Devlet kurmak kolay mı?

Yayın Tarihi: 14/11/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Yarın, KKTC'nin 31. kuruluş yıldönümü.

Elbette bu güne gelene kadar geçen süreci anlatmaya gerek yok.

Zaten her gün yaşıyor ve konuşuyoruz, her gün yılların sorunlarıyla bire bir uğraşıyoruz.

Devlet olmanın gereklerini, sadece sözle, ihtişamla, bütçelere dayalı makamlarla, gösterişlerle yerine getirme ve bunu da savunma dışında ne yaptık?

Hükümetler değil, devlet mekanizması tartışılıyor, güven kaybediyor.

Otuz birinci yılda, tamamen çökmüş ana hizmetler, kamusal örgütlülük ve mekanizma artık imdat diyor.

Devletimiz var diyoruz ama uygulamada devlet politikası yok.

Her alanda herkes kendine göre bir politika üretip, uyguluyor.

Devlet politikası;

"Bir devletin sınırları ötesindeki devletlere uyguladığı ve kendi sınırları içinde kamu işlerinin örgütlenmesine ve yönetime ilişkin uyguladığı siyasettir."

Otuz bir yıllık devletimizin varoluşundaki temel nedir? Bu temel bugüne kadar bir şekilde idare etti, peki bundan sonra nasıl gidecek, laf ile peynir gemisi kırk yıl daha yürür mü?

"Çatımız var, açıkta değiliz" denen devletimizin bunca yıl da oluşturduğu;

Kalkınma, iskan, tarım, kültür, güvenlik, ticaret, ulaştırma, nüfus, sağlık, eğitim, bütçe, pazar, bölge, uluslararası ilişkiler, AB, Türkiye politikaları var mı, ya da hiç oldu mu?

Politikası, hedefi olmayan bir devlet sadece yöneticilere kalkan olur.

Engel ambargolar mı, yoksa çözümsüzlük mü, ya da kolaya kaçışımız, herşeyi hep başkalarına bırakışımız sonrada bu ülkeyi biz yöneteceğiz diye söylenmemiz mi?

Böyle olacağı biliniyor muydu? Devleti, devlet gibi yönetmek için yapılması gerekenler yapıldı mı?

İçinde bulunduğumuz duruma ve gelinen dibe vuruşa baktığımızda bunların hiçbiri hiç olmadı.

Senede birgün dahi olsa, bu sorulara cevap aransın, hamaset, şov, kırk yıllık nutuklar, ezberlenmiş sözler, artık umut vermiyor, inandırmıyor.

Törenlere, söylemlere, gösterişlere hapsettiğimiz devlet geleneğimiz, hükümetlere ve onların çevrelerine hizmet eden bir kurum haline getirildi.

Bugün, yarın, konuklar gelecek, konuşmalar, geçişler yapılacak.

Sonrası, sonrasında yine kaldığımız yerden, herşey yolundaymış gibi devam.

"Toplumsal yaşamın her alanında, sürekli olarak karşımıza çıkan bir olgudur devlet. Ama, gerçekte devlet nedir? Toplumun tümüne hizmet eden bir aygıt mı? Yoksa egemen sınıfların baskı aracı mı? Ya da toplumu haraca kesen bir örgüt mü?"

KKTC devleti ile bu söylemi bir kıyaslayın.

Neden değişen bir şey yok?

15 Kasım 2011'de yazdığım yazımın girişi şöyleydi;

"Yarın 15 Kasım 2011, bilindiği gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 28. Kuruluş yılı.

Cumhuriyet kurulmasına kuruldu ama bu olgu ile devlet çatısı altına giren, Kıbrıs Türk Halkının varoluş mücadelesi devam ediyor.

Bu yazı belki de bir önceki 15 Kasım yazısına benzeyen cümlelerden ve satırlardan oluşacak.

Muhtemelen önümüzdeki 15 Kasım'da da benzer cümleler bu köşeden sizlere ulaşacak.

Bu durum hep ayni düşünceleri seslendirmemizden dolayı mı, yoksa aylar, yıllar geçmesine rağmen bu ülkede değişen bir şey yok mu?

İşin aslı, bu ülkede aylar yıllar geçmesine rağmen iyi anlamda değişen bir şey yok.

Var olan değişim, Kıbrıs'ın kuzeyindeki Cumhuriyetin, devlet kurumunun gün ve gün inanç kaybetmesidir.

Cumhuriyet kurmak kolay mı?"

Evet, Cumhuriyet, devlet olmak kolay değil, tabi ki mücadele ister, tabi ki uzun bir zaman gerekir ama en başta niyet, irade, çalışma, mücadele ister.

Toplumun bunu görmesi, kabullenmesi, güvenmesi, sahip çıkması, devletin, yönetimlerin, topluma sahip çıkmasıyla orantılıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları