Ortaya irade ve fark konmalıdır

Yayın Tarihi: 28/10/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kötü haberci olmak istemem ama KKTC'yi daha yoğun, daha hareketli ve daha gergin günler bekliyor.

İçinde bulunduğumuz 2011 yılının sıkıntılarla geçeceğini, 2010 yılının son günlerinde bu köşede yayınlanan "Bunlar iyi günlerimiz" başlıklı yazımda anlatmaya çalışmıştım.

Öncelikle 27.12.2010 tarihinde yayınlanan "Bunlar iyi günlerimiz" başlıklı yazımın bir bölümünü tekrar hatırlayalım.

" 35 yıl her şeyin bol keseden dağıtıldığı bu coğrafyada, elde avuçta kalanlar artık kimseye yetmiyor.

Bu düzene alışan, alıştırılan insanlar bu gün hayatlarını devam ettirme noktasında sıkıntılar yaşıyor.

Yurt dışına okumaya gidip geri gelmek istemeyen veya kendi ülkesinden uzakta, ekmek derdine düşen insanlar gün ve gün artıyor.

Ama buda sorun olmuyor bu topraklarda.

Çünkü nede olsa giden de gelende aynı.

Kıbrıslı Türkler öncelikle, kendilerine olan güvenlerini yitirdiler.

Daha sonra konuştukları dillerini, yıllar içinde oluşmuş kültürlerini ve toplum olmanın gereği olan birlikteliği kaybettiler.

Artık hepimiz her şeyin siyasi renge göre belirlendiği bir sistemin parçasıyız.

Takvimlerin 2011 yılını göstermesiyle birlikte, birçok yeni uygulama yürürlüğe girecek.

Devlete ödenen birçok harç zamlı ödenecek.

Hem de okkalı.

Akaryakıt ve tüp gaz gibi ihtiyaçlara ardı ardına zamlar yapılacak."

Geçen yılın sonlarına doğru dile getirdiğim bu düşüncelerin gerçeklik payı olduğunu maalesef yaşayarak gördük.

2011 yılının sonlarına doğru ise daha ciddi sorunların varlığına tanıklık ediyoruz. Sorun artık sadece ekonomik konularla bağlantılı değil.

En önemli sorun "Güven" sorunu.

Memlekette güven kavramının erozyona uğraması ve bunu tetikleyen olaylar karşısında ki kayıtsızlık toplumun tüm kurumlara karşı güvenini zayıflattı.

İster kabul edersiniz, ister kabul etmezsiniz ama içimizde bir çatışma durumu var.

Bunu anlamak için halka, halk arasına inmek gerek.

Yönetici anlamında, ortada yaptığını bilinçli ve emin olarak yapan kimse yok.

Yani kendine gerçek anlamda güvenen yok.

Bir ülkede kendine güvenen yöneticiler olmazsa o ülke halkından en başta kendine ve yöneticilerine güvenmesini bekleyemezsiniz.

Her şeyi siyasetten ve siyasetçiden beklemek elbette doğru bir yaklaşım değil.

Fakat her şeyin en iyisini yapma misyonunu kendinde gören ve buna bağlı olarak kendini aşan vaatler veren yine siyasetçiler değil mi?

Yıllarca dünyayı gördüğü kadar zanneden bu toplumun, elbette kendini yönetenlerden beklentisi fazla olacak.

Şu an ortada bir gerçek var ki KKTC hükümeti toplumun önceliklerine çok uzak.

Ve yapılan her icraat atılan her adım olumlu tepki bulmayacak.

Bu noktada yeni bir siyasi oluşum beklentileri karşılayabilir mi?

Ayni düşüncelere, ayni vizyon ve söylemlere sahip siyasi oluşumlar bu gün için beklentileri karşılayamaz.

Bu benim şahsi düşüncemdir.

Yeni oluşumlar öncelikle hiçbir merkeze bağlı bir siyaset gütmemeli.

Toplumun önceliklerinin ilk sırada olduğu, her istenene boyun eğmeyen bir iradeyi gösterebilmeli.

En başta beklenti budur.

Aksi durumda mevcut ortamdan ne fark olacak? İlk başta ortaya sözle değil icraatla "Fark" konmalıdır.

YUNUS'UN İLK VE SON RESMİ

Türkiye de yaşanan olumsuzluklar ve acılar karşısında, bu ülkede yaşayan her insan gibi benimde içim yanıyor.

Her ne kadar oralarda olmasak da takip edebildiğimiz kadarıyla felaket büyük.

Önce teröre ağlayan insanlar, şimdi de deprem bozgunuyla karşı karşıya.

Sanki kötü olan her şey sıraya girmiş gibi.

Ne acımasız bir durum.

Acı ve çaresizlik için ne çocuk, ne yaşlı, ne genç, ne de köken fark etmiyor.

Ortada hayatını kaybeden yüzlerce insan ve telef olan bir coğrafya var.

Fakat bir resim var ki tüm dünyayı etkiledi.

13 yaşındaki Yunus'un göçük altında ki resmi deprem felaketinin simgesi oldu.

Felaket Yunus'u İnternet kafede yakalamıştı.

Saatlerce kurtarılmayı beklemişti.

Başucunda tanımadığı bir ceset, beton yığını altında siper olmuştu Yunus'a.

Yunus göçük altından kurtarıldı.

Fakat hastaneye giderken yaşamını kaybetti.

Kimliğindekinden başka hiç resmi yoktu küçük Yunus'un.

Enkaz altında çekilen fotoğrafı ilk ve tek oldu.

BASIN DÜNYASI ŞOKTA

Basın dünyamızın önemli isimlerinden Doğan Harman ani bir rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti.

Tüm basın dünyasının başı sağ olsun.

Sayın Doğan Harman'a tanrıdan rahmet, yaslı ailesine sabır ve başsağlığı dilerim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları