Şimdi ne olacak?

Yayın Tarihi: 20/06/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

KKTC kurumlarının özelleştirilmesi ve yabancı sermayeye devredilmesi düşüncesi karşısında, mutlaka ki herkesimin itiraz noktaları vardır.

Ben de kendi adıma itirazımı yerine getirdim. Hem de defalarca, her platformda, her yazıda, her programda.

Eğer ki bu kurumlar zarar ediyorsa ve devlet gerçek anlam da iyileştirme adına bunları yapıyorsa, uygun adımlar herkesçe desteklenir.

Yok amaç başka ise bu özelleştirme kavramından çıkar.

Aslında, özelleştirmelere karşı çıkışın karşıt bir düşüncesi olması gerekli.

Yani bir olaya karşı çıkıyorsanız, bu olayda bir yanlışlık olduğuna inanıyorsanız, öncelikle bunu ve buna karşı önerinizi ortaya koymalısınız.

Evet, bu yolla özelleştirmeye karşıyım.

Fakat bu kaçınılmazsa nasıl olacak?

Siyasetin elinde olan, her iktidara göre yol haritası çizilen zarara sürüklenen kurumlar ne olacak?

Yapılması gereken ilk iş bu kurumları, yani devletin dolayısı ile halkın malı olan bu değerleri kimler bu hale getirdiyse belirlenmeli ve yargı süreci başlatılmalı.

Bir başka konu; Yurt içinde bu işin sahiplenip yapabilecek özel kurumlar var mı?

İçinde bulunan sürdürülemez durumun, düzlüğe çıkarılabilmesi adına sivil toplum örgütlerine ve Kıbrıs'ın kuzeyindeki yaşama yön verenlere bir çağrı yapmıştım.

Bu çağrıma DAÜ' ye sahip çıkılması noktasında bir geri dönüş oldu.

Bir gurup işadamı ve Gazimağusa Belediyesi DAÜ' nün yükseköğrenim dışındaki kurumlarının özelleştirilmesi ve Türkiye de hizmet veren DOĞA kolejleri ile protokol yapılması sonrasında bu kurumlara talip oldu.

Bana göre bu adımın iki önemli düşüncesi var.

Birincisi, yapılan bu girişimle KKTC de bu işleri yapabilecek birilerinin olduğu gösterildi.

İkincisi de bu girişimler karşısında verilecek kararla, önemli bir iddiada aydınlanacak.

Özelleştirme kararları KKTC hükümetine mi ait?

Yoksa bu girişimler sırf DAÜ'yü Türkiye patentli bir şirkete verilmek adına mı yapılıyor.

İşte olayın bu yönü de ortaya çıkacak.

Olayın özü söylendiği gibi DAÜ'yü kurtarmak için özelleştirme yolu seçilmişse bu ülke içinden de talip var.

Verilecek karar, gerçek amacı ortaya çıkaracak.

Sanırım bu hamleyi kimse beklemiyordu.

Bu gelişmeler yanında DAÜ yönetimi de imzalanan protokolden geri dönüş olamayacağını açıkladı.

Bu noktada sorulacak soru ise şudur; Şimdi ne olacak?

Ortada çok tehlikeli bir durum var.

Toplum öyle bir noktaya getirildi ki her yapılmak istenen karşısında bir art niyet arama, bir şüphecilik durumu oluştu.

Bu mevsimde sel olsa insanlar hükümetten ve Türkiye'den bilecek.

Topluma verilen imaj biz gerginlik istemiyoruz ama Türkiye bunları yapmamızı istiyor.

Türkiye'ye verilen mesaj ise biz protokolü uygulamak ve önlem almak istiyoruz.

Fakat toplum ve özellikle sendikalar bunlara karşı çıkıyor.

Topluma kabul etmediği kararlar empoze edilmeye çalışılırsa, baskıcı ve cezalandırıcı tavır devam ederse bunun sonucunda hem KKTC hükümetine hem de Türkiye hükümetine tepkiler artarak devam edecek ve telafisi zor yıkımlar olacak.

LEFKE KOP'LA GÖRÜŞTÜ

Üç urupluk memleketin dünya vitrininde olamayan futbolunda da sıkıntılar azalmıyor.

Her yönüyle her alanda herkes ayırımcılık olduğunu iddia ediyor.

Lefke spor kulübünün futbol takımına verilen ceza, yapılan itiraz sonrasında azaltılacağına artırılınca, Lefke kulübünün ve dolayısı ile Lefke camiasının tepkisi beklenenden daha sert oldu.

Hatta bu olayla beraber iş spordan çıktı her alana yayıldı.

Lefke'nin, Güzelyurt'un kuzey Kıbrıs'ın batı kısmının ikinci sınıf muamele gördüğü düşüncesi ayyuka çıktı.

Lefke'ye verilen ceza ile beraber bu bölge insanı, bir hastaneleri olmadığı için, doğru dürüst turizm yatırımları olmadığı için, gençlere iş imkanı sağlanmadığı için, limanları, yolları yapılmadığı için 1974'ten sonraki tüm yıllarını sorguluyor.

Federasyonun verdiği kararları tekrardan gündeme getirecek değilim.

İnancım o dur ki mutlaka yasalar, kurallar çerçevesinde bu kararlar alınmıştır.

Ama bunun sonuçlarını da düşünmek gereklidir.

Çıkıp bu kararların hangi kriterlere göre verildiğini açıklamak federasyonun boynunun borcudur.

Lefke'yi kazanmak federasyonun boynunun borcudur.

Ve bu meyan da Kıbrıs Türk sporuna bu zor şartlarda hizmet veren tüm spor kulüplerinin ülkeye kazandırılması gerekmektedir.

Lefke bir tepki neticesinde Kıbrıs Futbol Federasyonu yani "KOP" ile görüştü.

KOP güney Kıbrıs'ın dünya ile entegre olan futbol kurumu.

Lefke'ye verilen cevap olumlu.

Hatta uyum sağlanabilmesi için bazı özel imtiyazların sağlanacağı da görüşmede vurgulandı.

Bu noktada iyi düşünmek lazım.

Öfke ile kalkıp zararla oturmak da madalyonun öbür tarafı.

Şimdi konu ne olursa olsun haksızlığa uğradığına inanan herkes, herkesim çareyi güneyde arayacak.

Bu konu ilerleyen günlerde yeniden tartışılacak.

Cevabı merak edilen soru şimdi ne olacak?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları