Temsili irade

Yayın Tarihi: 09/09/11 07:54
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bayram öncesinde iftar yemeğinde açıklanan kamuya istihdam müjdesi(!) adeta bomba etkisi yarattı. Sözler tutuldu ve şanslı gençler bayram sonrası kamuya istihdam edildi. Konuyla ilgili yapılan savunma söylemleri de gerçekten trajikomik.

Aralık 2003 seçimi öncesinde Ulusal Birlik Partisinin kamuya istihdam ettiği 1600 kişi, seçim sonrası CTP-DP iktidarınca işlerinden durdurulmuştu. Bu olayın hep bu kısmı kullanıldı. Yani hep işten durdurmalar gündeme geldi.

İşe alınmaların özellikle zamanlaması ve yapılış şekli hiç tartışılmadı. Kaldı ki bu istihdamlar yetkili merci tarafından da kanunsuz bulundu.

Doğruyu söylemek gerekirse bu olaya istihdam edilen insanlar açısından üzülmüştüm. Bu fikrim bugün içinde geçerliliğini koruyor.

Bu insanların hiçbir suçu yok. Ayni olay, bugünde yaşanıyor. Yine yüzlerce insan partizanlığın, ikiyüzlü siyasetin kucağına atılıyor.

Geçici istihdam edilen gençler hem kendilerine bu fırsatı veren siyasi erkin avucunun içinde olacak, hem de bir iktidar değişikliğinde ekmeğinden olma korkusu ile yıllarını harcayacak. Aslında bu kimsenin suçu değil.

Bu noktada suçlu bu sistemi kuran, yaşatan, kanayan bir yara haline getiren, bundan siyasi kazanç elde eden siyaset kurumunundur.

Siyasetin yarattığı ayrımcılık ve kirlenme her alanda kendini gösteriyor. Nerdeyse ülkede nefes almak bile siyasi tercihe bağlı.

2009 seçimleri öncesi halkın beklentileri büyüktü. Dönemin hükümetine güven azalmıştı. UBP bir anlamda umuttu. Bu durum bugün için geçerli mi?

Kesinlikle hayır. Peki, bugün için muhalefet halkın umudu mu? Bu sorunun cevabı da bir önceki sorunun cevabıyla aynidir.

Yani kesinlikle hayır. Halk ne istiyor? Sorusu her şeyin sil baştan yaratılması adına ilk adım noktasıdır. Daha radikal, daha gerçekçi, daha sağlam kararlar alınmalı.

Hem halkın devlete, siyasete olan güveninin yeniden inşası hem de bu ülkeyi daha ileriye götürecek her koşulda ayakta kalmasını sağlayacak kararlar artık birer zorunluluktur.

Böyle gündelik işlerle, kasaba politikacılığı ile uğraşarak, kimin hangi daireye istihdam edileceğine karar vererek, her şeyi Türkiye'ye bırakarak ülke yönetilmez.

Bu politika ve politikacılarla ne tam bağımsız bir devlet olma şansımız var, nede olası bir anlaşma durumunda Rum'un eşit ortağı olacak irademiz.

İrade demişken Türkiye den bir haberle devam edelim. Türkiye hükümeti sivilleşme adına, askerle olan ilişkileri düzenleyen 15 maddelik bir eylem planı hazırladı.

Öne çıkan maddeler; Genelkurmayın Milli Savunma Bakanlığına bağlanması. Profesyonel orduya geçiş. Askerlik süresinin kısalması. Askeri harcamalarda şeffaflık. Askere darbe olanağı veren TSK İç hizmet kanunun 35. Maddesinin kaldırılması.

Önemli ve radikal kararlar. Bu noktada akla şu geliyor. Mesela, KKTC hükümeti kendi iradesi ile polisin içişlerine bağlanma kararını alabilir mi?

Veya bunun gibi sıra dışı kararlar üretebilir mi? Bu noktada yurt dışında yaşayan bir okurumun sorusunu da araya sıkıştırmak istiyorum.

"Sayıları Kıbrıs'ta yaşayan Türklerden fazla olan Kıbrıslılar için bir şeyler yapılacak mı?". Bu sorulara benim cevabım tereddütsüz hayırdır.

Yurt dışında yaşayan birçok Kıbrıslı gencin ortak konusu askerliktir. Bu insanlarımızın genel sorunlarının yanında Kıbrıs'ın kuzeyini de yakından ilgilendiren sorunları tabi ki seçme seçilme haklarının olmaması.

Bu durumun sebebi açıktır. Kıbrıs'ın kuzeyinde bilinçli ve sistemli olarak bir irade yaratıldı.

Bu iradenin kaybedilmesi, hem bu iradeden nemalananların, hem de kuzey Kıbrıs üzerinde hâkimiyet kurmak isteyenlerin işine gelmiyor. 37 yıldır bu sahnede temsili irade var.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları