Mazeret sorumluluktan kurtarmaz

Yayın Tarihi: 07/10/13 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Bizim de her derdimize deva olabilecek bir Evkafımız vardır. Belki de servet cihetinden Rum kiliselerinden daha da zengindir. Yalnız bunun idaresi halkın elinde olmadığından maalesef bu zengin müessesemizden onluk bile istifade edemiyoruz. Aksine olarak üç beş memurun maaşının temini için elde edilen gelir kâfi gelmeyerek her sene elimizden bir parça daha toprak çıkıyor."

Rahmetli Dr. Küçük bunları söylediğinde yıl 1952 idi.

75 yıllık bir mücadelenin ardından Evkaf 1956 yılında Kıbrıslı Türklere verilmişti.

Vakıf malları;

Satılamayan, devredilemeyen, zaman aşımına uğrayamayan, zorla veya hileyle el değiştirse söz konusu malla beraber tazminatının iade edilmesi tüm zamanlarda ve tüm dinlerde geçerli olan hayır için tahsis edilen mallar.

Vakıflar idaresi, söz konusu malların yönetiminden sorumlu merkez.

Siyasetle ilgisi olmaması gereken, özerk ve bağımsız çalışması esas olan yönetim.

Ama ne mümkün, her dönem sorgulanıyor.

Vakıf mallarının, korumasız, başı boş, siyasi rant uğruna kullanıldığına az mı tanık olduk?

Siyasi rant uğruna kullanılmayan ne kaldı ki ülkede?

Toprak mı, deniz mi, para mı, din mi, insan mı, yalan, dolan mı?

Hepsinden fazlasıyla var.

Elektrik kurumu çalışanlarının örgütlü olduğu sendika El-Sen bir süreden buyanadır elektrik borcunu ödemeyen kurumların elektriğini kesiyor.

Bunu durup dururken mi yapıyor?

Hayır, elbette öyle değil.

Önce tabi ki uyarıyorlar.

Hiçbir insanın veya kurumun bu duruma düşmesini istemem.

Hele hele bir caminin elektriğinin kesilmesini hiçbir zaman içime sindiremem.

Aslında içime sindiremediğim esas nokta bir caminin elektriğinin kesilecek noktaya getirilmesi.

Devletin sorumluluğunda olan ve esasen toplumun malı olan kurumların sorumsuzluk sebebiyle gülünç ve aciz duruma düşürülmesi, devlet olacak yapının iflası demektir.

Bu büyük bir utançtır.

Böyle vurdumduymazlık, böyle sorumsuzluk zaten ancak bu ülkede olabilirdi.

Bu noktada hangi yapıyı ilelebet yaşatacağız.

Maneviyatı tartışılan bir toplumda, maneviyata hizmet ettiğini söyleyenlerin yaptığına bakınız.

Bir yanda ilahiyat tartışmalarının, cami yapılmasının tartışıldığı ve bunların ihtiyaç olduğunun söylendiği bir ülkede bunları söyleyen yöneticiler elektrik faturasını ödemekten veya ödettirmekten aciz.

İlgili kurumun, ilgili dairenin, Vakıfların, işlerin bu noktaya gelmesini beklemeden olayı çözmesi gerekirdi.

O vakıflar ki bin bir kavganın, mücadelenin eseridir.

Hangi işi elimize aldıkta tam anlamıyla yüzümüze gözümüze bulaştırmadan, cümle aleme rezil olmadan layıkıyla yaptık.

Belediyeler batırılır, kurumlar kapanır, partizanlıktan, adamcılıktan başka hiçbir iş yapılmaz ve dimdik ayaktayız diye masallarla günlük kavgalarla zamanımız boşa harcanır.

Birileri işini savsaklayıp, sorumluluklarını yerini getirmeyecek, başkaları da yerine getirilmeyen sorumluluklardan dolayı kapanmaya doğru zorlanacak.

"Diğer borçlu kamu kurumları içinde 20'inci sıradayız hedef seçildik" demek sorunu çözer mi?

Ya da bu durumdan kurtarır mı?

Ortada gün gibi duran gerçek "görevinizi tam olarak yerine getirmediğinizdir".

Mazeret hiçbir sorunun yerini değiştirmez.

Ve müjde;

Bakan açıkladı, sorun çözülmüş.

"Camilerin elektrik sorunu çözüldü. Yetkililer bir araya gelerek konuyu çözüme kavuşturdu. Bu görevi Vakıflar İdaresi üstlendi. Ne ezan sesi kısılacak, ne de camiler elektriksiz kalacak. Hepimiz Müslüman'ız, din kardeşiyiz, başka niyet aranmasın".

İşte bu, yani mutlu son!

Darısı diğer kurumların başına!

Peki, ne gerek vardı bunca tantanaya.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları