Herkes polis olamaz

Yayın Tarihi: 03/06/11 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Günlük olay ve gelişmelere göre şekillenen hayatımızda artık huzuru mumla arar olduk.

Şiddet olayları, hırsızlıklar, gasplar, cinayetler, tecavüzler, çocuk istismarları, bombalar, silahlı çatışmalar sorma gir hanına dönmüş, sahipsiz bir memleket.

Yıllardır cılız bir şekilde seslendirilen poliste şiddet olayları, basına yansıyıp da teşkilatı kendi içinde hareketlendirince her kesim malum olay ve olaylarla ilgili olarak görüş vermeye başladı.

Olayda şiddete maruz kalanın varlığı kadar, şiddetin genel olarak polis teşkilatına mal edilmesi de teşkilatın mağduriyeti.

Yapılan olayın veya olayların savunması veya haklı tarafının aranması elbette mümkün değil.

Ama bu konu gündeme gelmişken her yönüyle tartışmak gerek.

Şiddet dünyanın en eski suçu.

Şiddetin dini, dili, ırkı olmaz.

Bir insan veya herhangi bir canlı asla ve asla şiddeti hak etmez.

Hele bunu devletin yasa gücünü kullanarak yapmak, orantısız güç kullanmak en ağır suç.

Bu nokta şüphesiz.

Bir düşünün, polis teşkilatı mensupları bir konuşabilseler, onlara da sorunları, sıkıntıları bir sorulabilse ortaya neler çıkar.

En baştan başlayalım.

Herkes polis olabilir mi?

Ülkemizde polislik mesleğini yapmaya haiz insanlar hangi kriterlere göre belirlenir.

Bu kriterler bu mesleği 25 yıl sürdürebilmek için yeterli mi?

Yani KKTC vatandaşı olan ve 1.70 cm boy uzunluğuna sahip bir kişi, bu meslek için uygun mu?

İşsiz genç insanlarımız için garanti bir meslek olmasından dolayı tercih edilen, bu meslek için verilen altı aylık eğitim yeterli mi?

Öncelikle bunlar tartışılmalı ve bu soruların cevapları aranmalı.

Bunlar şiddetin hiçbir türünü aklamaz.

Ama unutulmaması gereken bir başka konuda bu insanların yaşam ve çalışma koşulları.

Düzensiz mesailer, akıllarda soru işaretleri bırakan ve mahkemelere taşınan terfiler, insanların sosyal hayatlarını alt üst eden tayinler bunlar da gündem olmalı.

Bahsettiğimiz kesim de insanlardan oluşan bir yapıdır.

Bir kez daha altını çizmekte fayda görüyorum.

Görevin kötüye kullanılması, devletin yasal gücünün yanlış noktalarda kullanılması ve bunun haklılığını savunmuyorum.

Yasa ve kanunların dışına çıkan herkes bunun cezasını mutlaka ödemelidir.

Ama bunu bir bütün olarak bir kuruma mal etmek de doğru bir yaklaşım değildir.

Unutulmasın ki bu ülkede hırsızın, gaspçının, katilin peşinde canının ortaya koyarak gece gündüz görev yapan yine bu polis teşkilatıdır.

Elbette içinde bu durumu suiistimal edenler vardır.

Olacaktır da.

Şimdi teşkilat kendi içinde kendi muhasebesini yapmalı.

Kendi yasa ve tüzüklerini adaletli bir şekilde çalıştırmalı.

Suçu sabit görünenler ve buna izin verenlerde mutlaka bunun cezai karşılığını almalı.

Bu sorumluluk yerine getirilmezse teşkilata olan güven azalabilir.

Ve en önemli nokta.

Eğitim konusu.

Polis olarak görev yapacak, bu mesleği bir yaşam tarzı şekline getirecek insanlara yeterli eğitim verilmelidir.

İnsan ilişkileri, psikolojik etkiler, mesleğin zorlukları, bunlar mutlaka belli bir müfredat içerisinde meslek sahiplerine öğretilmeli.

Bunu altı ay içerisinde yapamazsınız.

Kısacası eğitimden başlanarak sistem top yekün gözden geçirilmeli.

Amacımız suçlu aramak, suçlu yaratmak değildir.

Fakat bazı şeyleri erteleyerek, bazı şeyleri hasıraltı ederek bu noktalara geldik.

Keşke tüm bunları olaylar olmadan konuşsak ve tedbirleri ona göre alsak.

Şimdi bir daha KEŞKE demeden yapılması gerekenler yapılsın.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları