Son güne kadar belli olmaz

Yayın Tarihi: 28/08/13 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Bu ülkede siyasi entrikalara ayrılan zaman ve enerji başka sorunlara ayrılsa bir zamanların "cennet adası" gerçek anlamda cennet olur.

Kıbrıs Türk toplumu çok sıkıntılı bir dönem yaşadı.

Bırakın yanlış uygulamaları, tarihin en kötü, en ayrılıkçı, en partizan, en vurdumduymaz, en sorumsuz hükümeti ve buna bağlı olarak en sorunlu siyasi iktidar dönemi yaşandı.

Bu süreç geride kaldı.

Ve 28 Temmuz da sandığa giden Kıbrıs Türk toplumu kararını verdi ve de bu sorunlu dönemi sona erdirdi.

Dönem sona erdi ama yeni dönem seçimlerin üzerinden bir ay geçmesine rağmen henüz başlamadı.

Ulusal Birlik Partisini özellikle kurultay döneminde toplumun zamanını çalmakla suçlayanlar ayni duruma şuan kendileri sebep oluyor.

Olay açık seçik ortada, toplum yine kandırıldı.

Yine toplumsal sorunlar ve öncelikler başka pazarlıkların yerini aldı.

Daha öncede söyledim yine seslendireyim;

UBP'li bir hükümet, erken seçimin, UBP'yi hükümetten düşürmenin doğasına aykırıdır.

Geçici hükümetin açıkladığı, usulsüz diye ortaya çıkardığı dosyaların takibini de UBP'li bir hükümette kimse sonuçlandıramaz.

Bu düşünce bile toplumun iradesine saygısızlıktır.

Böyle bir gelişme hem UBP'nin hem de ortaklık yapacağı diğer siyasi partilerin sonu olur.

Bundan önceki dönem de tek sorun İrsen Küçük'müydü?

Bu soruda akıllarda daha fazla sorgulanıyor bu yaşananlardan sonra.

Toplum sandıkta sözünü söylemiştir.

Ulusal Birlik Partili bir hükümete onay vermemiştir.

Ortada pek çok senaryo dönüyor.

Herkes kendi tarafına, çıkarına göre bir hükümet modeli çiziyor, söylüyor, yazıyor.

Bir kere toplumsal tepki nedeniyle ağır bir yenilgi alan UBP ile hükümet kuracak hangi siyasi parti olursa olsun ilk günden çok önemli bir sorunla karşılaşacak.

O sorunun adı da "önyargıdır".

Bunları söylerken UBP karşıtlığım yok.

Ama bu ülkenin en önemli siyasi partilerinden olan UBP'yi bu durumlara düşürenlerin ve de toplumu hiçe sayanların bu kadar kolay unutulmasını doğru bulmuyorum.

Ayrıca UBP'yi olasılık olarak öne çıkarıp pazarlıkları kızıştırmak da pek ahlaklı değil.

Hele CTP-UBP birlikteliğin de sayısal avantajı öne çıkarıp toplumun ihtiyacı olan yasal hatta Anayasal değişiklikleri yapacak iradeyi sağlama planlarını ortaya koymak son derece yanlış ve yanıltıcıdır.

Bu ülkede tek başına Anayasayı değiştirecek bir siyasi irade yoktur.

Her hangi bir siyaset, KKTC Meclisin de, tek başına elli milletvekili ile iktidar olsa da, Anayasayı değiştiremez.

Ayrıca bu anlamda bir ihtiyaç varsa bu hükümetlerin tekeline kalmış bir şey değildir.

En başta Meclis bunu bir bütünlük içinde sağlamalıdır.

Kaldı ki Türkiye istemedikçe bu ülkede Anayasal bir değişiklik yapılamaz.

Peki, CTP-DP olacak mı? Ya da olmalı mı?

28 Temmuz seçimlerinde çıkan sonuca göre halen bu birliktelik en yakın olunan olasılıktır.

Sıkıntı evet vardır.

Demokrat Parti bazı isteklerde bulunmuş ve geri durmamıştır.

Demokrat Parti kanadı "ÖRP olayını unutmadık. Ayni şeyleri yaşamak istemiyoruz. Garantiye oynamak zorundayız diyor."

Son günlerde ise her iki tarafta da bazı esnemeler mevcut.

CTP'de ise üç farklı görüş hâkim.

Ağırlık DP'den yana.

UBP ile yola devam etme oldukça cılız bir seçenek.

Yine güçlü olarak seslendirilmeyen muhalefette kalma düşüncesinde olanlar da var.

Ama gerçek olan CTP'nin muhalefette olma lüksünün olmadığıdır.

CTP kanadının nabzını yokladığımızda;

Hükümet kurmanın son gününe kadar sürenin götürüleceği ve son ana kadar hiçbir şeyin belli olmayacağını söylüyor azımsanmayacak bir kesim.

Sayın Özkan Yorgancıoğlu'nun işi zor.

Bu noktada her türlü dengeyi gözetmek zorunda.

Hem kurultaya Başbakan olarak girmek, hem de ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek güçlü bir siyasi iradeyi inşa etmek için her türlü yolu düşünmek ve en karlısını tercih etmek.

CTP ve Özkan Yorgancıoğlu hükümete girmek zorunda.

Tersi hem toplumsal iradeye hem de girdiği seçimleri kazanan bir Genel Başkana haksızlık olur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları