"Müzakereler size bir beden büyük"

Yayın Tarihi: 02/11/12 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Bu kurultay da başkan adayı olarak bu gün itibarı ile yani bu yazı yazılana kadar üç isim var. Halen Başkan olan Sayın Küçük, Sağlık Bakanı Sayın Kâşif ve eski Bayındırlık Bakanı Sayın Taçoy. İbreler Sayın Küçükten yana. Bu durum ortada.

Şu ana dek sadece UBP içinde değil, Bakanlar kurulunda, hükümet girişimlerinde, hatta memlekette meydana gelecek tüm değişiklikler bu kurultaya endekslendi. Kimse bir şeye dokunmuyor. Memleket sorunlar yumağı. Kaçakçılık, günlük olaylar haline gelen asayiş bozukluğu, gün ve gün artan işsizlik, her şey her olay bu gün için görmezden geliniyor. Bu gelişmelerle bu günlere kadar geldik. Peki, 4 Aralıktan sonra neler yaşanacak. Hemen şunu belirteyim, memleketin bu günkü kara tablosunda hiçbir değişiklik olmayacak. Bir koalisyon hükümeti olabilir. Bakanlar kurulu kabinesinde değişiklikler olabilir. Ve tabi ki yarınki mahkeme kararına göre, UBP deki durumu netlik kazanacak Sayın Tahsin Ertuğruloğlu'nun durumu da var".

Bir Aralık 2010 tarihinde yazdığım yazımdan bir alıntı ile sizleri yeniden buluşturdum.

İki yıl öncesine baktığımızda bugün adına bir şeylerin değişmediğini görmek üzücü ama gerçek.

Memleket yine sorunlar yumağı, yine aylarca süren kurultay sürecinde hiçbir şeye dokunulmamış.

Ülke tamamen kurultaya odaklanmış.

Yine bu yazıdan bir alıntı yaparak devam edelim;

"Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu, UBP Başkanı olarak yıllarca görev yaptı. Kendi kadrolarını oluşturdu, hem UBP de hem de devlet kademelerinde. 4 Aralıkta UBP Başkanlığına seçilecek aday kim olursa olsun, öncelikle parti içinde ve devlet kadrolarında kendi üst kademesini oluşturacaktır. Bu da Sayın Eroğlu'nun parti ile olan bağının zayıflaması hatta kopması anlamına gelecektir. Şu an için kurultaydan birinci olarak çıkma ihtimali yüksek olan Sayın İrsen Küçük'ü düşünürsek mutlaka kendi durumunu ileriye taşıyacak kadroları kurmak için çalışmalar yapacaktır. UBP, KKTC'de en iyi örgütlenen, organize olan ve iktidar erkini en iyi kullanan partidir. UBP, 2009 yılında toplumun tüm kesimleriyle ters düşen CTP'den iktidarı devralırken gerçek anlamda toplum için umut olmuştu. Fakat bu gün yaşananlara ve toplumun geneline baktığımızda önemli bir tepkinin var olduğunu ve beklentilerin karşılanamadığını görüyoruz. 4 Aralık kurultayından sonra Türkiye hükümeti ile imzalanan protokolün henüz uygulanmayan diğer maddeleri hayata geçirilecek. Bu noktada telefon dairesi ve elektrik kurumunun özelleştirilmesi, emeklilik ikramiyelerinden kesinti yapılması, 13. maaşın kaldırılması gibi ön plana çıkan konular daha da belirginleşecek. Kıbrıs'ın kuzeyinde gerçek anlamda çok ilginç ve demokrasi ile bağlantılı olmayan bir siyasi yapı vardır. Bu yapı tamamen sandığa, seçime ve oy kaygısına endekslidir. Eğer oy kaygısı varsa, olması gereken hiçbir şey olmaz. Son iki yılını seçimle harcayan bu toplum, bu kurultayı da atlatır. Önemli olan bu kurultaydan sonra kimin kazanacağı değil, bu toplumun ne kazanacağıdır".

Evet, yazının sonunda bu toplum bu kurultayı da atlatır demiştim.

Ve önemli olan kimin kazanacağı değil, toplumun ne kazanacağıdır diyerek de yazımı sonlandırmıştım.

Görüldüğü üzere bugün yaşananlar çok önceden görülmüştü.

Biz bunların yaşanacağını varsayarak yorumlar yapıp uyarılar yapmaya çalıştık.

Aynen 21 Ekim kurultayının yaşandığı süreçte olduğu gibi.

İki yıllık bir aradan sonra ne ülke de, ne de Ulusal Birlik Partisinde bir şey değişmemiş.

Aslında "Ulusal" olan parti gerçekte "Birlik" olamamış.

21 Ekim kurultayı yargıda.

Sonuç ne olur bilemem.

Ama hep söylediğim gibi UBP' de hiçbir şey eskisi gibi olmaz.

Olmayacak.

Bir erken seçim düşüncesi var.

Muhalefet partileri seslendiriyor.

Ama bu yönde bir baskıyı açıkçası ben göremedim.

Muhalefet partileri bu konuda kendi içlerinde dahi birlik olamıyorlar.

Yani erken seçimi gündeme getirirse yine UBP getirecek.

İşler bu noktaya gelir mi?

Gelebilir.

Dikkatinizi çekti mi bilmem ama nedense son yıllarda yaşanan seçimlerimizde hep dengeli sonuçlar çıkıyor.

2009 Genel seçimlerini hatırlayınız, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve UBP kurultayını.

2009'da UBP 26 milletvekili çıkarırken, muhalifler 24 vekille çok bir fark olmadan durum dengede kaldı.

Bu denge elbette Meclis aritmetiğinde ortaya çıktı.

18 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de adaylar arasında uçurumlar yoktu.

İki güçlü aday arasında Sayın Eroğlu %50.38 Sayın Talat ise %42.85 oranında bir oy almışlar.

Yine ülke yönetimi için önemli sayılan UBP kurultayında da yarı yarıya bir durum var denilebilir.

Tüm bunlardan nasıl bir sonuç çıkarılabilir?

Ülke siyasetinde bir denge kurulmaya çalışılıyor.

Ve başarılıyor.

Halk sindirilmiş, bıktırılmış, usandırılmış, bezdirilmiş ve artık geçim derdinden başka bir derdi yok.

Bu durumda olan bir halk her yöne yönlendirilebilir.

Bu ülkede artık hiçbir siyasi parti tek başına iktidar olamaz.

Bana göre öngörülen bir erken seçimle UBP-CTP koalisyonu olasılığıdır.

İki ayrı kutbun birleştirilmesi meselesi.

Sayın Talat'ın ise yeniden Cumhurbaşkanlığı makamına hazırlanması.

Bu noktada Sayın Eroğlu'nun son UBP kurultayında yaptığı konuşmada 2013 yılında zorlukların yaşanacağı mesajı bana göre bu anlamdadır.

Şubat 2013 Güney de Başkanlık seçimi biz de ise bir erken Genel seçim ihtimali.

Tüm bunlardan şu sonucu çıkarabilir miyiz?

Yeni oluşacak kadrolarla yeniden başlaması muhtemel müzakere süreci.

Bu ortamla irade gösterebilir miyiz?

Kesinlikle hayır.

Türkiye'nin Muğla İlinden bayram tatili için KKTC gelen bir insanın sözleri bir kez daha acı ama gerçek olanı yüzümüze vurdu;

"Siz Rumlarla eşit statüde, öneri sunan, zorlayan, müzakere eden, kazanç elde eden konumundan çok uzaktasınız. Kıbrıs konusu yıllar içerisinde size bir beden büyük gelmiş. Bana göre siz önce Lefkoşa sokaklarında ki çöpleri temizleyin. Kurumlarınızı kapanmaktan kurtarın".

Dıştan görüntümüz maalesef böyle.

Acı ve gerçek olan bir başka nokta ise bunu farkında olması gerekenlerin hala daha başlarını kuma saklamaları.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları