Özelleştirmenin anlamı işsizlik mi?

Yayın Tarihi: 14/10/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

KKTC'de en büyük yanlış nedir?

Hemen her şeyin siyasetle bağdaştırılması desem, her halde destekçim çok olur.

Devletin siyasi iktidarlara göre anlayış değiştirmesi, her alanda o dönemin iktidarının etkin olması, birçok sakıncayı da beraberinde getirdi.

Devlet politikası uygulanması gereken noktalarda hep parti politikaları uygulandı.

Devlet kademeleri, devlet olanakları, devlet kurumları siyasi tercihlere kurban edildi.

Topluma yeni projeler, yeni açılımlar yerine, devlet olanaklarından faydalanma ve bunun karşılığını da sandıkta ödeme pazarlığı sunuldu.

KKTC'nin bir kamu devleti olmasının, devlette çalışmanın bir ayrıcalıkmış gibi algılanmasının sebebi "Devlet işi eşittir sandık" anlayışının bir ürünüdür.

Tabi ki günümüzde devlet çalışanı olmak için, sandıkta oy vermenin, iş sözü alınan siyasi partinin mitinglerinde alkış tutup, bayrak sallamanın geçerliliği kalmadı.

Artık birinci derece partili olmak ve bunu ispatlamak gerek.

Yapılan her ne ise karşı çıkmayacaksınız.

Yanlışa da, doğruya da "Tamam" diyeceksiniz.


Her dönem devlet ve devlet imkânları iktidarların arka bahçeleriymiş gibi kullanıldı.

Bu bir gerçek.

Bugün ise kamunun şişkinliğinden, çalışanların maaşlarından ve özlük haklarından dem vuruluyor.

Bir özel sektör çalışanı şöyle bir soru yöneltmişti.

"Özel sektör çalışanıyım.

Hizmet sürem yirmi yıl.

Kamuda yirmi yıl çalışmışlığı olan biriyle hem maaş hem de güvence olarak dağlar kadar farkımız var.

Bu adaletli mi?".

Bu durum elbette adaletli değil.

Fakat hiç kimse bir sabah uyanıp bugün devlet çalışanı olup, şu kadar da maaş çekeyim dememiştir her halde.

Bu devletin, devleti yönetenlerin kötü stratejilerinin, gelecek seçimler için yatırım yapmalarının bir sonucudur.

Ve bugün gelinen nokta, yapılan bu hataların ürünlerini toplama noktası.

Adeta babadan kalma çiftlik gibi kullanılan, iyi yönetilmeyen, oyunun rengine göre, adamına göre istihdam yapılan devlet kurumlarının elden çıkarılması şu an için en önemli tartışma konusu.

Devletin kamudaki etkinliğinin azalması ve piyasada sadece denetleyici rolünü üstlenmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının merkezi idareden bağımsız, özerk bir yapıya kavuşturulması ve siyasetten arındırılması bu ülkeye yapılacak en büyük hizmettir.


İşte, özelleştirme bu anlayışla yapılırsa gerçek anlamda amacına ulaşır.

KKTC de ne yönetici konumunda olanların ne de sıradan vatandaşın özelleştirme konusu ile ilgili bir tecrübesi yok.

Konu ile ilgili olarak ilk akıllara gelen farklı bir olay olsa da KTHY.

KTHY ile ilgili yaşanan süreç hep özelleştirme düşüncesinin gölgesinde kaldı.

Ve ne zaman gündeme gelse hep KTHY ile bir karşılaştırma yapıldı.

Özellikle çalışanların işsiz kalması akıllarda soru işaretleri bıraktı.

Şimdi başta Kıb-tek, Telefon dairesi, Ercan Havalimanı ve daha başka kamu kurumları için geri sayım devam ediyor.

En fazla ses getiren DAÜ olayından sonra Kıbrıs Türk Petrollerinin İnkişaf Sandığına ait %48'lik hissesinin özelleştirileceği iddiası, Kıbrıs Türk Petrol Sendikasının Kalecik dolum tesislerinde süresiz grev yapmasına yol açtı.

İşin garip tarafı devlet yetkilileri konu ile ilgili net açıklamalar yapamıyor.

Yani hiçbir şeyin garantisi yok.


Özelleştirme karşıtı olmadığımı daha öncede söylemiştim.

Zaten ihale açılmadan, yabancı sermayeye devredilen kurumlar için özelleştirildi denmez.

Bunun adı başka bir şey olur.

Türkiye de kamuya ait yaklaşık yüz kurum 2002-2006 yılları arasında özelleştirildi.

Yerli sermaye yanında Fransız, İsrail, Kazakistan, Lübnan, Kuveyt, Hollanda ve Yunan sermaye sahipleri de Türkiye de özelleştirme yoluyla yatırım yaptı.

Bunlar Türkiye ekonomisine elbette katkı yaptı.

Fakat bunların yanında toplamda 13957 çalışan işini kaybetti.

Özelleştirmelerde en büyük zararı çalışanlar görür.

İtiraz noktalarının beslendiği en önemli dayanakta budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları