İmaj herşeydir

İmaj önemlidir. Göründüğün gibi olmak veya olduğun gibi görünmek. Neyin ne olduğu, nasıl göründüğü, ne anlamlar içerdiği, herkesin bakış açısına göre farklılıklar gösterebilir. Herkesin farklı bir düşüncesi, olaylara yaklaşım biçimi var. Önemli olan çoğunluğun bakış açısıyla doğruyu bulmak. Şeffaflık, tüm art düşünceleri geçersiz kılan tek gerçektir. Demokrasi diyorsanız, böyle olmalıdır. İçinde bulunduğumuz süreçte Kıbrıs'ın kuzeyi önemli zamanlar yaşıyor. Bu noktada sunum çok önemlidir. Nedir bu coğrafyada yaşayan insanlara sunulan? Şüpheyle, belirsizlikle yaşama mecburiyeti.

Son yılların en yoğun, en sorunlu, en güvensiz ve de her daim seslendirdiğim gibi en yalnız dönemini yaşıyoruz. Bir yandan Kıbrıs sorununa çözüm için sürdürülen fakat ağır bir umutsuzluğun yerleştirildiği süreç, bir yanda içte yaşanan toplumu kışkırtıcı gelişmeler. İki durumda da toplum genelinin onayı aranmadan kararlar alınıyor.

Kapalı Maraş'ın açılması ile ilgili bir haber atıldı ortaya. Sayın Cumhurbaşkanı "Böyle bir şey söz konusu değil. Devletimizin tasarrufu" dedi. Sayın Egemen Bağış "Başbakanımız bilir. Benim bilgim yok" düşüncesini seslendirdi. Ki buda ayrı bir konu, Türkiye'nin atacağı her adımın ağırlığı Sayın Erdoğan'ın omuzlarında. Amaç; Sayın Erdoğan'ın her noktada vurgusunu yapmak. KKTC Dışişleri Bakanı Sayın Özgürgün konuyla bağlantılı olarak, 1 Temmuzdan sonra "Radikal yaklaşımlar sergileyeceğiz" diyor. Hangi yaklaşım gerçekçi? Maraş Türk tarafı açısından bir "B" planının parçası mı? Yoksa "Kıbrıs, Türkiye'ye bağlanabilir" tarzından karşı tarafı karıştırmak için bir manevra mı? Aslında hiç biri. Mümkün olsa da bu bölge açılsa. Ekonomi ve çözüm süreci bir ivme kazansa. Kıbrıs adasında olağanüstü bir durum yaşansa. Bir şeylerin değişebileceğine olan bir inanç belirse. Bu beklentim tabi ki sırf Türk tarafından değildir. Ama süreci hareketlendirecek argümanların varlığı da şarttır. Güneyin bu konudaki rahatlığını, kuzeyde yaşayan bizlerinse izole olmuş yaşamını düşünürsek daha istekli olması gereken taraf biziz. Maraş konusuna dönersek, bana göre bu tür haberler sadece gündemi saptırmak için.

İçte de gergin günler yaşıyoruz. Aylardır tartışılan, özelleştirme yasası Meclisten geçti. Hükümet atmak istediği adımlarda cesaretli yaklaşımlar sergiliyor. Nasıl cesaretli? Çünkü toplumun genelinin, hatta çoğunluğunun karşı çıktığı kararları uygulamakta direterek eleştiri ve tepkilere kayıtsız kaldığı için cesaretli. Mecliste oy birliğini değil, oy çokluğunu içine sindirebildiği için cesaretli. Peki, güvence nedir? Güvencenin tek adresi Ankara.

Özelleştirme karşıtı değilim. Bu düşüncemi defalarca dile getirdim. Ama bu ülkede olmaz. Yani olurda sonuçları istenildiği gibi olmaz. İş imkanlarının kısıtlı olduğu, uluslar arası hukukun işlemediği, tüm ilişkilerin siyasi renge göre belirlendiği ve ahbap- çavuş düzeyinde olduğu, her türlü rekabetten uzak bu ülkede tekelleşmenin denetimini kimse yapamaz.

Ve bu nokta çok aldatıcı; Özelleştirme yasası geçer geçmez, KTHY eski çalışanlarının bir kısmının istihdam edilmesi. Sayım dönemi çalışan insanların ödenekleri için bir anda kaynak bulunması. Hani Sosyal Sigortalar yasasında yapılan değişikliklerden sonra 13 Maaşların ödenmesi duruma vardı ya, işte o şekil. Yani aynen "Şilinler önde, İngilizler arkada" durumu. Ve 1 Temmuz'dan sonra geri dönecek olan "Hayat pahalılığı ödeneği". Bu adımda bir anda her şeyi unutturacak. Buda Kıbrıs Türkünün imajı.