Dindar gençlik 'in', Atatürkçü gençlik 'out'

Yayın Tarihi: 06/02/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

DİNDAR GENÇLİK "İN" ATATÜRKÇÜ GENÇLİK "OUT"

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşanan İman, Din, Külliye, İlahiyat, tartışmaları daha farklı boyutlarla Türkiye'de de yaşanıyor. Türkiye de Atatürk ve Atatürkçülük de tartışma konusu. Bir tabu haline getirilen bu konu ısrarla tartışılıyor. Ve din konusu. Bu konu gittikçe bir devlet politikası haline getiriliyor. Bizde bu işler acemice yapıldığı için "Kaş yapayım derken, göz çıkarılıyor". Dindar olununca, Atatürkçü olunamaz diye bir kaide mi var? Yoktur tabi ki. İşte bunu tartışıyor Türkiye.

Sırasıyla Askeri vesayeti, ilerlediği söylenen ama gerileyen demokrasiyi, tutuklanan gazeteci-yazarları, bir terör örgütü olarak lanse edilen Türk Silahlı Kuvvetlerini, terör örgütü lideri olarak suçlanan Genel Kurmay Başkanını ve sonunda Atatürk'ü de anlamsızca tartıştırıyorlar. Artık 19 Mayıs törenleri statlarda gösterişli şekilde yapılmayacak. Gerekçe; Havaların soğuk olması. Keşke Atatürk beklese ve Samsun'a Ağustos gibi çıksaydı. Her halde o zamanda havalar sıcak olacaktı(!). Fakat bu gün Türkiye olur muydu? İşte bu durum şüpheli. Bu gün Türkiye de hapisteki gazeteci sayısı 105. 2011 yılın da 159 mahkûmiyet kararı çıkmış. Bu bir rekor. Sınır tanımayan gazeteciler örgütüne göre basın özgürlüğü anlamında 179 ülkeden 2011 yılında 148. sıraya gerileyen ülke Türkiye.

Okullarda Milli Güvenlik dersleri kaldırılacak. Doğru olabilir. Peki, din dersleri seçmeli olacak mı? Hayır. Prof. Dr. Mehmet Haberal, gazeteci Nedim Şener, Mustafa Balbay, Emniyetçi Hanefi Avcı, parasız eğitim isteyen öğrenciler örgüt üyesi. Genel Kurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Fenerbahçe spor kulübü Başkanı Aziz Yıldırım örgüt lideri. Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink'in öldürenler. Onlar örgüt üyesi değil. Anlaşılan o ki can sıkıntısından adam öldürmüşler! Deniz feneri davasında denizi iç edenler serbest. Davanın Hâkimleri değişti. Savcı sanık oldu. Marmara Üniversitesinde dekanı eleştiren, öğrenciye bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezası. İlerleyen demokrasi yada siyasallaşan demokrasi.

Ve en son. Atatürk'ün gençliğe hitabesi "Ayet mi?". AK Parti Genel Başkan yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik "Andımız ve Gençliğe Hitabenin" kaldırılması fikrinin fitilini ateşledi. Atatürk için "Kimseyi kanunla sevdiremezsiniz. Cumhuriyeti kuran birisinin kanunla korunuyor olması ne büyük hüsran ne garip bir durum". Sanki Atatürk'ü zorla sevenler var. Varsa da bunların Türkiye'deki rejimi de sevmediklerini bilmeyen mi var?

Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan "Ateist değil, dindar gençler yetiştireceğiz" diyor. Türkiye yönetimi laik, ilim ile bilim ile dünya ile yarışan, ileriyi gören insanlar yetiştirmenin yollarını arayacağına vatandaşının, çoluk çocuğunun nasıl yetiştirileceğinin kararını vermiş. Devlet böyle bir misyon üstlenir mi? Durum git gide demokratikleşmeye değil, tekelleşmeye gidiyor.

KKTC'DE DURUM NE?

KKTC'de durum ortada. Her dönemin adamı sadece halk mı? Hayır. KKTC'deki iktidarlarda Türkiye'deki dönemlere göre renkten renge giriyorlar. Bir dönem, Karaoğlancı, bir dönem Özalcı, bir dönem Demirelci, bir dönem sosyalist, bir dönem demokrat, bir dönem dindar. Dönemine göre. Neden cami sayısı okullara nazaran artıyor? Külliye, İlahiyat Fakültesi, İlahiyat bölümü, bu amaçlara hizmet için dağıtılan vakıf malları. Bu dönemde neden ısrarla bu adımlar atılıyor? Dedik ya her şey dönemine göre.

Ne kadar utanç verici bir durum. Bir halkın imanını, dindarlığını, Allah sevgisini bu kadar ayaklar altına almak. Bunu sorgulatmak. Sanki zorla bir şeyleri tamamlamanın empozesi var. Ortada bir eksiklik varmış gibi. Bu noktada Merhum Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'ın cenaze töreni bile kullanıldı. AKİT gazetesi ve akıl mantık dışı bir haber-yorum. Mustafa Yakutcan diye bir zat. Araştırmacı bir yazarmış. Cenaze töreni ile ilgili müthiş bir yorum yaptı.

"Bizim İnanç sistemimizde cenazenin baş kısmı öne gelecek şekilde kabrine doğru yola çıkılır. Kıbrıs'ta trafik, Türkiye'nin aksine İngiltere'de olduğu gibi sol şeritten akmaktadır. Acaba Kıbrıs'ta cenazelerde son yolculuğuna Hıristiyan adetlerinde olduğu gibi ayakucu önde olacak şekilde mi çıkıyor?". Bunlara bir de şu İngiliz ve Rumlara özenen(!) gençliğimizi de eklerseniz ki bu ülke yöneticisi olmayan birileri bunları düzelteceğini söylüyor tablo çok açık. KKTC'yi yönetenler nerde diye sorarsanız. Eğil de gülle geçsin hesabı.

Aslında bunlara hiç gerek yok. Nasıl mı? Anlatayım. İki örnek vereceğim. Anlayan anlar. Anlamayan kendini kandırmaya devam eder. Örneğin birincisi Türkiye'den. Antalya'da altı yıl önce on iki yaşındaki kızını sözleşme ile satan baba namazında niyazında örnek bir "Müslüman'mış". İbadetlerini eksiksiz yerine getiriyormuş. Ama sözleşme ile on iki yaşındaki kızını satmakta her hangi bir günah durumu görmemiş.

İkinci örnek Kıbrıs'ın kuzeyinden. Lefkoşa'dan. Bir hafta sonu, her ne kadar eski tadı kalmasa da çarşı. Fırıncı İlker abinin yoğun olduğu sabahın erken saatleri. Bilenler bilir. Ayhan var. Lefkoşa'nın sembollerinden. Herkes şakalaşır, muziplik yapar. Fırıncı İlker abi önce ikramını yapıyor Ayhan'a. Sonra şakayla karışık "Be Ayhan ne oruç dutan ne camiye giden ama her işin da yolundadır" der. Ve Ayhan'ın cevabı; "Önemli olan burasıdır" diyerek elini göğsüne vuruyor. Sol tarafa. Kalbinin üstüne. Evet, önemli olan orasıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları