Sağ ve sol

Yayın Tarihi: 21/03/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Toplumlar kendilerini yönetecek yöneticileri seçerken bazı ideolojik görüş ve düşüncelerin kendilerine uyan kısmıyla da hareket ederler.

Bu düşünceleri uç noktalara taşıyıp bir yaşam şekline dönüştüren ve inandığı görüş uğruna her şeyi yapan insanlarda var.

1789 Fransız ihtilali, soyluların, toprak sahiplerinin yani kralın ve kralcıların elinde olan tüm yaşamsal hakların, artık ezilen hor görülen sıradan insanlar tarafından kaldırılamayacak duruma gelmesiyle başlayan bir devrim olayıydı.

Ve bugün dahi bu ihtilal dünya üzerinde bir çok yeniliğe yol açan bir milat olarak anılıyor. Fransız ihtilalinden sonra 1791 yılında mecliste kralcılar, yani mevcut durumu, statükoyu savunanlar meclis başkanına göre sağ tarafa, değişimi, yeniliği ve halkın haklarının artırılmasını savunanlarında sol tarafa oturmuşlardı.

İşte SAĞ ve SOL görüş ilk önce bu şekilde doğmaya ve gelişmeye başladı.

Yeniliklerin yapılmasını, değişimi, halkın haklarının, yaşam seviyesinin yükseltilmesini savunan görüş SOL görüş oldu.

Sistemi savunan, değişime kapalı olan ve sermaye sahiplerinin haklarının çalışanların haklarından daha öncelikli olduğunu düşünenlerin savunduğu görüşte SAĞ görüş olarak belleklerdeki yerini aldı.

Peki, bugün için gerçek anlamda, yani yaptığımız bu tanımlamaya uyan bir sistemden, bu görüşü savunmakla kalmayıp da uygulayan bir siyasi görüşten bahsedebilir miyiz?

Bana göre bu sorunun cevabı hayırdır.

Öyleyse bunun sebebi nedir?

Kurulan sistemin çalışma şekli mi bu değişimi engelliyor?

Yoksa toplumun bu sisteme alışmış olması mı değişimi olanaksız kılıyor.

Bu noktada elbette KKTC'den bahsediyorum.

Ulusal Birlik Partisini sağ görüşlü bir parti olarak değerlendirirsek, gerçekten yeniliğe, değişime kapalı mı?

Parti yönetimi en başta genç insanlara görev vererek kendi içinde değişimi başlatmalı, bu benim görüşüm.

Bu görüş UBP tabanında da ciddi anlamda seslendiriliyor ki bu beklenti toplumun genel olarak siyasi sistemden isteğidir.

Artık siyaset yapmak, politikacı olmak bir meslek gibi algılanmamalı.

Dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi başarısızlık ve güven kaybı karşısında istifa etmek bir erdem olarak kabul edilmeli.

KKTC'de siyasi sisteme yön veren siyasi partiler bu ülkenin en büyük kazanımlarıdırlar.

Fakat bu gerçek, siyasi partilere bu ülkeye ne kazandırdılar sorusunun sorulmasını engellemez.

Her siyasi partinin, çeşitli kolları vardır.

Hayatın, toplumun her alanına yayılmış, organize olmuş bir siyasi düşüncenin yayılması için sadece seçim zamanları çalışmak, seçim sonrası seçim sonuçlarına göre ortadan kaybolmak dönemi artık sona ermiştir.

Kadın kolları, gençlik örgütleri siyasi partilerin görüşleri yanında aynası ve ileriye dönük başarılarının temellerini oluşturmaktadır.

Gençlik, değişimin en önemli savunucusu olmalıdır.

Bu noktadan hareketle siyasi partilerin, gençlik örgütlerini ayrı bir kefeye koymak isterim.

Yaşadığımız bu coğrafyada sağcılık veya solculuk sadece sözdedir.

İktidara gelen hangi siyasi görüş olursa olsun sistemin yarattığı bozukluk içerisinde değişim yerine sisteme uymayı tercih etmektedir.

Yani işin kolayına kaçıp, çarkın bir parçası olmak daha akılcı gelmektedir.

Bunun esas nedeni toplumun bu sistemden vazgeçmek istememesidir.

En azından 28 Ocak'a kadar böyleydi.

28 Ocak ve 2 Mart'ta yapılan tarihi mitinglerin bir sebebi de artık bu sistemin daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulmasıdır.

Mesela, CTP sol görüş imajı olan ve çok uzun yıllardır bu ülkenin siyasi yaşamına yön veren bir siyasi renktir.

Kurullarında önemli sayıda genç ve eğitimli insanlar görev almaktadır.

Fakat, iktidar olduğu dönemlerde düzene uymakla suçlanmıştır.

Bunun en büyük sebebi de tabanının beklentileridir.

Yeniden SAĞ ve SOL olayına dönersek, ülke yönetimlerini, iktidarları ideolojik düşüncelerden çok toplumun beklentileri ve mevcut yönetime olan tepkiler belirliyor.

Sağ görüşü savunanlarda sol görüşü savunanlarda aslında ayni noktada buluşuyor.

Bu yazının yazılmaya başlandığı saatlerde, kaynayan bir kazan haline dönen Ortadoğu da yeni bir gelişme baş göstermişti.

Değişim için halkların ayaklandığı Ortadoğu da, Libya'ya batılı ülkelerce bir operasyon başlatıldı.

Yıllarca bu coğrafya da kendi çıkarları için yönetimler yaratan, diktatörleri destekleyip çıkar elde eden batılı devletler şimdi bu topraklara istikrar getirmeyi vaat ediyor.

Umarım istikrar ve demokrasi götürmek için müdahale ettikleri diğer ülkelerde yaşananlar yaşanmaz ve insanlar kendi ülkelerinde esir hayatı yaşamazlar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları