Hiçbir kaza kader değildir

Yayın Tarihi: 03/02/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kader nedir?

Kadere inanır mısınız?

İnsanın tüm hayatı, kaderinin onun için yazdıklarından ibaret midir?

Yoksa bu çaresizliğin getirdiği bir inanış mı?

Kim bilir?

Belki de işin içinden çıkamadığımız zamanlarda sığındığımız bir limandır kader.

Yaşanacak her ne varsa, kaderden öteye gidemiyorsa bunca çaba, mücadele neden?

İnternet ortamında kaderin ne olduğunu sorguladım.

"Kader, bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan doğaüstü güç, ezeli takdir. Yazgı veya mukadderat olarak anılır. Kader kavramı birçok farklı din ve felsefi akımda önemli bir yer tutar."

Yukardaki tanım, kaderi anlatan özet bir cümle.

Hayat karmaşası içinde, kaderin de, şansın da, çabanın da yeri olduğuna inananlardanım.

Tüm bunların yanın da;

Sebepsiz de hiçbir şey olmaz.

Kuzey Kıbrıs'ta insan hayatı da dahil, bir çok olay pamuk ipliğine bağlı.

Ciddiye alınan, önem verilerek yapılan çok az iş var.

Sahiplenme duygumuz gelişmemiş en başta.

Hep bir kolaycılığa kaçma durumu yaşıyoruz.

Yaptığımız her ne olursa olsun, gerçek anlamda önem vermiyoruz.

Tüm bunların sonucunda ortaya birçok olumsuzluk çıkıyor.

Bu olumsuzluklara kader diyebilir miyiz?

Elbette bazı etkenlerin katkısı vardır ama yaşanan her ne olursa olsun kadere bağlamak yine kolaycılığa kaçıp, sorumluluk almamaktır.

Kıbrıs'ın kuzeyinde ciddi anlamda sorun olmaya başlayan olaylar yaşıyoruz, kötü olansa giderek artış gösteren bu olaylar için adım atılması gerekirken zamana bırakılıp adeta üstünün örtülmesi.

Zamanı bir mezarlığa dönüştürdük.

İçinde neler var neler.

Birçoğunu bugün için anımsamıyoruz bile.

Trafik kazaları mesela;

Her an nerede, ne yaşanacak diye, yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz.

Ve elbette "iş kazası" denen daha çok insan hatası ve ihmalinden kaynaklanan olaylar.

İlgili kurumlara 200-300 arasında iş kazası bildiriliyormuş bir yıl içinde.

Ama gerçekte 500 ile 600 arasındaymış bu sayı.

Denetim, her alanda olduğu gibi çok çok az.

Ki esas mesele de tabi ki bu.

Son üç yılda 714 iş kazası yaşanmış bu ülkede.

Bu kazalar sonucunda 18 insan hayatını kaybetmiş.

Yanlış mıyım bilemiyorum ama bu kazalardan dolayı yargılanan ve ceza alan biri olduğunu duymadım.

Aksi bir durum varsa lütfen düzeltilsin.

Özellikle ülkemize çalışmak için gelen insanların bu ülkeyi, çalışma koşullarını ya da yapılacak işi ne kadar tanıdıkları şüpheli.

Aynı şekilde, bu insanların yapılacak işe olan yatkınlıkları da ciddiyetsizce karşılanıyor.

Çalışmaya bir gün önce başlayan bir insana, on metre çalışma yüksekliği olması gereken bir iş ortamı için nasıl olur da yetmiş metre yukarıda bir çalışma ortamı yaratılır.

Kullanılan aracın, gerecin, sağlamlığı, yasal belgelerinin varlığı, yapılacak iş için güvenilirliği ne kadar yerine getiriliyor?

Bunları kim denetliyor, insan hayatı bu kadar ucuz mu?

Sendikalar veya devletin ilgili kurumları iş kazalarından önce veya sonrasında ve de hak arama sürecinde neredeler?

En başa dönersem;

Hiçbir kaza kader değildir, buna ancak ihmal denir.

Ve ihmale sabep olanlara caydırıcı cezalar gelmedikçe, kazaların en başta önlenmesi için altyapı oluşturulmadıkça, bunların sonu gelmez.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları