Yeni tartışma Cumhurbaşkanı mı, Hükümet mi?

Yayın Tarihi: 13/05/13 07:11
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
İktidar partisinin iç kavgası bitmek bilmiyor.

Genel Başkan derken şimdi de Genel Sekreter seçimi parti içi denge ve huzuru bir kez daha darbeledi.

Çok uzun zamandır gündemin ilk sırasında Ulusal Birlik Partisi ve iktidar olmasına rağmen bitmeyen iç iktidar mücadelesi var.

Bu durumdan hoşnut muyum?

Elbette hayır.

Neden?

Çünkü bu ülkede yaşıyorum ve bu ülkenin ertelenemez sorunlarının bir siyasi partinin koltuk kavgasına heba edilmesine üzülüyorum.

Sayın Başbakan ortamı soğutmak, biraz daha zaman kazanmak için ABD'ye gitti.

Sayın Başbakan ABD ziyareti öncesi açıklamalarda bulundu;

"Hükümetimizin bundan sonraki hedefi hem iç, hem de dış politikada aktif bir rol üstlenmek ve özellikle BM müzakere sürecine daha fazla katkı sağlamak yönünde dış politikada daha çok çaba ortaya koymaktır.

Dış politikada daha aktif olabilmek adına önümüzdeki dönemde bir dizi yurt dışı temaslarımız olacak.

Hükümetimiz göreve geldiğinden beri geçen sürede güçlü siyasi irade ve istikrar gerektiren reformlara imza attı. Ve iç politikada da önem ve aciliyet arz eden meselelerle yakından ilgilendik.

Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis seçilmesinin ardından uluslararası temaslarını artırmış ve Hristofyas'ın liderliğinde bozulan imajlarının yeniden tesis edilebilmesi için girişimlerini yoğunlaştırmıştır.

Bunları yakından takip eden hükümetimiz de, bu bağlamda kendi girişimlerini artırma yönünde kararlılık göstermektedir. Hükümetimizin bundan sonraki hedefi, hem iç, hem de dış politikada aktif bir rol üstlenmek ve özellikle BM müzakere sürecine daha fazla katkı sağlayabilme yönünde dış politika alanında daha çok çaba ortaya koymaktır.

Yarım asırdır siyasi ve ekonomik tecrit altında varoluş mücadelesini sürdüren Kıbrıs Türk halkının uluslararası alanda temsiliyeti, önceki dönemlerde olduğu gibi içinde bulunduğumuz dönemde de büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda hükümet, halkın layık olduğu yaşam kalitesine sahip olabilmesi ve uluslararası alandaki pozisyonunu güçlendirmesi yönünde her türlü çabayı ortaya koymaya hazırdır.

2013 yılı, her türlü seviyede yapacağımız girişimlerle ileriye dönük sonuçlar alınabilecek bir dönem niteliği taşıyor. Hükümetimiz kararlıdır. Bu çalışmaların hayırlara vesile olmasını dilerim."

Sayın Başbakanın ABD ziyareti 20 Mayıs'a kadar sürecek.

ABD Kongre üyeleri, İş çevreleri ve düşünce kuruluşları ile temas ve görüşmeler yapacak.

Hepsi mutlaka ki önemlidir.

En büyük eksikliğimiz uluslar arası temas ve lobi alanındadır.

Fakat ABD ziyaretinin zamanlaması ve Sayın Başbakanın açıklamaları başka başka mesajlar da veriyor.

Öncelikle ABD ziyaretinin UBP Genel Sekreter seçiminden sonra olması önemli.

Kurultayı şu veya bu şekilde kazanan olarak atlatan Sayın Başbakan parti Genel Sekreterini de kendi istediği isimle doldurdu.

Yani partiye tamamen sahip olma sürecinin tamamlandığı düşüncesi var.

Bu saatten sonra kesin olan tek şey bundan sonra hiçbir hamle sürpriz olmaz.

Partide hâkimiyet sağlamda düşüncesi olan Sayın Başbakan şimdi Cumhurbaşkanı gibi dış politikada söz sahibi olmaya çalışıyor.

Anlaşılan o ki esas amacına doğru atacağı adımları parti içi gücünü sağlamlaştırdığını düşünerek bugünden sonra hızlandıracak.

ABD ziyareti öncesi söylemlerini yazımda paylaştım.

Şu noktalar dikkat çekicidir;

Hükümetin bundan sonraki süreçte daha fazla dış temaslara yoğunlaşması.

Bu anlamda daha fazla dış ziyaret.

Hükümetin dış temasları artırma düşüncesi ve BM müzakere sürecine etkili katkı koyma düşüncesi de önemli.

Ayrıca Sayın Başbakanın güney Kıbrıs Devletbaşkanı Anastasiadis'in, Hristafyas'la bozulan imajı düzeltmek için dış temaslarda yoğunlaştığı ve bu anlamda çaba harcadığını da dile getirmesi dikkat çekicidir.

Ki bunun anlamı da Sayın Başbakanın Rum lider Anastasiadis'in bu çabaları karşısında hükümetin girişimlerini artıracağını söyleyerek bir yerde Anastasiadis'in muhatabının hükümet olduğunu da göstermeye çalışmaktadır.

İleriki dönemlere de özellikle dış temaslarda ve müzakere sürecinde Sayın İrsen Küçük yönetimindeki hükümetin etkili olmak istediği sürecin içinde yer alma düşüncesinin var olduğu aşikârdır.

Bunun anlamı da açıktır.

Ulusal Birlik Partisi artık tamamen benim yönetimimdedir.

Ve Cumhurbaşkanının yetkisinde olan özellikle dış temas ve müzakere sürecinde yetki ilerideki zamanlarda bende olacaktır.

Ne kadar gerçekleşir bilemem.

Bu sadece benim yorumum.

Ama içteki sorunları çözmeden, iç yönetimde irade başkasında iken, bunları görmezden gelmeye devam ederek dış politikada başarılı olmak veya bunu istemek ne kadar başarılı orası şüpheli.

Kesin olansa;

Ulusal Birlik Partisi içindeki iktidar kavgası bitmiş değildir.

Muhalif gurubun atacağı adımlar bugünden sonra hükümet ve iktidarın kaderini belirleyecektir.

Parti içinden kopmalar yaşanabilir.

Bir erken seçim her an kapıyı çalabilir.

Cumhurbaşkanlığı ile hükmet ve de Başbakan arasında yetki ya da etkisizleştirme çabasının yaratacağı yeni bir tartışma ortamının doğması da yakındır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları