Anavatanın arzusu ve CTP'nin muhalefeti

Yayın Tarihi: 07/09/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Kıbrıs Türk siyasetinin geldiği nokta ortada.

Ülkede siyasi anlamda bir boşluk var.

Bu durumun yarattığı yüzlerce sorunda gün ve gün artarak büyüyor.

En fazla artış gösteren olumsuzluk ise alışkın olmadığımız suç olayları.

Memleketteki siyasi ve denetim anlamındaki boşluktan faydalanmaya çalışanlar kendi adaletlerini kendileri yararatmaya başladılar.

İktidar partisinin kendi içinde düştüğü durum, iktidar kavgası ülkenin sorunlarından uzak bir hükümet yarattı.

Kurultay kavgası devletin tüm kademelerine sıçradı.

Ulusal Birlik Partisinin bu kadar gündem olması, konuşulması en başta UBP'liler tarafından yaratılan ortamın yansımasıdır.

Bu iş bu kadar tantana çıkarılmadan sonlandırılmalıydı.

UBP gibi büyük bir siyasi parti bunu başarabilmeliydi.

Fakat olmadı. Olmuyor.

Bu süreç sona erene kadar bakalım daha neler yaşanacak.

Şimdi kurultaya yönelik öncelikli gündem Güzelyurt ilçe seçimi.

Bir genel seçim veya belediye seçimi olsaydı anlardım da bu derece kırmaya, kırılmaya ne gerek var bunu anlamış değilim.

Karşılıklı suçlamalar, sızlanmalar, yarıştan çok bir güç gösterisi yaşanıyor.

Hatta seçim sırasında arbede ve olay çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Bölgeden gelen haberler bu yönde.

Bu süreç ülkeye ve sancılı demokrasimize bir o kadar daha yük bindirdi.

Bu yük uzun süre hafifleyemeyecek ve kolay kolay omuzlanamayacak gibi.

Güzelyurt'tan söz açmışken şuan ki İlçe Başkanı ve yeniden aday olan Sayın Ahmet Çaluda Star Kıbrıs'a önemli ve ilginç açıklamalar yaptı.

Önemli ve ilginç açıklamalardan akılda kalan en önemli özet şu; "Başbakan İrsen Küçük'ü destekleyeceğimi baştan beri söyledim. Bu hem Anavatanın hem de tabanın arzusu".

Müdahale var mı? Diye sormuştuk.

"Türkiye'nin işi gücü yok buradaki bir siyasi partinin kurultayına taraf mı olacak".

Anlamında sert cevaplar almıştık.

Sayın Çaluda bunu söyleyerek ne elde edeceksiniz?

Siyasi Parti kurultaylarını olsun kendi demokrasi kültürümüz içinde yapabilmeyi becerelim.

"Anavatanın arzusu bu".

Yapmayın Allah aşkına.

Türkiye'nin derdi başından aşkın.

Sivil İnsanlar ölüyor, öldürülüyor.

Her gün şehit, çatışma haberleri.

Bu karışıklık içinde bir şeyler yapılıyorsa da bunlar gizli kalsın.

Yani mümkün olsa "Aday oldum çünkü Anavatan ve tabanın arzusu bu" diyeceksiniz.

Bu kurultayın ve genelde Ulusal Birlik Partisinin bu denli gündem olup yerden yere vurulmasının sebepleri içinde sadece UBP'nin kötü yönetim kadrosu ve ülkede yaratılan kaos değildir elbette.

En önemli sebeplerden biri de muhalefet partilerinin zayıflığıdır.

Tek başına iktidar olarak ülkeyi yöneten UBP hükümetinin yaptığı ve yapmaya da devam ettiği hataları etkin olarak denetleyemeyen muhalefet partileri de ülkenin bu günkü durumundan sorumludur.

Toplum ciddi anlamda siyasi tercih için alternatifler arıyor.

Bu ciddi durum şuan KKTC siyasetine yön veren tüm siyasi renkler için geçerlidir.

Siyasi iktidar etkin muhalefetle karşı karşıya olmadığı için "her yaptığımız doğrudur" mantığındadır.

Bizdeki muhalefet anlayışı da "iktidar yıpransın nasıl olsa alternatif benim günün sonunda gelirim" düşüncesindedir.

Muhalefetteki siyasi partilerin görevi iktidardan daha zor ve önemlidir.

Sadece eleştirmek, iktidar partisinin başkanına laf yetiştirmek muhalefet etmek değildir.

Demokrat Parti de bir hareketlilik var.

Çalışmalar yapıp ortaya öneriler getiriyorlar.

Toplumcu Demokrasi Partisi, DP ile birlikte en hareketli ikinci parti.

Özgürlük ve Reform Partisi ile Demokrasi Ve Güven Partisi maalesef muhalefetlik görevini bu güne kadar yerine getiremediler.

Beklentileri farklı olabilir.

Ama bunun adına siyaset denmez.

Toplum adeta can çekişirken buna seyirci kalmak ve bu durumu desteklemek sadece yapılanlara ortak olmaktır.

Bunların yanında şu an için siyasi olarak örgütlenmeyen hareketlerde var.

Mesela; "Toparlanıyoruz" ve "Aydınlık Yarınlar Hareketi" destek anlamında ciddi bir mesafe kaydetti.

Bu iki hareket, siyasallaşması halinde siyasette yeni alternatifler içinde yer alabilirler.

Cumhuriyetçi Türk Partisini en sona bıraktım.

CTP, UBP'nin alternatifi olmayı düşünmemeli.

Siyasetini değiştirmeli, geliştirmeli.

Eleştirmenin çok ötesine gidecek öneri ve vizyon ortaya koymalı.

Evet, UBP hükümeti ülkeyi yangın yerine döndürmüştür.

Bundan nemalanmak hedef olmamalı.

Bu yangını söndürecek adımlar için neler yapılabilir?

Esas mesele budur.

CTP "İktidar olacağız" düşüncesinin altı doldurmalı.

CTP kötü UBP'nin yerine iktidara gelmemeli.

Böyle gelinecek bir iktidara talip olmamalı.

CTP yeniden iktidara gelmek istiyorsa eleştirdiği her icraatın alternatif çözümlerini üretmeli ve bunları paylaşmalı.

Kötü iktidarın faturasını ödeyenler olduğu gibi kötü muhalefetin faturasını da ödeyenler olacaktır.

Söylediğim gibi toplum alternatif arayışlar içindedir.

Ve hiçbir siyasi parti mevcut iktidara tepki patlamasının yaratacağı güce güvenmesin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları