"Kontrolsüz güç, güç değildir"

Yayın Tarihi: 23/06/14 07:41
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Türkiye, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin izlerini hala taşıyor.

O dönem;

650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

210 bin dava açıldı, 230 bin kişi yargılandı.

7 bin kişi için idam istenirken, 517 kişi idam cezasına çarptırıldı.

517 kişiden 50'si idam edildi.

299 kişi cezaevlerinde hayatını kaybetti.

14 kişi açlık grevinde, 144 kişi belirlenemeyen sebeplerle öldü.

23 bin 677 derneğin faaliyetleri durduruldu.

14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

En acısı ve hiç unutulmayanı ise Erdal Eren oldu.

Yaşı küçüktü, henüz on yedisindeydi ve idam edilmek için yaşı büyütüldü.

Söylediğim gibi bu olayların izleri halen Türkiye'de hissediliyor.

12 Eylül darbesinin mimarı, dönemin Genel Kurmay Başkanı ve Türkiye Cumhuriyetinin yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri komutanı, emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında müebbet hapis cezası verildi.

Duruşma devam ederken, Tahsin Şahinkaya ''Ben kurucu iktidarım, sanık sıfatım yoktur. O gün Türk Milleti için en doğru olanı yaptık'' diye ifade vermişti.

Kenan Evren ise ''Biz ihtilale teşebbüs etmedik, yaptık'' demişti.

Her şeyin bir sonu var, her şeyin kendi zamanında bir değeri ve getirdikleri ile götürdükleri var.

Bir düşünce, bir iddia ve görüş zaman içinde değişebilir, gücünü, haklılığını kaybedebilir.

Bu hep yaşanmıştır.

Bir hata, bir ihmal, bir suç, günü geldiğinde, bedelini ödemiştir.

Sağlıklı çalışan, doğru temellere oturtulmuş demokrasilerde, yasalara, kanunlara olduğu kadar bunları uygulayacak ve güncelleyecek siyasal yönetimler ve iktidarlara da ihtiyaç vardır.

İktidar her zaman önemli, belirleyici ve o günün devlet gücünü kullanma hakkı vermektedir.

"Kontrolsüz güç, güç değildir" sözünden çıkan mantıkla bakarsak;

Her iktidar, kendisini getiren şartların bir gün gelip değişebileceğini hesaba katmalıdır.

İktidar için yapılanlar ve hiç bitmeyecek zannedilen güç, yıllar geçse de mutlaka ya yargıda, ya da sandıkta akıbetini bulur.

"Muhteşem Yüzyıl" dizisini izler miydiniz bilmem.

Babanın, evladını, kardeşin, öz kardeşini, sırf iktidar için katlettiği bir gelenek ve iktidar hırsının yüz yıllar önce nasıl sürdürüldüğüne tanık olduk.

Yani iktidar ve olanakları, bu yoldaki hırs, acımasızlık, esasında yeni bir şey değil.

Fakat gün geliyor, hesaplar görülüyor.

Gerek toplum, gerek yargı düzeyinde.

Kuşkusuz en önemlisi ise "vicdani yargı" önünde mahkûm olmaktır.

Yönetimlerin gerekliliği olduğu sürece, iktidarlarda olacak, yönetimler değiştikçe, iktidarlarda değişecek.

Bu gerçeği hiçbir güç etkileyemez.

Gün gelir, iktidarda, güçte biter ve sıra hesap vermeye gelir.

Gözlerin iktidar hırsından başka bir şey görmediği zamanlarda yapılanlar, tek tek hatırlanır, hatırlatılır.

Ve de sorgulanır.

Tüm bunlar gerçek anlamda yaşayan, olgunlaşan, bastırıldıkça yeniden güçlenen demokratik yapılarda mümkündür.

Elbette bizde yaşananlar için geçerli değildir.

Bizde demokrasi veya toplum değil, yöneticiler güçlüdür.

Güçlü olanların, birbirlerini sorgulamasını beklemekte saflıktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları