Hayalet

Yayın Tarihi: 29/06/12 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

ANNAN Planı Kıbrıs adası için bir fırsattı. Bir milattı. Kim ne derse desin, bu plan ve plana bağlı olarak yapılan referandum sırf Kıbrıslı Türk ve Rumlar tarafından düşünülmedi. Bunda garantör ülkeler, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğinin de katkısı oldu. O garantör ülkeler ki ada üzerindeki hakları korunacaktı. O Birleşmiş Milletler ki Kıbrıs'la en ilgili uluslar arası kuruluştur. Ve o Avrupa Birliği ki Kıbrıslı Türkleri ödüllendirmeyi vaat etmiştir. Ama tek yapılan arkamızın sıvazlanması.

Saydığım üçüncü ülkeler için, bizim kadar aciliyeti yok. Neyin aciliyeti yok? Hukuk düzeninin. Uluslar arası hukukun parçası olmanın. Bu ülkenin en önemli sorunu, şeffaflığın olmaması, tamamen güçlünün, iktidarların, erk sahiplerinin dilediklerini yapmaları ve asla hesap vermemeleri, sorgulanmamaları.

Bu durum Kıbrıs'ın kuzeyinde düzensiz ve güvensiz bir yaşam ortamı yaratıyor. Kıbrıslı Türklerin AB organizasyonu içinde yer alma isteklerinin merkezinde bu beklenti vardır. AB bu beklentileri yeşertecek sözleri de bu halka vermiş fakat yerine getirmemiştir. Kıbrıs adası dünyanın en önemli sorunlarını barındıran bir coğrafya olmasına rağmen AB içine bir bütün olarak kabul edilmiştir. Ayni AB, ayni toprağı paylaşan iki toplumdan birine kucak açarken, diğerine sırtını dönmüş ve bunu da halen devam ettirmektedir.

KKTC den işadamları, örgütler, federasyonlar ve üniversite temsilcilerinden oluşmuş bir gurup AB'nin başkenti Brüksel de bir eylem düzenledi. Şahsen sonuna kadar destekliyorum. Hatta geç bile kalındı. Bu eylem ve gösteriler, keşke burnumuzun dinindeki ambargoya, keşke sadece güneyin dönem başkanlığı için değil, yıllar önce fırsat varken bir bütün olarak AB'ye girişi sürecinde yapılsaydı, ses verilseydi, dikkat çekilseydi. Ve vurgu yapıldığı gibi Kıbrıslı Türklerin "Hayalet" olmadığı her daim anlatılsaydı. Bu asla AB karşıtlığı veya düşmanlığı değildir. Bu halkın bir 38 sene daha dünyadan ayrı tutulması tamamen yok oluş anlamına gelir. AB, bu adayla ilgilisini sınırlandıramaz.

Peki, ya biz; O hiçbir zaman becerilemeyen, önem verilmeyen lobicilik faaliyetleri, keşke Kıbrıs'ın kuzeyinde "İktidarı nasıl daim kılarız" düşüncesi kadar düşünülüp, faal olunsaydı. "Ağlamayan çocuğa meme yok" derler ya, gerekirse ağlasaydık. Her şeyi hep başkalarına bırakarak bu hallere geldik.

İnsanımızın hayalet olmadığını, haksızlığa uğradığını, görmezden gelindiğini AB semalarında haykırırken bir de kendi içimizde yapılanlara bakılsa. AB'den yapmasını beklediklerimizi bizim seçtiklerimiz bizim için yaptılar mı? Hayır. Düşününüz en basit olay; Yabancı bir ülkede eylem yapılıyor, ne bir polis tepkisi, ne de şiddeti. Ya KKTC'de. En küçük eyleme, gösteriye bile tahhammül yok. Polis şiddeti, joblar, kalkanlar sıradanlaştı.

Evet, bizi görmezden geliyorlar. Sözler verip, yerine getirmiyorlar. Ama bunları kendimize yakıştırmazken daha beterlerini bizi yönetenler yine bize yapıyor. Lefkoşa Türk Belediyesi kan ağlıyor, sorumlu konumunda olanların tek yaptığı mahkemeyi siyaset alet etmek. Ne diyor mahkeme? Ey çalışanlar siz aç kalabilirsiniz. Ama grev yapamazsınız. Lefkoşalıyı mağdur edemezsiniz. Varsın siz mağdur olun. Ey mahkeme, ey adalet, ey hukuk çalışanların mağduriyetini de gidersene. Elektrik kurumu özerkleştirilecek deniyor. Karar alınıyor. İlan ediliyor. Sonra ben vazgeçtim deniyor.

Sözler verilip tutulmuyor, tepki gösteriyoruz dikkate alınmıyor. Biz bu uygulamayı istemiyoruz diyoruz. Karşılığı "Size mi soracağız?" oluyor. Bizi yönetenler bize "Size mi soracağız derse, AB de şimdi size mi soracağız demez mi?".

Önce kendi kendimizi iyi dinleyip, iyi anlayıp ortak adımlar atarak ortak noktalarda buluşmayı öğrenelim.

Bu noktada "Kıbrıs Pasaportlu" seyahati rezillik olarak görsemde Brüksel de yapılan eylemi, hiçbir önyargı olmadan desteklediğimin bir kez daha altını çizeyim. Taraf hiç önemli değil, herkes ortak seste ortak olmalı.

Ama lütfen bu olayı da iç politika malzemesi yapmayın. Bir kahramanlık, bir hamaset, bir nutuk, bir gösterişe çevirmeyin. Bırakın gittiği yerde, anlaşıldığı gibi kalsın.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları