Herkes işini yapsın

Yayın Tarihi: 06/08/12 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bu ülkenin sorunlarının özünde şu vardır;

Kimse sadece kendi işini yapmaya çalışmıyor.

Ortada adeta sırıtırcasına duran bir de gerçek var.

Herkes kendine vazife olmayan her şeyi yapıyor.

Ya da yapmaya çalışıyor veya yaptığını zannediyor.

Böyle olunca da bütün işler yarım kalıyor.

Hiçbir şey layıkıyla ortaya çıkamıyor.

Memlekette ilim yuvaları var.

KKTC'de sektör olmuş.

Eğitim veriyorlar.

Fakat verdikleri eğitimden çok ülkeye kazandırdıkları öğrenci sayısıyla ve buna bağlı olarak da ekonomiye kazandırdıkları paralarla anılıyorlar.

Sektör büyüyor ya önüne gelen memlekette.

Siz işinizi iyi yapmaz, iyi olmak için başka başka düşüncelere girerseniz yarattığınız boşluğu başkaları doldurur.

Bir ara dedikodusu yapılmıştı.

Parayı veren diplomayı alır diye.

Cevap hazırdı.

"KKTC'deki eğitimi kıskanıp baltalıyorlar".

Sonra büyüdüler.

Onlar büyüdükçe, devlet küçüldü.

Devlet küçüldükçe ellerine düştü.

Onlar için yasalar değişti.

Her türlü vergiden muaf sayıldılar.

Kütüphaneler açtılar.

KKTC'nin en büyük kütüphanesini biz açacağız diye harıl harıl çalıştılar.

Salonlar, müzeler, koleksiyonlar, gösteriler yaptılar.

Bankalar kurdular.

Birçok işe girdiler.

Her dönemde "Örnek" gösterildiler.

Yetmezdi.

Yetmedi de.

Hastane açtılar.

Müthiş bir eser yarattılar.

Sağlıkta devletin yapamadığını yapıp, başarılı bir sistem kurdular.

Dönem değişiyordu ve değişimin zamanı gelmişti.

O güne kadar düşünmedikleri akıllara düştü.

Modaya uymak ve yine en iyi olmak zamanıydı artık.

Kıbrıs'ın en büyük camisini yapacağız dediler.

Birileri hemen bizde cami yapacağız diye ortaya çıktı.

İlim yuvası olmak kolay değil.

Sonra ortada ihtiyaçlı büyük bir kitle de varmış.

Yapın gardaş yapın.

Yapın da amaç anlamında böyle sırıtmasın.

Şunu da hemen belirteyim ibadet için cami yapılmasına karşı değilim.

Benim karşıtlığım amaç için cami yapılması.

Sonra size mi kaldı cami yapmak?

Sizin göreviniz mi?

Altından ne çıkacak?

Nasıl ki din eğitiminin doğru insanlar tarafından verilmesini savunuyoruz.

İbadet haneyi de üzerine düşenler yapsın.

Ayrıca şu örneği de yeri gelmişken vermek isterim;

Türkiye de, Kahraman Maraş'ta hayırseverin biri bir cami yaptırmış.

Cami, yaptıranın borcu yüzünden haciz edilmiş.

Yani bu işe girerken ödenmemiş borcunuz varsa önce onları ödeyin.

Mesela; Elektrik veya su borcu gibi.

Sevabı daha fazladır.

Yaptığınız işin hakkını verin.

Burs sınavı yaptıysanız bursları iç etmeyin.

Bu ülkenin eğitim bakanı var.

Hani şimdi yeni makam arabasıyla anılan.

Sanki makamdan sonra eve götürüp garaja koyacaklar Mercedes'leri.

Hani şu son modellerden.

Hani kemer sıkma, fedakârlık yapma, bütçe açıkları falan olan kendi ayakları üzerinde duramayan memleketin bakanına alınan.

Okulların açılmasına az bir zaman kaldı.

Nedir okulların durumu?

Tamirat var mı? Başladı mı? Zamanın da bitecek mi?

Yoksa okullar açılıp da ilk dönemin sonuna gelince mi eksiklikler akıllara düşecek?

Haspolat Sanat okulunda duvarlar çöküyormuş.

Çatlakların üzerinden sadece basit bir yama yapılıyormuş.

Yani bir Mercedes'lik para bile harcanmıyormuş okula.

Önce makamınızın gereklerini yerine getirin.

Çağdaş, gerçekçi, ileriyi inşa eden, başarı çıtasını her dönem yükselten bir eğitim sistemi kurun.

Sonrası kendiliğinden gelir.

Bir değil on Mercedes size helal edilir.

Ve dönüyoruz en başa.

Herkes önce kendi işinin, sorumluluğunun hakkını ve hesabını versin.

Gerisi teferruat.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları