"Bu akşam Lefkoşa ışıl ışıl"

Yeryüzünün en önemli, en büyük spor kulübü hangisidir? Böyle bir soruya verilecek cevap için akla gelen ilk spor kulübü şüphesiz Real Madrid'tir. Kulüp spor alanında bir marka oldu. Özellikle futbolda. Her yıl müthiş bir bütçeyle, müthiş rakamlara ulaşan transfer bedelleriyle, adından en çok söz edilen İspanyol kulübü. Bu dev kulübün futbol takımı bu topraklardaydı.

Uzakta değil, çok yakında. Güneyde. Lefkoşa'nın güneyinde. GSP stadyumunda. Rum takımı Apoel ile Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında karşı karşıya geldiler. Uluslar arası bir turnuvanın hem vitrin, hem de maddi anlamda kazanımı olan bir organizasyonunun bir parçası. Maçı televizyondan izledim. Elbette o atmosfer içerisinde yer alıp, bu dünya devini canlı canlı izlemek isterdim. Ama Kıbrıs adasının ayrılıkçı, ayırımcı ve de güvensiz ortamı buna müsaade etmedi. Bizim futbol takımlarımızı düşündüm. Verilen mücadelenin nasıl bir anlam taşıdığını sorguladım. Bu düşüncem tabi ki ilk değil. Ve elbette son olmayacak. Bu tür olaylara her tanık olduğumda ayni hüznü yaşıyorum. Nesiller, ömürler tükendi bu coğrafyada hep ayni kaderi ve kederi yaşayarak. Hep dünyada olup bitenlere uzaktan bakarak.

Sadece dünyayı beklemek veya hayıflanmak yeterli mi? Değildir elbette. Biz her alanda üstümüze düşeni yaptık mı, yada yapıyor muyuz? Kesinlikle hayır. Sadece "Adı iktidarları" kurmak dururken, paylaşmak yerine talan etmek varken, dünyaya yetişmenin ne gereği var.

Yine, 1 Temmuz sonrasında Kıbrıs'ın kuzeyi içi biçilmek istenen role değinmeden geçemeyeceğim. Bu yapı, bu anlayış, bu adaletsiz düzen eşliğinde hiçbir yere varılmaz. Kimse bu gidişatın kırk yıl da süreceğini düşünmesin. Mutlaka halinden memnun olanlar vardır. Fakat halinden memnun olmayanlar çoğunluktadır.

Bu noktada bizi dünyadan izole ederek, en basiti spor yapma hakkımızı siyasetle engelleyenlere İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ilk iki maddesini hatırlatalım. Tam 64 yıl önce.

Tarih 10 Aralık 1948 karar no 217 A(III).

1. Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

2.Herkes, ırk, renk, cinsiyet, din, dil, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayırım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslar arası statü bakımından hiçbir ayırım gözetilmeyecektir.

Bütün haklar, kanunlar, nizamlar sadece uygulandığı sürece vardır. Uygulanmadıkları zamanlarda hiçbir anlam ifade etmezler. Ve herkes her şeyin işine yarayan kısmı ile ilgilenir. Şimdi Real Madrid futbol takımının kuzey Kıbrıs'a gelip Çetinkaya ile futbol maçı yaptığını düşünebilir misiniz? Çetinkaya'nın KKTC liginde şampiyon olsa da şampiyonlar ligine gitmesi ne kadar uzaksa, Real Madrid'in kuzey Kıbrıs'ta maç yapması da o kadar uzak. Ki Türkiye futbol takımları burada değil maç, tatil bile yapmazken.

Her şey bir yana geçtiğimiz Salı günü oynan Apoel- Real Madrid maçından benim aklımda kalan en anlamlı dipnot, maçı anlatan yorumcunun seslendirdiği şu cümle oldu "Bu akşam Lefkoşa ışıl ışıl".