalarının bu kadar ön plana çıkarıldığı sorgulandığı ve de çaresiz, sessiz kaldığı bir ortamda her türlü ihtimali düşünebiliriz.

Bu gün içinde bulunulan durumdan hangi siyasi renk bir çıkış yolu bulabilir. Türkiye hükümetinin ve de Güney Kıbrıs yönetiminin, seçimler arifesinde Kıbrıs sorunu ile ilgili bir adım atmada temkinli olma ihtiyatını düşünürsek, KKTC'de siyasi yapıda da bir değişikliğin gündeme gelme olasılığını da ciddi şekilde düşünmeliyiz diyorum ben. Ve konu elbette başkanlık sistemi. Konu zaman zaman gündemimize geliyor. Yıllardır Cumhuriyetçi Türk Partisi içinde olan, tabandan gelme bir büyüğüm bu konuya ilginç bir yaklaşımla bir düşünce ortaya attı. Konu başkanlık sistemi.

Ama iddia KKTC'nin Türkiye'deki seçimlerden sonra başkanlık sistemine geçeceği ve Sayın Mehmet Ali Talat'ın bu yolla siyasete döneceği. Sayın Talat'ın siyasi anlamda şuan ki düşüncelerini bilemiyorum. Fakat KKTC'de en başta siyasi anlayış olmak üzere köklü değişimlerin gerekliliği bir gerçek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları