Köyüne giremeyen Kıbrıslı Türkler

Yayın Tarihi: 04/07/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Geçtiğimiz cuma akşamı, Akıncılar'da, yani Lurucina'da güzel bir etkinlik vardı.

Yeni Türkü konseri, önemli bir iş, güzel bir organizasyon yapıldı.

Üstelik ilk de değil, daha önce yine Türkiye'nin önemli sanatçıları geçti Lurucina'dan.

Hakkı Bulut, Arif Susam ve son olarak en önemli müzik guruplarından Yeni Türkü.

Lurucinalı İsmail Karaböcek, tüm KKTC'de ses getiren etkinliklere imza atıyor.

Ve "devamı gelecek diyor".

Bu güzel gece de, yine yol, yine zorluk ve yine sıkıntı, gelenler de, gidenler de, eğlenenler ve organizasyonu yapanlarda sıkıntı yaşadı.

Konserden iki gün sonra etkinlikle yaşanan güzellikler, yerini gerçeklere bıraktı.

Bir insanlık dramıdır aslında, bir utançtır ve gerçeğin kendisidir.

"Bağımsız" bir devletin, bağımsız olmayan bir köşesi "Lurucina".

Akıncılar "Lurucina" kendi ülkende, kendi toprağında, özgür hareket, seyahat özgürlüğün yok.

"Kıbrıslı Türk Nehir Uluçaylı, bir buçuk yıl aradan sonra bayram ziyareti için adaya geldi. Ülkedeki akrabalarını ziyaret eden genç kız teyzesinin kızları Laden ve Ledün Yılmaz ile birlikte, Akıncılar köyünde ikamet eden, nenesi Melek Yücelen'i ziyaret etmek istedi. Ancak, KKTC kimlik kartı olmadığı gerekçesi ile askeri barikattan geçemedi.

Nenesine doyasıya sarılıp hasret gidermek için yollara düşen genç kızın kavuşma sevinci kursağında kaldı."

Kıbrıs sorunu budur işte.

Şimdi kim, kiminle müzakere ederek bu sorunu çözecek?

Bu iş sadece Rum-Türk anlaşmazlığı değil.

Mülkiyet, egemenlik, güç paylaşımı, federasyon, iki devlet, iki bölge, sorunu sen daha kendi içinde çözememişsin.

Bu sorunun bize yaşattığı çıkmazlardan sadece biridir yaşanan.

Bu çıkmazlardan kurtulmak için Kıbrıs sorununun çözülmesini beklemek mi gerek?

42 yıldır bu gibi sorunların çözülmesini engelleyen nedir?

Özgür bir yolun yapılması bu kadar mı yalan olur, bu insanlar bu kadar mı kandırılır?

Memleketin sadece denizleri, taşları, ormanları, tarlaları, dağları, makamları iktidar uğruna verilmedi, insanlığı, insanları, gençleri, çocukları, köyleri de gözden çıkarıldı.

Sen daha ne diyorsun, özgürlük sadece güneyden ayrı olmak mı?

Lurucina;

"1974 öncesi bölgenin en büyük, en kalabalık, en merkezi kasabasıydı.

Hastanesi, sineması, verimli toprakları, domates, börülce üretimi ile dışarıdan göç alan, nüfusu dört-beş bine kadar ulaşmış en merkezi yerlerdendi.

Ve bugün, artık nüfusun üç yüz civarına düştüğü, genç insanların yaşamak için başka yerleri seçtiği, evlerin yıkıldığı, harabe olduğu bir yer.

KKTC'nin kimlik kartı ile girilen tek köyü, bir zamanlar gece saat altıdan, sabah altıya kadar giriş-çıkış yapılamayan bölgesi.

Bin bir kavga, şamata bu giriş-çıkış ancak belirli bir noktaya çekilmiş.

Bu yıl köyden yedi düğün var, yedi genç çift yuva kuracak, yedi çiftten sadece bir çift Akıncılar'da oturacak.

Hastane belirli oranda dökülüyor, bir kısmı polis karakolu yapıldı, bir kısmı telefon dairesinin santral olarak kullanımda.

Asrın projesi, Türkiye'den gelecek su, bir tek Akıncılar'a uğramayacak, Luricina bu projenin dışında.

Anadolu'dan yol bağlanmış, dünyada ilk olan bir projeyle Türkiye ile kuzey Kıbrıs suyla bağlanmış, ama Akıncılar, kuzey Kıbrıs'tan günden güne uzaklaşıyor."

Başını kuma saklamak, bol keseden sallamak, kapı arkasında biz beceriksiziz diyerek, tüm insanını yerle bir etmek.

Sadece para dağıtılmasını değil, sözlerle laf salatası yapılmasını değil, keyfine göre icraat yapılmasını değil, eğer varsa devlet otoritesini hissetmek istiyoruz.

Sorunları bize neden söylüyorsun, biz de biliyoruz, senin görevin bunları çözmek değil mi?

Yol yapamıyorsun daha ne olsun ki.

Peki, ne işe yararsınız?

Her şey makam arabası, sekreterler, şoförler, korumalar, caka satmalar mı?

Dillerde hep aynı nakarat;

Egemenlik, bayrak, şehit, vatan, taş, toprak, dik duruş, denk bütçe.

İnsanını, çocuğunu, yaşlını, engellini, koruyamıyorsun daha ne olsun ki.

Bu ülkenin gerçek sahipleri, bu ülkenin yabancılara esir olmaması için canını, çocuğunu, anasını, babasını feda etti.

Hala daha acısı dinmeyen, kaybettiklerini toprak altında arayanlar var.

Bu talihsiz topraklar hala daha insan kemikleri kusuyor.

Geçmişini günlük hırslar için unutan, yarınını umursamayan, bugünlük ne kazanırıma bakan sen değimlisin?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları