Türkiye, Kıbrıs politikasını değiştirebilir mi?

Yayın Tarihi: 21/03/16 07:41
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bir hafta önce yine bugün, yazıma terörle başlamıştım.

Yine aynı duygularla, yine terörü lanetleyerek, günahsız insanların hayatını kaybetmelerine isyan ederek başlıyorum bu haftaya.

Bunu kabul etmek, sıradanlaştırmak, yaşam biçimi haline getirmek en tehlikelisi.

Yazıyoruz, söylüyoruz, konuşuyoruz, peki, nereye kadar?

Sonuç ne, ne zaman bitecek, ne zaman bu yaşananların sonu gelecek?

Elbette kötüleyerek, lanet ederek, birlik çağrısı yaparak, vatan sağ olsun diyerek çözülmeyecek bu olaylar.

Konuyla ilgili;

Türkiye de yapılan haziran seçimlerinden sonra ne oldu da bu noktalara gelindi, değişen nedir?

Esas soru bu, bu soruya bulunacak cevap, neyin ne olduğunu ortaya koyacak.

Daha önce de yazmış ve söylemiştim;

Tarih bu acı, kan ve gözyaşını büyük harflerle yazacak.

Türkiye'nin acısını, gözyaşı ile yoğrulmuş tarihini ancak demokrasi, insan hakları, hukuk düzeni, batı değerlerini benimseme ve ortak çıkarlar şemsiyesi altında buluşmak bitirebilir.

Üzgünüm, hem de çok üzgünüm, acıları, gözyaşını normalleştirmeyi, bununla yaşamayı kesinlikle kabul etmiyorum.

Türkiye de yaşanan her şeyin bize birebir etkisi var.

Türkiye, Kıbrıs politikasını değiştirebilir mi?

Tabi ki değiştirebilir, hiçbir şey yıllar yılı aynı düzlemde yürümez.

Dünyanın, coğrafyamızın, yanı başımızdaki Ortadoğu'nun ne kadar değiştiğini görüyoruz.

Çıkarlar, gelişmeler doğrultusunda farklı politikalar tercih edilebilir.

Türkiye ve güney Kıbrıs'ın işbirliğine, görüşme ve temaslarına böyle bakıyorum.

Tabi ki bu resimde Kıbrıslı Türklerin de olması gerek.

Rum tarafının yıllardır Türkiye ile eşit düzeyde temas çabası var, bu bir politikadır.

Kim gelirse gelsin, kim giderse gitsin bu onların ortak siyaseti oldu.

Türkiye ile AB anlaştı, bu sadece mülteci anlaşması olarak kalır mı?

Kalmaz, kalmayacak, en başta Kıbrıs'la ilişkilerin normalleşme süreci yaşanabilir.

Daha farklı, daha ileri düzeyli temaslar gündeme gelebilir.

Mesele, bizim hangi açıdan baktığımız, bu durum karşısında nasıl bir siyaset geliştireceğimiz.

Aynı koroyla, solo şarkılar söyleyerek, bu resimde hak ettiğimiz yeri alamayız.

"Rum tarafı KKTC'yi muhatap alsın" söylemi, tamamen hamaset.

Kimse Türkiye Başbakanını zorla Anastasiades'le görüştürmedi ki.

Bu görüşe sormak lazım;

Sen kırk yıllık hamasetle idare etme alışkanlığını ne zaman değiştireceksin?

Ne zaman bir sonraki seçimi kazanmayı, ihale takip etmeyi bırakıp, gerçek özne olmayı ve irade göstermeyi isteyeceksin?

Ne zaman devleti ciddiyetle, gelenek haline getirerek yöneteceksin?

Kendini değil, devleti ve toplumu düşüneceksin.

Spor karşılaşmaları ve ticaretle Türkiye ile güney Kıbrıs ilişkisine ses çıkarmayıp, siyaseten hamasete fırsat bulunca parlayarak siyaset mi yapıyorsun?

Yıllarca bu halkı bu anlayışla kandırdın ama şimdi sadece kendini kandırıyorsun.

Türkiye, güney Kıbrıs görüşmesi değil ki mesele, esas konu bizim kırk yıllık siyasetimizin çökmüş olması.

En acısı bunu kabul etmemek.

Bu ülkede şu veya bu şekilde, adı ne olursa olsun bir çözüm olmalıdır.

Kıbrıs Türk halkının en büyük şansızlığı ve hatası bakkal yönetemeyen idarecileri devletin başına getirmektir.

Dünya değiştikçe, değişmeyen, direnen, hep aynı yöntemlerle idare eden insanların artık bu sahneden gitmesi gerek.

"Kuzey Kıbrıs her anlamda çözüme hazır mı? Türkiye çözümden sonra da yardım eder mi, AB üyesi olmak sorunları çözer mi, çoğaltır mı?"

Bu süreçte en çok sorulan sorular bunlar.

Kuzey Kıbrıs çözüme hazır değilse, KKTC bu yapısıyla tanınmaya hazır mı?

İki konuyu da çözüm olarak kabul eden taraflar var.

İkisinin ortak noktası ise "hazır olmama".

Peki, nasıl olacak, yapılması gerekenler ne ve neden yapılmıyor?

Aynaya bakmanın zamanı gelmedi mi?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları