En baştan başlamak

Yayın Tarihi: 20/04/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs sorununun çözümü için devam eden süreç, Eylül 2008 tarihinden bu yana devam ediyor.

Görüşmeciler değiş de, konu başlıkları ve en önemlisi umutlar değişmedi.

Son günlerde konuyla ilgili önemli açıklamalar yapıldı.

Rum yönetimi başkanı ve müzakereci Sayın Hristofyas müzakere sürecinin iyi gitmediğini ve KKTC 2. Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile gelinen noktanın, Sayın Eroğlu ile ilerlemek yerine gerilediğini açıkladı.

Sayın Hristofyas bu açıklamaları ile beraber şunları söyledi " İşgali havaya uçurma ve yeniden birleşme mücadelemizdeki ana dayanağımız ve yardımcımız Yunanistan dır".

Sayın Hristofyas açıklamalarında bahsettiği bir başka nokta ise, Sayın Eroğlu'nun müzakerelerde, ada da iki ayrı varlık olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin kabul edilmesi yönünde bir felsefe güttüğü, fakat bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığı şeklindedir.

8-11 Mart 1962 tarihleri arasında ilk kongresini gerçekleştiren AKEL, açıkladığı programda içte demokratik bir düzen, dışta ise sömürgecilik karşıtı ve barışçı bir politika tezlerini açıklıyordu.

Fakat ayni AKEL, Kıbrıs Cumhuriyetinin iki ortağından biri olan Kıbrıslı Türkleri daha sonraki programında azınlık olarak niteliyor ve "Azınlık için" başlığı altında ayrı bir değerlendirme ile programında yer veriyordu.

Bu gün için Kıbrıs'ın güneyinden gelecek açıklamalar, elbette 22 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlere yönelik mesajlarda içerecektir.

Kıbrıs sorunu adanın her iki tarafında yapılan seçimlerde kullanılan en önemli malzemedir.

Yani sorunun çözülmesinden çok, sorunun kullanılması ve istismar edilmesi adanın her iki tarafındaki siyasilerin tek ortak noktasıdır.

Aslında esas tehlike, güney Kıbrıs'ın Haziran 2012'de AB dönem başkalığı sürecinin başlayacak olmasıdır.

Bu süreçte güney Kıbrıs yönetiminin görüşme sürecine tam anlamıyla katkı koyması elbette beklenemez.

Nitekim, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel danışmanı Alexander Downer müzakerelerin Mart 2012 tarihine kadar sürebileceğini ifade ederek, tarih göstermesi önemli bir nokta.

Yani bir başka söylemle müzakerelerde tarih kriteri, önemli bir BM yetkilisinin ağzından açıklanmış oldu.

Bu yaklaşım elbette, BM'nin tavrını az çok ortaya çıkarıyor.

Haziran da yapılacak ve iki görüşmeci ile BM Genel Sekreterinin bir araya geleceği görüşme belki de bazı şeyleri sonlandıracak, belki de hızlandıracak.

Aslında benim gelmek istediğim esas nokta şu; Kıbrıs sorunu ile ilgili yapılan bu olumsuz açıklamalardan hareket edersek, şuan için çözüm anlamında bir umut yok.

Müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının, yani bir noktada bu iş olmayacak düşüncesinin ortaya çıkmasının özellikle Kıbrıs'ın kuzeyinde ne gibi bir durum ortaya çıkaracak.

KKTC'nin bugünkü sorunlarına bakarak, ileriki dönemlerde bu yapının bu şekilde gidemeyeceği ortada.

Yani en baştan başlayarak, öncelikle siyasi yönetimler, siyasi yönetime talip olanlar ve elbette toplum bir kırk sene daha bu yapının sürdürülemeyeceğini kabullenmesi ve değişim yönünde adımlar atması gerekmektedir.

Tabi ki gelinen noktanın neler getirip, neler götüreceği nasıl bir ortam yaratacağı bir bilinmezliktir.

Fakat bu yapıyla çok daha ileri gidilemeyeceği düşüncesiyle hareket edersek kendi içimizde sorunlarımızın kaynağını bulup çözmeliyiz.

Mesela; En büyük sorunumuz olan siyasi güvensizlik neden ve kimden bu noktalara geldi.

Bunun bir çözümü olmalı.

İlk olarak kamu yönetiminde, siyasi görevlendirmelerde mutlaka verim elde etme odaklı politikalar geliştirilmeli.

Yani siyasi renk değil, beceri ve iş yapabilirlik ön plan da olmalı.

Partizanlık, popülizm gibi bölücü ve ayırımcı yaklaşımlar terk edilmeli.

Bu noktada başta toplum olmak üzere, herkese önemli görevler düşüyor.

Ben 1975 yılında doğdum.

Savaş korkusu yaşamadım.

Şuan 36 yaşındayım ve 6 yaşında iki oğlum var.

Onlarında savaş korkusu olmadan yaşamalarını istiyorum.

Onlar için istemediğim bir başka şey ise benim yaşıma geldiklerinde yaşadıkları toprağı ve düzeni sorgulamamaları.

İşimiz gerçekten zor.

En baştan başlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları