66 yıl sonra

Yayın Tarihi: 01/02/12 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs'ın kuzeyi, son yıllarda üzerinde önemle durulması gereken zamanlar yaşıyor. Durum ciddi.

Sorumlu konumunda olanlar bu noktada iyi ve doğru tespitler yapmalı. Sorunlara karşı görmezlikten gelmek, zamana sığınmak sadece başı kuma gömen bir anlayışı benimsemek demektir. Bu ülkede zaman içerisinde nelerin nasıl değiştiğini iktidarda iken unutmak son derece yanıltıcıdır.

Bu insanlar ne istiyor? Son iki yıl, belki de daha fazla bir süre diliminde eylem ve huzursuzluktan başka bir şey yok. Peki, birileri bunların üzerinde gerçek anlamda düşünerek "Neden" sorusuna yanıt aradı mı?

Hayır. Tam tersi yapıldı. Baskı yolu ile sindirmek ve benim istediğim olacak empozesi bugünkü ortamı yarattı.

Memurundan, işçisine, asgari ücretliden, öğrencisine kadar herkes geleceğe dair beklentilerini umutsuzluğa gömmüş durumda.

İki farklı görüş ve belirgin bir bölünmüşlük var. Tek kurtuluşu Kıbrıs sorununda ki çözümsüzlüğün bitmesi ile görenlerin yanında, özellikle içsel sorunlara dair çözümün Türkiye hükümetinin her türlü isteğini yerine getirmekle sağlanacağına inananlar da var.

Her türlü eylemi ve de özellikle sendikal hareketleri eleştiren, sendika yönetimlerini suçlayan, hedef gösteren ve Kıbrıs Rum kesiminden talimat almakla suçlayanlarda az değil. Öncelikle herkes herkesin görüşüne saygı duyacak. İnsanları ideolojik düşüncelere göre ayırmak kolaydır.

Önemli olan bütün görüşlerin bir çatı altında toplanabilmesidir. Demokrasinin bir yerde anlamı da budur.

Öncelikle şu düşünülmeli ve "Ne istiyorum ?" sorusuna yanıt aranmalı. Bu ülkede yaşayan ve geleceğini bu ülkede şekillendiren herkes doğum yeri neresi olursa olsun bağımsız bir ülkenin vatandaşı olmak istiyor mu, istemiyor mu? Cevabı bulunacak soru budur.

Zaman kişisel çıkar zamanı değildir. Kıbrıs adası, Kıbrıs sorunu anlamında zaman yönünden bir bitişe doğru gidiyor. Sorun adanın her iki tarafında da siyasi iktidar uğruna harcanıyor, kullanılıyor. Adada yaşayan Kıbrıslılar ya bu işi bedeller ödemeyi kabul ederek müşterek çıkarlarla bitirecek, yada adanın yarısını almayı ve mağdur rolünü oynamayı sürdürecek.

Kıbrıslı Türkler 1940 yıllardan bu yana bir mücadele veriyor. Kıbrıs adasında varolma mücadelesi. Birçok örgüt kuruldu.

Kurumlar oluşturuldu. Mesela; KATAK( Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Birliği). Kıbrıs'ta ENOSİS rüyası görenlerin girişimlerine karşı on bir maddelik bir karar metnini 10 Aralık 1946 da onaylıyordu. Ve bu olaydan 66 yıl sonra Kıbrıs'ın kuzeyi.

Son yıllarda art arda yapılan yanlışlar bazı düşünceleri yeniden hareketlendirdi. Bu hareketlenmenin içinde siyasi, ideolojik, korku, beklenti, umutsuzluk, baskı her şeyden bir şeyler var. Tabloyu iyi okuması gerekenler bu gerçeklere çok uzak.

Bu noktada istikrar için hükümete güvenilmeli düşüncesi ne kadar samimidir? Hangi istikrar. En başta da söylediğim gibi son yıllarda eylemden, sıkıntıdan başka bir şey yok. Tam bitti derken yeniden başlıyoruz.

Geçtiğimiz pazartesi günü "Toplumsal Varoluş Hareketi" yeni eylemlere yeniden başladı. Hareket içinde bir çok örgüt var. İlk önce çadır kuruldu, ateş yakıldı.

Bu bağlamda on iki maddelik bir bildirge açıklandı. Bana göre en önemli iki madde; Bildirgede 4. Madde olarak yer alan;

"Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarını yönetebileceği bilgi, beceri ve potansiyeli vardır. Bu gerçekten hareketle Merkez Bankası, Sivil Savunma

Teşkilatı, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının yönetimi Kıbrıslı Türklere devredilmeli, polis ve itfaiye sivil yönetime bağlanmalıdır".

Maddesi ile bildirgede 8. Madde olarak yer alan;

"Yaşamını sürdürmek için ülkemizde çalışmakta olan fakat gayri insani koşullarda çalıştırılanların çalışma koşulları iyileştirilmeli, ILO kurallarının hem kamuda hem de özel sektörde uygulanması sağlanmalıdır. Kimse güvencesiz, sendikasız çalıştırılmamalıdır". Bu da önemli bir başka karar.

Toplumu yanına alabilecek, demokrasi olgusunun sekteye uğratılmayacağı her girişim bu ülkeye demokratiklik anlamında katkı koyacaktır. Diyalog yolu açılmadığı sürece sıkıntılar son bulmayacak.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları