Devletin hakemlik rolü

Yayın Tarihi: 09/05/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Devlet olgusu gerçek anlamda önemli bir güç.

Peki, devlet halk için mi vardır?

Yoksa devlet halk tarafından seçilen yöneticilerin midir?

Teknolojinin, iletişimin günümüz de ki kadar etkin olmadığı dönemlerde şeffaflıktan, adillikten, tarafsızlıktan tam anlamıyla söz edilebilir mi?

Bu konuya şüpheyle bakmak gayet normaldir.

Devletin toplum üzerinde bir güç haline gelmesi, tekelleşmesi, sonuç olarak bu gücü elinde tutanların amaçlarına hizmet eder.

Hukukun üstünlüğü, toplumun tüm kesimlerine eşit yaklaşım, ülkenin kaynaklarını ülkenin her karış toprağına yaymak devletin en asli görevlerindendir.

Toplum ve genelde birey devletin koruması ve hakkaniyetli yaklaşımı altındadır.

Eğer ki bu amaçlardan sapmalar olursa, devlet ve devlet olanakları belli bir kesime, belli bir amaca yönelir. Bu olasılıkta önce devleti, devlete olan güveni etkiler.

Daha önce yazdığım bir yazıda konu ile ilgili olarak şu cümlelere hayat vermiştim "Oysa devlet, kurumların oluşturduğu bir sistemdir.

Devlet mekanizması, siyasi yönetimiyle, çalışan veya çalıştırılmayan kurumlarıyla, bireyleriyle, hizmet ettiği toplumla bir bütündür.

Devlet, siyasi erke ait bir alan değildir.

Bu memlekette gelinen noktada siyasetçiye olan güvensizlik, aslında devlete duyulan güveni de zedelemiştir.

Ve en başta devlet kendini yönetenleri denetleyebilmelidir".

Bu cümleleri tekrar kullanmamın amacı devletin ilke olarak anlamını anlatmak ve devletin zaman zaman neden yasakçı yönünü ortaya çıkardığına bir cevap aramak içindir.

Devlet yasak koyabilir mi?

Veya devlet yasak koymalı mı?

Toplumun ihtiyacı varsa, yani toplum çıkarını tehdit eden, toplum tarafından ihtiyaç duyulan konular ve sıkıntılar varsa elbette devletin yasak koyabildiği alanlar olabilir.

Örneğin Türkiye de yıllarca yasaklanan sanatçılar ve sanat eserleri oldu.

Bazı yasaklı sanatçılar ve eserleri, yasak olmasına rağmen inanılmaz ilgi gördü.

Yasak tam tersi etki yaparak, toplum tarafından kabul edilmedi.

Bundan çıkan sonuç bu yasaklamanın toplumun ihtiyacı için değil, dönemin yönetim erkinin çıkarlarına ters düştüğü için yapıldığıdır.

Türkiye'nin yasaklı dönemlerine damga vuran düşünceler bugün hatırlanmak istemezken, bu karanlık düşüncelerin kararttığı hayatlar yıllar geçmesine rağmen hala daha anılıyor, hala daha savundukları düşüncelere binlerce insan bağlılık gösteriyor.

Yine Türkiye de üstelik yakın zaman önce "İMAMIN ORDUSU" isimli bir kitap yasaklandı.

Türkiye medyasında çeşitli kesimler bu yasakla ilgili olarak neden sorusu üzerinde duruyor.

Bu yasağın kime ve neye hizmet edeceği sorgulanıyor.

Bir sanat eseri bir heykel UCUBE diye nitelendirilerek yıkılabiliyor.

Bu olaylar Türkiye de ve bazı dış merkezlerde tartışılırken, şimdide İNTERNET erişiminin sınırlandırılması gündemde.

İnternet kulanı mı ile ilgili tam koruma sağlayan yasalar tam anlamıyla kullanılıp hayata geçirileceğine devletin olaya el atıp sansür uygulaması normal mi?

Bir başka deyişle bu yöntem kullanılarak, kimin hangi siteye gireceğine devletin karar vermesi nasıl bir açıklanabilir.

Yasakçı devlet anlayışı, sadece devlet ve devleti yönetenlerin çıkarlarının ön planda olması, demokrasi ve demokratik anlayışın hangi ilkesi ile bağdaşır.

Devlet yasak yerine hakemlik görevi üstlense, bu yönde düzenleyici rolünü kabullense topluma ve günlük yaşam daha fazla katkı sağlanır.

Devlet, gerçekten küçülmek ve üzerindeki yükü hafifletmek istiyorsa YASAKÇI rolü değil, HAKEM rolünü kabullenmelidir.

Devletin hakemlik rolünü tam anlamıyla uygulamaya koyması sadece birkaç konuyla olabilecek bir şey değildir elbette.

Bunun için en başta anayasa ve bazı anayasa maddelerinin de tartışılması gerekmektedir.

Her şeyden önce insan odaklı bir anlayış tüm yönetimlerin merkezi olmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları