Gözlerinizi kapatın ve yürümeye devam edin

Yayın Tarihi: 17/02/12 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Önceleri bazı gazeteler de haftalık yazılarım yayınlandı. Haziran 2009'dan bu güne kadar da Star Kıbrıs'ta "Objektif" köşesinde sizlerle haftanın üç günü beraberim. Hiçbir siyasi görüşe bir diğerinden daha fazla veya daha az yakınlığım da yok. Bugüne kadar bu yolla hiçbir şey kazanmayı düşünmedim. Bugünden sonrada düşünmem. Tarafsız olmak, tarafsız kalmak, her döneme ayak uyduran değil, her dönemde kendince doğruları seslendiren, halktan alıp gündeme getiren olmak benim tek doğrum.

Dört yıl önce bir vesile ile tanıştığım Karpaz'ın uzak bir köyünden bir dostun sıkıntısını yüklenmiştim. Devlet engelli çocuğu için bir yoklama belgesi göndermişti. "Özürlü yoklama belgesi" ne zarf ne de bir gizlilik objesi olmadan. İlk yazımın konusu bu oldu. Konuyla ilgili daha sonra bir daha yazdım. Sonra bir daha, bir daha derken yıllar geçti. Yazılanlar değişmediği gibi anlayışta değişmedi. Devletin gönderdiği "Özürlü Yoklama Belgesini" insan onuruna yakışacak, rencide etmeyecek şekilde ilgili olanlara gönderilmesini bu güne kadar sağlayamadık. Kimse kusura bakmasın engelliler konusunda Kıbrıs'ın kuzeyi topyekun sınıfta kaldı.

Bu insanların yaşadıkları zorlukları anlayabilir miyiz? Bir an için gözlerinizi kapatın ve yürümeyi deneyin. Yada kulaklarınızı kapatın. İşitmeye çalışın. Veya bir sandalyeyi vücudunuzun bir parçası olarak düşünün. Öyle kabul edin. Bu sandalye üzerinde günlük hayatın koşuşturmasını yapabilmeyi deneyin. Bir evde, bir oda da, bir yatakta, bir kanepe de yıllar, aylar, günler, saatler harcamayı yapabilir misiniz? Bir düşünün. Tabi ki yapamazsınız. Tabi ki yapamayız. Peki, bunlarla yaşamak zorunda olan insanlar.

Ben kendi adıma engelliler için özel okullardan, özel spor salonlarından, özel sinemalardan, parklardan, yaya geçitlerinden umudumu yitirdim. Bunların yapılmasını birileri her gün söylememeli. Bu konuda bir devlet politikası üretilmeli. Devlet yasalarla korunan, sosyal devlet anlayışı ile vatandaşları arasında ayırım yapmadan hizmet sunmakla mükelleftir.

Engelli annesi bir insan şöyle diyor;

"Ben devletin çocuğumu sadece özel günlerde reklam olsun diye hatırlamasını istemiyorum. Okulların yerini bilmiyorlar. Hediye getiriyorlar. Hepsi sırf hediye olsun diye getirilmiş. Biz bunları eve getirmeden çöpe atıyoruz. İstediğimiz sadaka ve kullanılmak değil. İnsanca muamele".

Engelli vatandaşına gönderdiği belgeyi vicdanı, özel hayatı, gizlilik ilkesini hiçe sayarak bir zarfa dahi koyamayan bir devletten daha fazla ne beklenir ki.

SAĞLIKTA SAĞLIKSIZ KARAR

Sağlık bakanlığı devlet hastanelerinde yeni bir uygulamaya geçiyor. "Fon yasası". Resmi gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Artık devlet hastanelerinde her hizmet ücretli olacak. İlk açıklama Bakan Sayın Kâşif'ten geldi. Sayın Bakan'ın şu sözleri oldukça ilginç;

"Hastanenin yıllardır bir kalkınma fonu vardır. Hastanelerdeki eksiklerin tamamlanması ve dört dörtlük hizmet verebilmesi için hastaların da katkı da bulunması gerekir. Ancak hastanın parası yoksa veya üç beş TL neyse bu katkıyı vermeyi reddederse hizmet almayacak diye bir şey yoktur. Bu dayatma bir uygulama değildir. Kimseyi de para vermeye zorlayacak değiliz. Evet, zorlama olmayacak. Ancak vatandaş bu katkıyı yapmam derse bende bundan sonra sıra alamadım, ilaç yok, şudur, budur gibi şikâyetler duymak istemiyorum".

Evet, Sayın Bakan şikâyet duymak istemiyor. Bir başka deyişle hastanede sıra numarası, ilaç almak için "Bağış" yapmak lazım. Zorlama yok. Para yoksa şikâyette yok.

Bu ülkede her şey parası olan için. Eğitim, sağlık zaten özele teslim. Gidebilen güneye gidiyor.

Hastanede film çektiren bir vatandaş. Önce parasını ödemek için vezneye yönlendiriliyor. Param yok diyor. O zaman filmi veremeyiz cevabını alıyor. Yani zorlama yok. Ama filmde yok. Film gibi yani.

Nerde adalet? Nerde sosyal devlet? Nerde yasa, Anayasa? Nerde bu devlet?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları