Ne iki devlet, ne de kardeş ilişkisi

Yayın Tarihi: 30/12/15 07:49
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Etrafımız yangın yeri, bir haberiz, Kıbrıs sorununu çözmek için müzakere ediyoruz, siyasal eşitlik ve devlet yönetiminde söz hakkı istiyoruz.

Bunları beklerken;

Hala daha devlet yönetmeyi sadece iktidar olmak ve kaynakları dağıtmak zannediyoruz.

Çözüme veya devam edecek çözümsüzlük durumuna, geleceğe dair ne plan, ne de program var.

Kendimiz için yapacaklarımızı, yapmamız gerekenleri erteleyerek bu çıkmazın içine girdik, çıkmak gibi bir derdimiz de yok.

Yazık, çok yazık, bu tablo insanı gerçekten üzüyor.

Sonsuza kadar yaşatılacağı iddia edilen bu devlet hem içinde, hem dışında ciddiye alınmıyor.

CTP'nin Türkiye'den gelen suyla ilgili kararı hem bir tartışma ortamı yarattı, hem de siyasi sahneyi hareketlendirdi.

Bir tarafta bu kararı destekleyenler, bir tarafta "hükümet gidiyor, bize gün doğuyor" diye ellerini ovuşturanlar.

Halk, vatandaş kimsenin umurunda değil.

CTP'nin kararı doğru, ama zamanlaması yanlış.

Bu konu bu güne gelmeden çözülmeliydi.

Peki, UBP nerede, diğer siyasi partiler?

Su konusu, parti, hükümet konusu değil ki, konu bu ülkenin, devletin, Kıbrıslı Türklerin konusudur.

Bir ülkenin tüm doğal kaynaklarını, mesela su kaynaklarını bir ihaleyle özel bir şirkete vermek ne kadar doğrudur?

Üstelik içimizden birilerinin biz beceremeyiz diyerek kolaycılığa kaçması.

Suyun yönetemeyen bir anlayış ülkeyi nasıl yönetecek, ben daha iyi yaparım nasıl diyecek?

Bu Kıbrıslı Türklerin bakış açısı.

Su, maaş, kaynak, protokol, konusu değil, olamaz.

Bunlar ayrı anlaşmalar, ayrı meseleler, su yönetimi ile bunları karıştırmak iyi niyetlilik değil.

ERCAN'ı özelleştir, 13. maaşı al, kamuda maaşları düşüren yasayı onayla, 13. maaşı al.

Böyle bir ilişki ne iki devlet, ne de kardeş ilişkisidir.

En önemlisi saygı içeren bir yaklaşım yok.

Türkiye den gelen suyun bir başka ülke veya ülkelere gitmesi konusunda bu ülkenin hiçbir söz hakkı olmasın, bunu bir başka ülke kabul eder miydi?

Her yılın sonunda yaptırılmak istenen icraatlar için maaş konusunu kullanmak, parayla bu ülke insanını sınamak, hele çözüm yönünde umutlu açıklamalar yaparken, tarih bile verilirken, bunları tartıştırmak, başka amaçlar mı var?

Bu da Türkiye tarafına bir bakış açısı.

KKTC'yi yönetenleri yerden göğe kadar haklı görmüyorum.

Su konusuyla ilgili imzalanan protokolleri de kimse zorla imzalatmadı.

Bu kadar kötü, bu kadar aciz, bu kadar bencil, bu kadar kısır bir siyaset anlayışı var ki, ancak bu kadar olur.

Sadece koltuk, sadece makam arabası ve o arabanın kapısını açacak bir şoför için neler yapıldığını yakın tarihimizde gördük.

Söylediğim gibi, keşke CTP bu kararı su projesinin ilk başlarında ortaya koysaydı.

Yoksa hükümetten ayrılmanın, bir erken seçimin adımları mı bunlar?

Gerçekten şaşırıyorum, devlet, hükümet yönetmeye talip olan muhalefetin konuyla ilgili eleştirilerine, "biz yapamayız, hükümet bozulsun biz gelelim" diye iki elini sarmalayanlara.

Hükümet bozulsa veya bir erken seçim olsa ne değişecek?

Sadece koltukları işgal eden isimler farklı olacak, onun dışında kocaman bir hiç.

Bir halkı bu kadar iradesiz göstermeye kimin hakkı var?

Devletin devamlılığı esasına aykırıymış, devlet yönetmek ciddiymiş, hangi devlet, hangi ciddiyet.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları