"Ben başkan olsaydım"

Yayın Tarihi: 25/05/11 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Rum toplumu 22 Mayıs Pazar günü sandık başına gitti.

Başkanlık sistemi ile yönetilen güney Kıbrıs yani "Kıbrıs Cumhuriyeti" parlamentosunun yeni üyeleri belli oldu.

Kıbrıs'ın kuzeyinde yapılan son seçimlerde olduğu gibi sol ve sağ görüşlü iki parti yakın bir oy oranı aldı.

DİSİ 20, AKEL 19 milletvekili çıkardı.

Bir koalisyon hükümetinin kurulması kaçınılmaz.

Kuzeyde olduğu gibi iktidar olmanın her şeyin önünde olduğu bir anlayış yok.

Yani bir süre sonra seçime katıldığı ve kazandığı partiden sırf halka daha iyi hizmet verebilmek için(!) kimse bir başka partiye geçmeyecek.

Ne iç nede dış siyasetlerinde pek bir değişim olmayacak.

Çünkü uyguladıkları politikalar hükümet politikası değil, devlet politikasıdır.

Kıbrıs konusunda da iktidar değişse de değişmeyen genel bir duruşları vardır.

Güneyde seçim sonuçlarından çok sandığa gitmeyen %21'lik kesim tartışılıyor.

Gerçekten azımsanacak bir oran değil.

Konuyla ilgili olarak Hristofyas "Seçimin galibi boykotçular" derken önemli bir noktaya dikkat çekti.

Pazar günü yapılan seçimlerde DİSİ 20, AKEL 19, DİKO 9, EDEK 5, EURO. KO 2, Ekologlar ve çevreciler hareketi 1 sandalye ile parlamentoda temsiliyet hakkı kazandı. Şöyle bir ilginç nokta daha var ki bu satırlara taşımak istedim.

Güney parlamentosunda bir Ermeni, bir Maronit ve bir de Latin temsilci bulunuyor.

Ve bu temsilcilerde belirlendi.

Şu noktada bir gerçektir ki güneyde özellikle Uluslar arası tanınmışlığın getirdiği "Devlet" olgusu ile bir hükümet ciddiyeti var.

Bizde ise Dış ilişkiler, savunma ve güvenlik Türkiye kanalıyla yürütülüyor.

Bize kalan eğitim ve sağlık konularını da ne hallere getirdiğimiz ortada.

Parası olanın okuduğu, parası olanın sağlığını koruyabildiği bir memlekette yaşıyoruz.

Elbette toplumun belli bir kesimi için bunlar sorun teşkil etmemektedir.

Çünkü çocuklarını istedikleri ülkede istedikleri gibi bir eğitim almaya gönderebilirler.

En küçük sağlık sorunları için Türkiye'nin en iyi sağlık kurumlarında tedavi olabilirler.

Vatandaş yoğunluktan ve başıbozukluktan, devletin sağlık kurumlarında tedavi olamazken, derdine dermanı ya özel hastanelerde parasıyla, yada güneydeki hastanelerde arıyor. Konuyu dağıtmadan güneyin seçimine devam edelim.

Seçim sonuçlarına göre, Kıbrıs'ın geneli nasıl etkilenir.

Yani Kıbrıs'ta sorunu çözmeye yönelik atılacak adımlarda ne gibi değişiklikler olabilir.

DİSİ Başkanı Nikos Anastasiadis seçimlerden önce Hristofyas'ı eleştirirken "Ben başkan olsaydım, Başkan Hristofyas'ın kimseye bilgi vermeden müzakere masasına koyduğu önerileri sunmazdım. Bunu hiçbir başkan yapmaz" diyor ve Kıbrıslı Türklerin yavaş yavaş kuzeyi terk edip, Kıbrıs vatandaşlığı haklarını talep edeceklerini bununla da kuzeye egemen olup güneyi kontrolleri altında tuttuklarını iddia ediyordu.

Anastasiadis özellikle dönüşümlü başkanlığa karşı çıkıyor. 2013 yılında yapılacak olan Başkanlık seçimlerini düşünürsek.

Aday olması yüksek bir olasılık olan Anastasiadis'in düşünceleri elbette önemli.

Kıbrıs konusunda anlayış olarak pek farklılık göstermeyen Rum siyasetinin bu ortak tavrını da küçümsememek gerek.

Türkiye de yapılacak olan seçimler sonrasında da adadaki çözüm çabalarının nasıl bir seyir izleyeceği önemli bir nokta.

Kıbrıs sorununa çözüm vaat eden siyasi görüşlerin adanın her iki yanında da başarısızlığa uğradığını ve iktidarı kaybettiğini düşünürsek, ileriki zamanlarda daha farklı gelişmelere tanık olabiliriz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları