Biraz Huzur

Yayın Tarihi: 01/07/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Son yılların muhasebesini yaptığımız zaman bu kadar huzursuz ve mutsuz bir dönemimiz herhalde olmamıştır.

Her gün bir olay, her gün bir eylem, her gün yeni yeni sorunlar ve bunlara bağlı sorular.

Birileri bilerek ve isteyerek Kıbrıs Türkünün sabrıyla oynuyor.

Kimse darılıp gücenmesin ama siyasi istikrarsızlık ve bunun yarattığı toplumsal buhran her alanı olumsuz etkiliyor.

Birde bunlara halkın temsil odağı, Meclis'teki olaylar eklenince iş başka bir boyut kazanıyor.

Eylem türü değişik fakat amaç aynı.

Yerlere su dökülüyor, kravatlar çıkıyor, ayakta alkış tutulup, vekillere sırt dönülüyor.

Eylem çeşitliliğimizin artış gösterdiği bir dönem yaşıyoruz.

2006 yerel seçimleri sonrasında UBP ve DP'de istifalar yaşandı.

Bu istifalar sonucunda ÖRP kuruldu.

CTP-DP hükümet ortaklığı pek inandırıcı olmayan sebeplerle bozulurken, ÖRP ile girilen koalisyon ortaklığı da, seçimlere bir yıl kala erken seçim kararı ile sonlandırılıyordu.

CTP-ÖRP koalisyonu kurulduğu dönemlerde UBP ve DP, ÖRP'nin kuruluş sürecine tepki koyarak Meclisi boykot ettiler. CTP-ÖRP hükümetine artan tepkiler, yükselen baskı unsuru, ekonominin kötü gidişatı ve bu duruma karşılık yapılan eylemlerle, CTP-ÖRP ortaklığı yerini 2009 seçimlerinde %45 oy oranıyla UBP'nin tek başına iktidarına bıraktı. CTP-ÖRP dönemini hatırlayacak olursak bu gün içinde bulunduğumuz durumla pek de farklı olmadığını görürüz.

Sendikalar yine sokaktaydı. Yine kararlar ve uygulamalar protesto çemberinin içindeydi.

Yine Meclis'te eylem vardı. Meclis boykot ediliyordu. Bu gün UBP tek başına iktidar.

Daha önce protesto edilen gerekçeler, istifacı vekillerin oluşturduğu ÖRP'nin hükümet ortağı olması karşısındaki tepkinin aynisi bugün UBP' ye karşı seslendiriliyor.

UBP de aylarca tepki koyduğu olayları bugün sahiplenir durumda. Demokrat Partiden istifa eden vekilleri bünyesine katarak iktidarın devamını sağladı.

Bunları zaten biliyoruz diye bir düşünceye sahip olabilirsiniz.

Ama bu olaylar zinciri bugün içinden çıkılmaz bir kaosa doğru gitmekte.

Aslında, bu noktadan sonra hükümet ve hükümet partisi de ülkede her şey yolunda diye bir söyleme inanmıyor.

İktidar her şeyin önünde mantığı nereye kadar gidecek, hep beraber göreceğiz.

Gün geçmiyor ki yeni bir olayla güne başlamayalım. DAÜ olayı yargıya taşınırken, yine ihalesiz keyfi bir şekilde bir kamu malı daha yabancı sermayeye kiralandı.

Girne de ZEYKO arazisi sessiz sedasız yabancı sermayenin.

Lefkoşa-Girne arası Tünel projesi ortaya atıldı.

İlgili Bakanın haberi yok.

İstihdam yüzünden iktidar partisinde yaşananlar bir türlü durulmadı.

Sanki ülkede Kamu Hizmeti Komisyonu diye bir kurum yok.

Memleket deyim yerinde ise barut fıçısı gibi.

Gün ve gün toplumsal tepki artıyor.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de "Tüm İlahiyat ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları Derneği (TİYEMDER)" ortaya çıktı.

Allah aşkına bilerek mi yapıyorsunuz be kardeşim.

Bu yangına körükle gitmek, harlamak size ne kazandıracak.

TİYEMDER Genel Başkanı Selahattin Yazıcı imzası ile Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a Kıbrıslı Türklerin dini durumunu özetleyen bir rapor göndermiş.

Raporun ayrıntılarına girmeye gerek yok.

Bu rapora göre Kıbrıs'ın kuzeyinde, maneviyat eksikliği var.

Düşünün Türkiye de bir dernek, KKTC halkının din yaklaşımını araştırıp, rapor ve öneri hazırlayıp bu ülkenin Başbakanına sunuyor.

E şimdi sana sormazlar mı be kardeşim, sen ne hakla başka bir ülke için böyle bir işe kalkışıyorsun.

Bu ülkenin yetkili kurumları dururken bir toplumun maneviyatını sorgulamak sana mı kaldı?

Şimdi ayıkla pirincin taşını.

Peki, nerde KKTC hükümeti, nerede eğitim bakanlığı.

Allahtan din işleri başkanı çıkıp da bir şeyler söyledi.

Hep hassas noktalara dokunuluyor.

Toplumun kendi içindeki dengesini, toplumun Türkiye ile olan bağlarını birileri ha bire dürtüklüyor.

Bakalım bu kronikleşen kaos ortamından çıkış için birileri bir şeyler yapmayı düşünecek mi?

"OBJEKTİF" köşesinin sevgili okurları şu bir gerçek ki içinde bulunduğumuz bugünde en fazla huzura ihtiyacımız var.

Gerçek anlamda yorulduk. İnsanın dinlenmeye, kendini dinlemeye, ihmal ettiklerini hatırlamaya ve elbette yenilenmeye ihtiyacı var.

Ben bu hakkımı önümüzdeki hafta için kullanmak istiyorum.

11 Temmuz günü bu köşede yeniden buluşmak dileğiyle şimdilik kısa bir ara...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları