Türkiye ile KKTC'nin sorunu şeffaflık

Yayın Tarihi: 11/11/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Türkiye ile kuzey Kıbrıs her zaman bir etkileşim içinde olmuştur.

Etkileşim derken Kıbrıs'ın kuzeyi, yani KKTC her anlamda Türkiye ile paralel bir yol izledi.

Türkiye de değişen yönetimlere göre KKTC'de de yönetimsel anlamda Türkiye'ye yakın bir strateji belirlendi.

Bu durum bugün içinde farklı değildir.

Mesela; Özelleştirmeler.

Türkiye hükümeti önemli oranda bir özelleştirme gerçekleştirdi.

Bu gün KKTC'nin de gündeminde özelleştirme var.

Yöntem her ne kadar kabul edilmese de, bu konuda çalışmalar devam ediyor.

Son günlerin önemli konusu K-Pet. Kıbrıs Türk Petrolleri zararda olmamasına, hatta kâr olmasına rağmen özelleştirilmek isteniyor.

Zararda olmayan bir kurum neden özelleştirilmek istenir?

Ya maddi gelir sağlamak için, yada bu durumdan faydalanmak isteyenlere bir ayrıcalık sunmak için.

İşin bir diğer tarafı da K-Pet'e rakip olan diğer firmalarla ilgili.

Gelen duyumlara göre K-Pet bayilerine diğer firmalardan teklifler var.

Bu noktada eylem yöntemleri daha dikkatli seçilmeli.

Bayiler mağdur edilmeden tepkiler ortaya konmalı.

KKTC, Türkiye etkileşimine dönecek olursak.

Türkiye hükümeti özellikle basın tarafından kendisine gelebilecek eleştirileri sıfırladı.

Bunu yapan gazeteler ve gazeteciler "Terör" örgütü üyesi kapsamında.

11 Eylül sonrasında birçok ülkede yasalar değişti.

Ülke yönetimleri sertleşti.

Yapılan bir araştırmada 2001 yılından buyana 35 bin kişi terörist hükmü giymiş.

Ve bu kapsamda en çok terörist çıkan ülke Türkiye.

Bu sayıda müthiş bir artış var.

Türkiye gerçek anlamda bir terör ve terörist ülkesi mi?

Yoksa hükümete göre karşıt olan herkes terör örgütü üyesi mi?

Bu sorulara şu yorumu da ekleyebiliriz.

Gazeteciler, askeri kanadı rahatsız edecek derecede ordu mensupları, yazarlar, parasız eğitim isteyen öğrenciler, Başbakanı protesto eden eylemci herkes potansiyel suçlu.

Gerekçe ayni terör örgütü kurmak, teröre yataklık ve yardım etmek.

İlginç olan bir başka olaysa "Deniz Feneri" diye bilinen yolsuzluk davası.

Bu konuda kamuoyu hiçbir şekilde tatmin edilmedi.

Almanya da kurulan bu dernek Türkiye ve Pakistan'daki ihtiyaçlı insanlar için yardım paraları topluyordu.

Toplanan paraların yerine ulaşmadığı ve amaç dışı kullanıldığı iddiaları ile ilgili olarak Almanya da açılan dava Türkiye'ye aksetti.

Alman savcıya göre toplanan 41 milyon Euro'nun 18 milyonu Türkiye'ye gönderildi.

Olayla bağlantılı olduğu iddiası ile RTÜK eski başkanı Zahid Akman ve Kanal 7'nin yönetim kurulu başkanı Zekeriya Karaman'ın da içinde bulunduğu 6 kişi tutuklandı.

Bu süreçte davaya bakan savcılar görevden alındı.

Yerlerine başkaları atandı.

CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu konuyla ilgili olarak şok bir iddiayı ortaya attı.

Dava ile ilgili "Köstebek" olduğunu ve bu kişinin Kıbrıs işlerinden sorumlu Başbakan yardımcısı Sayın Beşir Atalay olduğunu iddia etti.

İşin en dikkat çekici tarafı ise dava ile ilgili tutuklu bulunan kişilerin "Tutuklamaların infaza dönüşmesi" gerekçesi ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması.

Ayni durumda olan ve tutukluluk süreleri uzayan emsal davalara ayni işlemin uygulanmaması da oldukça ilginç. Bu konu Türkiye de tartışma konusu.

Bizde bu derece tartışmaya fırsat verecek bir durum yok.

Bizde yasalar, özelleştirmeler, izlenen yöntemler tartışılıyor.

Her iki ülke için itiraz noktası "Şeffaflık".

Her iki ülkede de yönetim anlamında sertleşme ve artan güvenlik önlemleri var.

Bu duruma özellikle Kıbrıs'ın kuzeyi alışkın değil.

Bu fark en küçük eylemde bile kendini hissettiriyor.

Gerçekten Türkiye'deki yönetimlere göre şekillenen bir yönetim yapımız var.

Slogan haline gelen şu cümle de oldukça gerçekçi "Türkiye hapşırsa biz nezle oluruz".

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları