Sustukça yaklaşan sıra

Yayın Tarihi: 25/07/11 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Ülke gündemindeki en sıcak konu, 20 Temmuz kutlamalarına gölge düşüren, polisin gösteri yapan insanlara karşı sergilediği sert tavır.

Konuyla ilgili herkesin bir düşüncesi var.

Bu durum elbette kabul edilemez.

Ama tersini iddia edenlerde var.

Şiddetin, üstelik devletin gücünü kullanarak yapılanının haklılık yanı asla olamaz.

Bu konuda siyasi çevrelerin görüşleri bana göre pek de önemli değil.

Zaten olayların bu noktalara gelmesi siyasi basiretsizliğin sonucu değil mi?

Yetkililerimizin söylediğine göre her şey ekonomiyi ve ileriki dönemleri kurtarma adına yapılıyormuş.

Siyaseti iflas etmiş bir ülke hangi dala tutunabilir ki.

Siyaset çökmüş ama ekonomi dimdik ayakta.

Böyle bir ülke var mı acaba?

Kurumları kapatılan, el değiştiren, yöneticileri suskun olan, muhalefeti kepenk kapatan, halkı dövülen, sövülen, özeleştiriye, karşıt görüşe tahhamül olunmayan bir ülkede ne demokrasi olur ne de huzur.

Herkeste bir sendika görüşü.

Kimi kesimlere göre sendika başkanları, sendikaların ağaları.

Sendikaların her yaptığını onaylamıyorum.

Mesela; Brüksel ziyareti bana göre gereksizdi.

Yada yine benim görüşüme göre, Türkiye Başbakanının Amerikan bayrağı önündeki resmi de, hitlere benzetilmesi de abartı.

Fakat ortama bakarmısınız.

Sendikalarda susuturuldu, bölündü ve ülkede muhalefet yapan kimse kalmadı.

Amaç zaten buydu diyeceksiniz eminim.

Doğrudur.

Amaç buydu.

Önce siyasi erk , sonra muhalefet, sendikalar, kurumlar, şimdide sıra toplumda.

Peki, kaybeden kim oldu?

Veya kazanan kim?

Kıbrıs'ın kuzeyinde bir ateş topu var.

Değdiği yeri yakıyor.

Bu ateş topu en sonunda kendini tutanıda yakacak.

Bir devletin en önemli güçlerinden biri güvenliğini sağlayan birimlerdir.

Halkını her türlü yasa dışı olaya, ülkenin toprak bütünlüğüne karşı olacak her türlü tehdite bu gücünü kullanarak karşı koyar.

Ama hiçbir zaman bu gücünü halkına karşı kullanmaz.

Bu ülkede son zamanlarda yaşandığı gibi halkının güvenini kaybetmez.

Kimi kesimler bu olayın büyütüldüğünü düşünebilir.

Bu tür olayların hiç yaşanmadığı bu coğrafyada bunlarda yaşanmaya başlamışsa ortada ciddi anlamda bir tehlike vardır.

Bunlar insanları baskı altına almak, empoze kararlara zorlamaya çalışmak ve istediğini sindirerek elde etmenin ilk adımlarıdır.

Protestoların yapılış sebeplerini benimsemeyebilirsiniz, ama saygı duyacaksınız.

O alanda dayak yiyen sizde olabilirdiniz, kardeşiniz, eşiniz, babanız, evladınız da olabilirdi.

Bu noktada söylenecek en doğru söz "Susma sustukça sıra sana gelecek".

Gelinen nokta açısından ciddi anlamda üzgünüm.

Düşünüyorum, güvendiklerimiz, yöneticilerimiz bize nasıl bir gelecek vaad ediyorlar.

Geçmişten daha iyi bir gelecek, bu şekilde yaratılacaksa inanmak zor.

Bu işin parti, siyasi görüş yönü kalmadı.

Bu ülkede yaşayan bütün insanlar bu endişeyi duymalıdır.

Herkes gibi benimde kendime göre doğrularım var.

Hiçbir siyasi görüşten bir beklentim veya hiçbir siyasi görüşü bir diğerinden ayırdığım yok.

Düşüncelerimin odağında insan var.

Sevenim olduğu gibi sevmeyenlerim de ,eleştirenim olduğu gibi alkışlayanım da vardır mutlaka.

Bu durumu normal karşılıyorum.

Önemli olan bir pencere darlığından bakmak değil, olabildiğince geniş bir bakış açısına sahip olabilmektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları