Tribünlere oynamak

Yayın Tarihi: 28/12/15 07:42
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Bir yılın daha sonuna geldik, 2015 yılının son günlerindeyiz.

Zamanı sınırlamak ve sanki her şey bir an da değişecekmiş gibi yapmak doğru değil.

Yine bildik anlar bildik konularla geçiştirilecek, yaşanacak olan sadece bu.

İnsanlar biraz mola verecek, yeni beklenti, umut ve düşünceler oluşacak o kadar.

Yine erteleyeceğiz hayatımıza yön veren sorunları, "bu yıl inşallah" diyeceğiz yine.

Her yılın, her Aralık ayının bildik tartışması yine gündemde.

13. maaşlar ödenecek mi? Ne zaman ödenecek, Türkiye istediği olmayınca parayı mı kesti?

Bu nasıl bir düzen, nasıl devlet olduğunu iddia etmek, sonsuza kadar yaşatma yemini tutmak, bu şekilde mi?

Bu ülkede sadece kamu çalışanları mı yaşıyor, ülkenin tüm ekonomisi bir maaşın ödenmesine mi kaldı?

Bu tartışma, özel sektörde, asgari ücretle çalışan insanlara karşı en büyük ayıptır.

Bunun adı ayırımcılıktır, ülkenin önemli bir kesimini, özel sektör çalışanını dışlamaktır.

Elbette bu kamu çalışanlarının bir hakkıdır, bu yasal bir kazanımdır ve tarihi de eskidir.

İngiliz döneminden ve haftalık çalışma saatlerine göre hesaplandığı da söyleniyor, 1974 sonrası yönetimin muhalefeti bastırma taktiği olarak başlatıldığı da söyleniyor.

Bu ülkenin tek sorunu bu mu, ya da bir hükümetin bu maaşı ödemesi başarılı, ödememesi başarısızlığını mı gösteriyor?

Bu nasıl bir kriterdir? 13. Maaş ödememekle eleştirilen bir hükümet ve muhalefetliği bu olay üzerinden yapan bir muhalefet.

Tüm bunların bir sonu olacak, bu gidişat bu şekilde yıllarca sürmeyecek.

Yeni adı ne olursa olsun, bu düzen değişmeye başladığında bunların acısı çıkacak.

Olmayan bir parayı, olmayan bir refahı yıllarca paylaştık.

Hem devlet olacağım, hem kendi kendimi yöneteceğim, hem param yok, tasarrufum yok, parama göre yaşama niyetim yok, hem de kimse bana karışmayacak.

Böyle bir dünya yok, devlete, halka, iradeye saygı istiyorsak, bunları başarmadan olmaz.

Bunlar kendiliğinden, geceden sabaha olmaz, olmayacak, en başında istemek, göze almak ve gereklerini yerine getirmek var.

Elbette bunlarla bitmeyecek, önce adalet sağlanacak.

Devletin en önemli gelirleri, adaletli ve ayrıcalıklı bir kesim yaratılmadan eşit, az kazanandan az, çok kazanandan çok olacak şekilde düzenlenmeli.

Bakkal hesabı gibi, bir birini tutmayan, adama göre değişen bir sistem değil, herkese kazancı oranında eşit olacak bir vergi sistemi korkmadan hayata geçirilmeli.

Devlet önce kendinden başlayarak tasarruf tedbirlerini almalı, kurumlarda, bağlı dairelerde, israf önlenmeli.

Bunları birinin söylemesine ya da zorla yaptırmasına gerek yok.

Her türlü altyapıyı, insanlara sağlanması gereken hizmeti sınırlayacaksınız, fakat kendi harcamalarınızdan azaltma yapmayacaksınız.

Reform diye veya ideolojik düşüncelerle sınırlar koymak güzeldir.

Ama bunu sadece Türkiye'ye karşı koymak, kendi içinde ne reform ihtiyacına, ne de ideolojik felsefeye uymamak sadece tribünlere oynamaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları