Gelecekten ne bekliyoruz?

Yayın Tarihi: 28/04/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs adasında yıllardır süren sorun, sanki her gün yeniden başlıyor.

Bir umut, bir beklenti derken hadi yeni baştan, sonuç sıfır.

Günün sonunda başlanılan noktaya yeniden dönüş yaşanıyor.

Kıbrıs sorununun çözümü neden önemli?

Bu sorunun cevabını kendi açımızdan düşünürsek, adanın kuzeyinde 35 yıl önce vaat edilen, ya da beklenen yaşam seviyesi gerçekleştirilemedi.

Kıbrıs sorunu hem bu adada yaşayan insanların, hem de Türkiye'nin önünde her zaman bir koz olarak durdu.

Kıbrıslı Türkler Kıbrıs sorunu çözümsüz olduğu için bu çıkmaz sokakta dönüp duruyor.

Kıbrıs sorunu çözümsüz olduğu için birileri kendi çıkarları için bir düzen yaratıp bu düzen içinde kaygısız yaşıyor.

Türkiye, bu sorununun çözümsüzlüğü nedeni ile ileriye doğru attığı her adımda engelleniyor.

Kıbrıs Türkiye için elbette çok önemlidir.

Buna hiç şüphe yok.

Bu önem yalnızca stratejik anlamda da değildir elbette.

Kıbrıs'ın Anadolu insanı için bir anlamı da, 20 Temmuz harekâtı ile Kıbrıs'ta gücünü gösteren Türkiye'nin kurtuluş savaşından sonra askeri olarak kazandığı bir zafer olmasıdır.

Geçmişe dönmenin bir anlamı yok.

Fakat görünen o ki Türkiye hükümet yetkililerinin, Kıbrıs'ta yaşayan insanlarla ilgili söylemlerinin yarattığı rahatsızlık, kırgınlık halen devam ediyor.

KKTC'de siyasi sistemin tıkanma noktasında olduğu, amacın icraat değil makamsal olarak daha çok ön plana çıktığı gün gibi ortada.

Türkiye hükümet yetkililerinin Kıbrıslı Türkler ile ilgili olarak dile getirdikleri söylemleri kesinlikle tasvip etmiyorum.

Hatta bu konuda en çok eleştiri yapanlardan biriyim.

Ama bunlar dile getirilmeseydi, bu çarpıklıklar bu keyfi kararlar nasıl ortaya çıkacaktı.

Yani, önemli olan her kötü tecrübeden sonra kendimize bir pay çıkarabilmemizdir.

Bugün alınması gündemde olan tedbirler, imzalanan protokoller en başta uygulanmaya başlansaydı bu noktalara gelinir miydi?

Bunları uygulamak için siyasi bedel ödenecekse ödenecek.

Siyaset kurumu değişken olmalıdır.

Siyasiler bu görevin bir meslek değil bir araç olduğunu bilmelidir.

Şimdi konuşulanlara ve konuşanlara bir bakın 20 sene öncesinden bir farkı var mı?

Yok.

Peki, 20 sene sonra herhangi bir değişiklik olacak mı?

Bu anlayışla zor.

İşte tüm bunların çözümü için en önemli yol, Kıbrıs sorununun nihayete ermesidir.

Ve en büyük tehlike, 7 yıl önce ANNAN planına %65 evet diyen bu toplumun içeriği ne olursa olsun gündeme gelecek herhangi bir çözüm planına 2004 yılındaki %65 oranından çok çok daha fazla bir oranla evet diyeceğidir.

Bu ülkede sistem de değişse, anlayış değişmediği sürece kurulacak hiçbir yapı çözüm olamaz.

En başta siyasiler olmak üzere herkes başını iki elinin arasına alsın ve bugünden çok 35 sene sonrasını düşünsün.

Sorulacak soru şu "Ne beklentim var?".

Yani Kıbrıs'ın kuzeyinde geride kalan 35 yılda istenilen noktalara gelindi mi?

Bu durum bir 35 yıl daha devam eder mi?

En başta da söylediğimiz gibi Kıbrıs'ın kuzeyinin belirsizliği yaşamaktan, yarınlardan korkmamak adına beklentilerinin gerçekleşmesi için en önemli yol adanın en büyük sorunundan arınması ve çözüm olgusunun hayat bulmasıdır.

Bu coğrafyada yaşayan insanlar geleceği için çözüm istiyor.

Çözüm istemekle vatanını sevmemek, çözüm istemekle Rumcu olmak, çözüm istemekle Türkiye'yi sevmemek asla bir tutulamaz.

Unutulmasın ki ANNAN palanına gidilen süreçte en önemli destekçi Türkiye hükümetiydi.

Çözüm düşüncesi içerisinde adillik, eşitlik, her yönden eşit sorumluluk ve eşit yük paylaşımı olmazsa olmazdır.

Tabi ki esas mesele bir noktada gelip tıkanıyor.

Tarihi sürece bakıldığı zaman, Kıbrıs adasında yaşayan iki halkın da geçmişe yönelik hatalarının olduğunu görürüz.

Bu hataları organize eden düşünceler de mutlaka ki olmuştur.

Kıbrıs sorununda ki en büyük hata geçmişe bağlı kalmaktır.

Her iki tarafta tarihte yaşanan olayların muhasebesini yapmalı, tarihlerinde tarihi hataları varsa kabullenmeli ve bugün için 40 yıl sonra sorgulanacak hatalar yapmamalı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları