"Bu akademiyi ancak KKTC tanır"

Yayın Tarihi: 16/09/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, siyasi yönetimler hemen her alanda kontrolün kendilerinde olmasını isterler.

İktidar olmak, bu gücü elinde tutmak ve devamlılığını sağlamak her şeyden önemlidir.

Her gelen yönetim kendi politikasını benimseyen, kendi erkini temsil eden sempatizanlarını her kurum, her dernek, her sivil toplum örgütünün en tepesine yerleştirir.

Bunun sınırı da yoktur. Söz konusu kurum, sanatla veya sporla ilgili olabilir. Herhangi bir meslek dalına ait bir dernekte bu uygulamadan nasibini alır.

Bu uygulama ile bu kurumların kritik yerlerine atanan veya seçtirilen kişiler, bu işin içinde gelmişlerse pek sorun olmaz.

Fakat bu insanlar kendilerine yabancı olan alanlarda sadece siyasi tercihlerinden dolayı görev almışlarsa bu noktada sorunların yaşanması kaçınılmazdır.

Biz bu durumu çok yaşadık. Çok iyi tecrübe ettik. Önümüzde hala daha canlılığını koruyan bir KTHY örneği var.

Bu işin içinden gelmeyen insanlar tarafından yönetildiği için bu kurum bu durumdadır. Daha doğrusu bu duruma gelmiştir, batmıştır, batırılmıştır.

Bu memleketin en büyük sorunu siyasetin her alanda, her şeyin içinde öncelikle olarak yer alması ve bunda da ısrar etmesidir.

Türkiye KKTC ilişkileri son zamanlarda sıkça gündeme gelen tartışılan bir konudur. Kıbrıs gittikçe stratejik önemi artan bir ülke konumunda.

Türkiye her şeyiyle adada etkin. Nerde ne yapılacak karar verebiliyor. KKTC'yi sözde yönetenlerde bu durumdan sorumluluk yükleme anlamında faydalanıyor.

Son iki yılda takke düştü. Artık herkes esas gücün kimde olduğunu açık bir şekilde gördü.

Geçtiğimiz hafta sonu TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek adaya kısa bir ziyaret gerçekleştirdi.

Çarşamba günüde Türkiye hükümetinin Kıbrıs işlerinden de sorumlu Başbakan yardımcısı Sayın Beşir Atalay kuzey Kıbrıs'a geldi. Üst düzey görüşmeler yapıldı. Ayni günlere denk gelen bir başka ziyaret daha vardı.

KKTC Başbakanı Sayın İrsen Küçük ve Turizm Bakanı Sayın Ünal Üstel Türkiye'nin Gaziantep ilinde temaslarda bulundu.

Gaziantep Belediye'si ziyaret edildi. Bir yanda üst düzey önlemler altında gerçekleşen üst düzey görüşmeler.

Bir yanda Belediye düzeyinde temaslar. Bu tablo karşısında aklıma ilk gelen Hürriyet gazetesi yazarı Sayın Ahmet Hakan'ın bir vesile ile söylediği şu sözler oldu "Kıbrıs'ta bakan olmak, bizde belediye meclis üyeliğine denk".

KKTC ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilere dair tartışmaların alevlendiği ilk zamanlarda her görüşten birçok eleştiri ve yorum yapıldı.

Kıbrıs'ın kuzeyinden Türkiye'ye bakıldığında, 37 yıl içinde istenilen noktalara gelinmediği ve zaman içerisinde ekonomi, nüfus, güvenlik dâhil her alanda bir bağımlılık yaratılması için politikalar geliştirildiği ve de uygulandığı inanışı güçlenerek büyüdü.

Türkiye'den KKTC bakıldığı zaman daha farklı bir tablo var. İnanışa göre Anadolu'dan kesilen maddi kaynaklar KKTC aktarılıyor.

Buradaki insanlar da bunun değerini bilmiyor.

Aslında bilinmeyen çok şey var. Bu noktada ayni konuları işlemeye gerek yok. Türkiye büyük bir ülke. Sorunları daha büyük.

Haliyle sorunlara bakış açısı da daha farklı. Bu noktada farklı görüşleri kabullenmek normal. Fakat işin içine küçümseme girince ister istemez tepki doğuyor.

Bu tepki geldiği merkezle beraber, olayların bu noktalara gelmesini sağlayanlara da gösteriliyor.

Az önce Ahmet Hakan örneğini vermiştim. Yine basından bir örnek verecek olursam, Hürriyet gazetesinin eski başyazarı, şimdilerde CHP milletvekili Oktay Ekşi de konuya farklı yaklaşanlardan. Sayın Ekşi KKTC-Türkiye ilişkisi için "Sömürgesi tarafından sömürülen tek ülke Türkiye" demişti.

Yazımın ilk başında seslendirdiğim siyasi erke göre değişen görüş farklılıklarının, kamusal önemi olan kurumların yönetimlerine de yansıması olayı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) yönetiminde de görüldü.

TÜBA devletten yardım alan, en başta bilime ve araştırmaya yönlendirme gibi bir misyonu ve uluslar arası kimliği olan bir kurum.

Bir kararname ile bu derneğin yönetim kademesine hükümet de dâhil olacak. Üye seçip, görevlendirecek.

Bu düşünceye "Akademiye siyaset" karışacak endişesi ile gelen tepkiler var. TÜBA Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat "Bütün dünyada akademinin üyelerini akademi seçer. Devletler seçmez" diyerek tepkisini gösterdi.

Bu olayın bu köşeye taşınma sebebi ise başka bir görüşle alakalı. Ünlü Matematikçi Ali Nesin, TÜBA üyelerinin hükümet tarafından da belirlenecek olması durumunu ilginç bir cümle ile protesto etti

"Bu Akademiyi ancak KKTC tanır".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları