Öncelikle halk 'geliyoruz' demeli

Yayın Tarihi: 03/09/12 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Cumartesi sabahı Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, Parti Genel Sekreteri Bengü Şonya ve Lefkoşa Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu benimde yer aldığım bir gurup gazeteci ile kahvaltı toplantısında bir araya geldi.

Demokrat Partililer uzunca bir zaman köy köy, şehir şehir dolaşmışlar. Halk kürsüsü oluşturup sorunlarını bizzat halktan dinlemişler.

Bu toplantılar sonucunda ortaya bir hedef ve bunu anlatan bir kitapçık çıkarmışlar.

Aslında daha öncede benzer çalışmalarla sorunları ve çözüm önerilerini anlattıkları "Bir Taykacık" ve "Son Şans" kitapçıklarını da üretmişlerdi.

Toplantıdan sonra eve geldim.

Konuşulanları, sorulan soruları ve genel olarak anlattıkları sorun ve önerileri düşündüm.

Hiç biri, hiçte yabancı değildi.

Bilinen söylenen, herkesin hep şikâyet ettiği, anlattığı konulardı.

Bunları düşünürken ağaçlarıma baktım.

İki güne bir suladığım ağaçlara ve topraklarına.

Toprak kup kuru.

Sanki yıllardır sulanmıyor.

Bu bölgenin toprağı böyleymiş.

Elbette ağaçlar zor durumda.

Anladım ki işin en önemli kısmı toprakmış.

Yani toprağı sadece sulamak tek başına yeşertmeye yetmiyor.

Toprağında bunu istemesi gerek.

Anlatmak istediğim şu;

Bu halk yeşermek istiyor mu?

"Geliyoruz" isimli kitapçıkta yer alan dikkat çekici başlıklar;

"Siyasi istihdam tarihe karışıyor".

"Sivilleşmenin önü açılıyor".

"Ülkeye giriş-çıkış denetim altına alınıyor".

"Sistem tartışmaya açılıyor".

"Seçim ve Halk oylaması yasası değişiyor".

"Siyasi partiler yasası değişiyor".

"Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklere seçme ve seçime hakkı veriliyor".

"Özelleştirmeler elden geçiriliyor".

"Özel sektör çalışanları korunuyor".

"Nereden buldun yasası geliyor".

"İhaleler yerelleşiyor".

"Doktor ve hastane seçme hakkı geliyor".

"Seçmeli din eğitimi geliyor( Alevilik seçmeli ders olarak müfredatta)"

Gerçekten iddialı vaatler.

Hepsi hep söylenen fakat sadece seçim bildirgelerinde kalmaktan kurtulamayan güzel sözler.

Neden böyle düşünüyorum?

Çünkü bunlar hep söylenen fakat yapılmayanlardır.

Ve halk bunlara rağmen siyasi partilere hep bir şans daha vermiş.

Siyasi partilerle ilgili yasalar değişebilir.

Partizanlık ve popülizme yapılacak düzenlemelerle önlemler alınabilir.

Peki, halk bunu istiyor mu?

Bu konuların esası arz ve taleptir.

Öncelikle halk "Geliyoruz" demeli.

Gücünü göstermeli.

Ağaç için nasıl ki işin özü topraktır, bu ülkede bu saatten sonra değişimin özü de halktır.

Demokrat Partinin bunca olumsuzluğa rağmen her defasında yeniden başlaması, üretmesi, örgütleşmesi ve bir seçim öncesini andıran heyecanı gerçek anlamda takdire değer.

Cumartesi gününün gecesinde Demokrat Partinin 20. Kuruluş yıl dönümü Atatürk Meydanındaki mitingle kutlandı.

20. yılı Demokrat Parti ve Kıbrıs Türk siyasi yaşamına hayırlı olsun.

Bir okur mesajı;

Selamlar Erçin Bey,

Ben özel bir şirkette çalışmaktayım. Şirket telefonlarımız yaklaşık 2,5 aydır çalışmıyor.

Birçok kez arıza kaydını bildirmemize ve telefonla yaptığımız görüşmelere rağmen hiçbir sonuç alamadık. Düşünün bir iş yerinin

2,5 aydır telefonları çalışmıyor. Ne biz birileri ile görüşebiliyoruz ne de başkaları bize ulaşabiliyor.

Köşenizde telefon dairesi çalışanlarının nelerine güvenerek özelleştirmeye karşı çıktıklarını sorabilir misiniz?

Verdikleri hizmet diyesim geliyor oda ortada.

teşekkürler.

Zübeyde Gencer

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları