İktidarlarda özelleşecek

"Yeni hava yolu şirketi on gün içinde kuruluyor".

"KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, Türk hava yolları ile 10 özel şirket KKTC'de kurulacak yeni havayolu şirketi için 9 maddelik mutabakat metni imzaladı. Bakan Saner; Bu KKTC için çok ciddi bir dönüm noktası. Çünkü bizlerin şu anda sahip olduğu avantaja dünyadaki veya Avrupa'daki birçok ülke sahip değildir."

"Yeni şirketin kurulması sadece temenni".

"Yeni hava yolu şirketi Allaha kaldı".

Yeni havayolu şirketi kurulacaktı. Şubat'tı, Mart'tı derken uzunca bir zaman geçti. Ses yok. Hatta artık temennide yok. KTHY'ndan geriye kalan devlete istihdam olmak için torpili yetmeyenler ve ödenen bilet paralarına hala daha almayan vatandaşlar kaldı. İstihdam bekleyen eski KTHY çalışanları artık son nokta da. Özelleştirme yasası onları umutlandırırken, başka birçok kesimi de düşündürüyor. Konuyla ilgili beklenen bir süreç var. Bunun içinse az bir zaman kaldı.

"Özelleştirme yasası ay sonu".

"Ne olursa olsun bu yasa geçecek".

Bakan Saner; "Hedefimiz eski KTHY personelini devlette istihdam etmektir. Bütün amacımız istihdamları gerçekleştirmektir".

KTHY eski yönetim kurulu başkanı Fikret Çavuşoğlu istihdam için müracaat eden eski KTHY çalışanlarına; "Başbakan Küçük, anlayış gösterdi ve şirket kapatıldığı zaman bize tüm KTHY çalışanlarının devlete alınacağı ve ayrıca yıllarının sayılacağı yönünde söz verdi. Bunun gereğini de yerine getiriyor".

Yani özelleştirme yasası sanki KTHY çalışanlarını istihdam etmek için çıkarılıyor. Böyle bir yaklaşım sergilenerek bu mazeretin arkasına sığınılıyor. Zaten bu yasa olmadan da istenilen isimler istihdam edilmedi mi? Üstelik Hava-Sen ile yapılan anlaşmaya sadık kalınmadan. Sendika tarafından verilen listeye uygun olarak istihdamları yapmayarak. Hükümet, her kurum, her sendika ile uygulamayacağı anlaşmalar yapıyor. Bundan da hep karlı çıkıyor. Önce, Hava-Sen. Sonra, El-Sen. Öncelik hükümetçe kazanım. Yöntem istihdam.

İddiam şudur ki; İktidar için her yolu denemek, kuzey Kıbrıs insanının öz kuruluşlarını, kurumlarını sanki yönetme becerisinden yoksunmuş gibi yabancı sermayeye vermek, bu halkın milli ve dini duygularını sanki bir geçmişi, sanki yıllarca süren onurlu bir mücadelesi yokmuş gibi sorgulatmak başka başka merkezlerde, gazetelerde alay konusu haline getirmek sadece kendi halkından uzaklaşmaktır.

Karşınızda siz yönetemiyorsanız ben yöneteceğim diyen bir anlayış var. Manevi ve milli yönleriniz eksik diyerek eğitim sisteminizi, Laiklik anlayışından, Atatürkçülük yolundan daha çok Dini eğitimin ağırlığına doğru bir yönlendirme var. Önce kurum yönetimlerinden başlanır. Sonra gelecek nesillerinizin nasıl yetiştirileceğinden. Ve en sonunda da sıra ülke yönetimleri ve yönetenlere gelir. Bu ülkede her şey değişirken, geriye doğru giderken, ülkeyi yönetenlerin ayni kalacağını kimse düşünmesin. İşin sonunda onlar da değiştirilecek. Onlara da siz yapamıyorsunuz ben yapacağım denecek. Onlarda özelleşecek.