%56'lık kesim

Yayın Tarihi: 07/09/11 08:14
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Pazartesi günü yayınlanan son yazıma şöyle bir giriş yapmıştım "Geldiğimiz nokta "Sorgulama zamanı".

Devlet olmak anlam itibarı ile ne ifade eder?

Devlet olmak icraat anlamında ne anlatır?

Şu nokta kesin ki Devlet olmak sadece sözle olmaz.

Devlet olmak kişilik demektir.

Devlet olmak güven demektir.

Devlet olmak karar almak ve kararının arkasında durmaktır ayni zamanda".

Bu girişi Türkiye'nin İsrail'le yaşanan son gelişmelerdeki tavrını anlatmak amacıyla yapmıştım.

Bu düşüncelerim elbette her devlet ve her yönetim için geçerlidir.

Dolayısı ile bu Kıbrıs'ın kuzeyinde de, yani KKTC'de de bu şekilde olmalıdır.

Tabi ki bu coğrafyada devlet, herkes için varsa.

Ve yine bu devlet bir zümre, bir parti devleti değilse.

Hükümet çok zor koşullarda, hiçbir tepkiye aldırmadan direndi.

Hala daha da direniyor.

Hükümeti ve hükümet partisini yıpratan kamuoyunun tepkisinden çok, kendi içindeki dengeler oldu.

Önce genel başkanlık, genel sekreterlik, bakanlık dağılımı, kabine değişiklikleri son olarak da istihdam meselesi.

Allah aşkına bu devletin, bu devleti yönetenlerin tek sorunu bunlar mı? Etrafınıza bir bakın, dünyaya bir bakın. Devletler, insanlar nelerle uğraşıyor.

Bu ülkede her seçimin en geçerli vaadi ve en önemli bedeli kamuya istihdamdır. Kimse de kendini kandırmasın, bu gerçek herkesimden ve her kökenden insan için geçerlidir.

Herkes de bu sistemi benimsemiştir.

Seçim zamanı kapılarına oy istenmeye gidilen insanların ilk cümlesi "Bizim evden kimi işe alacaksınız" dır. 19 Nisan 2009 seçimlerinde %44 oy oranı ile Ulusal Birlik Partisi birinci parti olarak iktidara gelmiştir.

Yapılan her icraatta, atılan her adımda bu oy oranının arkasına saklanıldı. Geriye kalan %56'lık kesim her daim görmezden gelindi.

Bu kesim hala daha görmezlikten geliniyor. %44'lük zümrenin her şeye hakkı var. Fakat %56'lık kesimin hiçbir şeye hakkı yok.

Terfi alacak olanlar hangi siyasi yelpazededir?

Müdür olacak olanlar hangi partinin bayrağı altındadır?

Kamuya istihdam kimlerin hakkıdır?

İstenilen her özelliğe sahip olanlar, söz konusu işi layıkıyla, eğitimiyle yerine getirebilecek özelliklere sahip olanlar mı?

Yoksa parti bayrağını en iyi taşıyanlar mı?

Öncelikle devlet, her işini devlet olmaya yakışır ciddiyetle yapacak. Öncelikle devlet, tüm vatandaşlarına eşit mesafede olacak.

Bu noktada en büyük tehlike devletin giderek bir parti devleti olmasıdır.

Devletin personel ihtiyacının olması, elbette doğaldır.

İtiraz noktası bu ihtiyacın giderilme yöntemidir.

Devletin bu alanda görevli kurumları vardır.

Bu ihtiyaç belirli yöntemler kullanılarak giderilir.

Bu ülke vatandaşlarından herkes kamuda çalışma hakkına sahiptir.

Hiçbir siyasi parti seçim bedeli ödemek için kendi vatandaşları arasında ayırımcılık yapamaz.

Hiçbir siyasi parti devlet olanaklarını kullanarak fırsat eşitliğini ortadan kaldıramaz.

Bunun açıklaması da "CTP döneminde de yapıldı" olamaz.

Kamuda verimliliğin sağlanması bu girişimlerle ancak hayal olur.

Kamuyu siyasetten arındırmadıkça, işe göre adam değil, adama göre iş anlayışını değiştirmedikçe ne bu devlet deniz olmaktan çıkar, ne de denize düşmek isteyenler azalır.

İllaki ihtiyaç varsa, KTHY çalışanları veya fazlalık bulunan dairelerden aktarma yapılarak, ekonomik önlemlerin alındığı(!)bu dönemde ihtiyaçlar giderilebilirdi.

Bunun yanında bu ülkede yaşam mücadelesi veren engelli insanlarda var.

Onları düşünen yok mu?

Kamuya yapılan istihdamlarda yerleri nedir?

Ama nasıl olsa bunlar da unutulur.

Önemli olan %56'lık kesim bunu unutacak mı?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları