Kabul edelim, beceremedik!

Yayın Tarihi: 13/08/12 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

4 Ağustos Cumartesi.

Sabah saat 10.20.

Yer Girne-Ciklos mevki.

Girne'ye girerken yeni yapılan çembere gelmeden hız tespit kamerası.

Önde güney Kıbrıs plakalı bir araç, geride kiralık yani kırmızı plakalı bir başka araç.

Daha yavaş ve dikkatli yapılmaya başlayan bir yolculuk.

Malum hız konusunda uyarı levhası var.

Bu levhaları bu kameraları devlet boşuna koymamıştır herhalde.

Aniden bir ses.

Hızla geçen bir araç.

Ne levha, ne kamera sadece siyah bir Mercedes.

İçinde kim vardı bilemem. Tek gördüğüm plaka 007.

Benim gördüğüm gibi görmüştür kamerada.

Sonuç ne olur bilemem. Ceza önce yazılır, sonra silinir muhtemelen.

Geçen hafta olay oldu.

Bir Bakan, KKTC Dışişleri Bakanı.

Polis müdürlüğüne yazılmış bir yazı.

Talep edilen "Trafik cezaları silinsin".

11 ceza iptal edilmiş.

Herhalde ülke için çok önemli uluslar arası toplantılar vardı ki bu acele ondandı.

Kurallara genelde uyarım. İşin cezai boyutu yanında, örnek olma sorumluluğunu da taşımaya çalışırım.

Fakat şimdi ister istemez düşünüyorum; Kural koyucu, kurallara bizzat kendisi uymazsa ne anlamı var?

Yaptırım herkes içindir. Vardır veya yoktur.

Devlet de herkes içindir.

Gelinen noktada devlet sadece vatandaşından hesap soruyorsa, o devlet vatandaşının değil sadece devlet imkânlarını kullananlarındır.

Bu şekilde gündeme gelen olayların sonuçlarının ne olması gerektiğini, daha önceleri başka ülkelerden örnekler vererek anlatmıştım.

Demokrasi, devlet ciddiyeti, yöneticilik sorumluluğu ve olgunluk belirtileri bu coğrafyada çoktan kayboldu.

Aslında kapağı Meclise atmak yeterli.

Bir de işin ustalığını öğrenip vazgeçilmez olursanız sadece parmak kaldırmak hem sizin hem de tüm ailenizin geleceğini kurtarır.

Hele de Bakansanız, açılamayacak kapı yok.

Düşünsenize; Trafik cezası yok, elektrik, telefon, su faturası ödemek yok.

İstediğiniz araç, makam aracınız olarak hizmetinizde.

Benzin parası yok.

Çocuğunuz okuluna, eşiniz kuaförüne devletin koruması altında gidip- gelecek.

Kapıda korumalar, polis gücü, güvenlik amirleri yine hem size hem ailenize.

Gümrüksüz araç sahibi olabilirsiniz.

İstediğiniz kumarhaneye, otele, gazinoya gidebilirsiniz.

Üstelik memleketinizde yangınlar varken, ağaçlarınız yanarken.

Türkiye de tuttuğunuz takımın maçlarında onur konuğu olabilirsiniz.

Üstüne üstük ülkenizde seller yaşanırken.

Tek derdiniz bir sonraki seçim. Oh ne ala!

Birliği yeniden sağlama, ülkeye hizmet etme, bedel ödeme, şükran, Anavatan-Yavru vatan gibi kelimeler de kullanacaksınız.

Muhalefet vekili iseniz fırsatları kaçırmayacaksınız.

Her daim iktidarı suçlayacaksınız.

İktidar oldunuz mu, iş değişecek hemencecik "Unutacaksınız".

Evet, bu gerçek anlamda bir başarı hikâyesidir.

Toplum olarak yıllarca başka milletlerin idaresinde kaldık.

Kendimizin olan bir devlet çatısında yaşamayı hayal ettik.

Şu veya bu şekilde bir devlet kurduk.

Şimdi yaşananlara bakınca bu devlet bizi aştı.

Kabul edelim beceremedik.

Yazının sonunda bir daha değinmeden geçemeyeceğim.

Haspolat meslek lisesi.

Şu an için;

15'i mezun olmuş 25 öğrenci.

5 yeni kayıt. Gelecekler mi bilinmiyor.

20 öğretmen.

1 müdür.

1 müdür muavini.

3 hizmet görevlisi.

Öğretmenlerin bir kısmı kültür öğretmeni.

Bir kısım öğretmen ise meslek öğretmeni.

Bina kötü durumda. Tamirat için 360 metre küp beton dökülmüş. Bedeli 150 bin TL.

Temmuz ayında bir miktar daha yatırım yapılmış. Boya, badana, çatlaklar kapanmış.

Bilirkişiler getirilmiş, rapor verilmiş.

Sonuç; Binanın kullanılması tehlikeli.

Peki, daha ne olsun. Daha ne bekleniyor.

Yeni eğitim dönemi başlamadan bu okuldaki herkes başka okullara yerleştirilmeli.

Son Olarak;

Bir yazarın izin istemesi gereken merci okurlarıdır. Bu köşeden her şeyimi, tüm duygu, düşünce ve görüşlerimi paylaştığım, dertleştiğim tüm okurlarımdan iki hafta "İZİN" istiyorum. Dönüşte kaldığımız yerden devam.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları