Gabo'nun son mektubu

Yayın Tarihi: 22/04/14 07:43
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Gabriel José de la Conciliación García Márquez, ya da kısaca GABO.

Nobel ödüllü, Kolombiyalı bir yazar,

Geçtiğimiz günlerde, 87 yaşında hayata veda

Ölmeden kısa bir süre önce, arkada kalanlara bir mektup

Bugün bu köşede, bu mektubu paylaşmak istedim.

Düşüncem;

Herkesin alacağı bir mesaj mutlaka

"Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup, can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm.

Eşyaların maddi yönlerine değil, anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm.

İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman, yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken, uyanık kalmaya gayret ederdim.

Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım.

Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim.

Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim.

Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı… Gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim.

Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım.

Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanır. Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım.

Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim. Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim.

Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine, sonsuza dek kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim.

Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde… Artık ölebilir miyim?"

Klasik olacak ama hayat kısa.

Keşkeler, ahlar, vahlar olmadan, pişmanlıkların çok da yaşanmadığı bir yaşam serüveni yaratmak herkesin elinde.

Ve bunun için son an beklenmemeli.

Mutlu olmak için çok sebep var.

Herkese göre değişen, herkese göre başka başka anlamlar içeren hayat serüveni içinde geldiğimiz gibi gitmemizde sadece anlık tesadüflere bağlı.

Bugün varız, yarın yokuz.

Önemli olan geride bıraktıklarımız.

Her anıldığında, dudaklarda bir gülümseme, gözlerde özlemin yarattığı buğulanma ve saygıyla alınan bir isimden başka bırakabileceğimiz ne var ki?

Gabo'dan son bir cümle "Ben sorarak yaşıyorum. Öğrenmek lüks olamaz."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları