Olumlu katkı olacaksa, siyasi partiler de Cenevre'ye gitsin

Yayın Tarihi: 14/11/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Kıbrıs sorununun çözümü için gösterilen her çaba önemlidir.

1950'lerden, 1960'lardan, 1974'lerden sonra, her dönemde ve her müzakereci ile müzakere heyetinden kazanılanlar, bugünlere kadar getirildi.
Gelinen nokta küçümsenecek bir nokta değildir.

Yıllardır sürdürülen süreçler, aslında sorunun kaynağını ortaya koymuştur.

Kıbrıslı Rumlar bu ülkenin tek sahibi olmadıklarını, kurulacak ortaklıkta iki eşit halk ve yönetim şekli olacağını kabullenemiyor.

Kıbrıslı Türkler siyasi eşitlikle kurulacak yapının yönetiminde olmanın yolunun toprak vermekten geçtiğini kabullenemiyor.

Rumlar toprak alıp, siyasi eşitliği kabul edecek, devleti beraber yöneteceği ortağının Kıbrıslı Türkler olduğunu görecek.

Türkler toprak vereceğini bilerek, bugün yaşadığı birçok sıkıntının dışına çıkacak, yıllardır bu adada söz hakkı olduğunu göstermek için verdiği mücadeleyi finale, hak ettiği yere getirecek.

Yani verileceklerle, alınacaklar arasında bir denge kurma sorunudur yaşanan.

Elbette kolay değil, bizler için üzerinde hayat kurduğumuz toprakların bir kısmından fedakârlık etmek.

Rumlar için de tek söz sahibi oldukları devlet yönetimini paylaşmak kolay olmayacak.
Fakat bu adada yaşayan herkesin ortak bir sorunu var.

Bu sorun çözülmediği sürece de sorun olarak kalmaya, kökleşmeye, zamanla zorlaşmaya devam edecek.

Daha önce de söyledim, yazdım, çözüm için istekli müzakereciler yerine, çözüm için istekli toplumlar olmasını çok isterdim.

Ama o noktadan en azından şuan için uzağız.

Kıbrıs sorunu tam bir statüko, adanın her iki tarafında da iç siyasete malzeme yapılıyor.

Yıllardır müzakereler, zirveler, görüşmeler, yurt dışında toplantılar yapılıyor.

İçinde bulunduğumuz süreçte bunların devamıdır ve önemlidir.

Mont Pelerin sürecinde daha farklı beklentiler mutlaka vardı.

Fakat başarısızlık yoktur, Kıbrıs'ta taraflar kendi içinde süreci, zirveyi tartışacak, gelinen noktayı, kazanımları, karşı tarafın istediklerini anlatacak.

Bu hafta içinde yaşanacak iç değerlendirmeler kriz yaratır ve önümüzdeki hafta yeniden yurt dışında devam edecek müzakereler sekteye uğrarsa, o zaman başarısızlık olacak.

Kıbrıs Türk tarafı olası bir başarısızlığın aktörü olmaz, bu kesin ve nettir.

Anastasiadis'in zayıf tarafı ve aynı zamanda irade göstermesi gereken zaman şimdiki zamandır.

Seçime bu süreci heba etmemeli, zamana oynamamalı, bu her şeyi daha da zorlaştıracak.

Söz konusu Kıbrıs, hepimizin yaşadığı vatan, bu vatan ve bizzat hayatımızla ilgili alınacak kararlarda, mutlaka sürece dâhil olmalıyız.

Anastasiadis, Ulusal konseye bilgi vermek, masada alacak ve vereceklerini anlatmak için bir ara istedi.

Aynı bilgilendirmeyi Cumhurbaşkanı Akıncı'da yapacaktır.

Bu gayet normal, makul ve katılım için önemli bir adımdır.

Gelinen aşama önemlidir ve sorumluluk paylaşılmalıdır, burada mesele niyettir.

Siyasi parti temsilcileri Mont Pelerin'de olsaydı bu sorun yaşanır mıydı?

Söylediğim gibi bu sorunun cevabı niyetin ne olduğuna bağlı.

Sonuçta süreç devam ediyor, önümüzdeki hafta yeni bir maraton başlayacak.

Cenevre'ye her iki taraftan siyasi parti temsilcileri de gider ve sürece katkı koyarsa, daha çabuk, daha kabul edilebilir bir sonuç yaratılabilir.

Böylece ara verme, iç kamuoyuna yönelik bilgilendirme daha sağlıklı ve yerinde olur.

Tabi ki yeniden en başa dönüyoruz, gerçekten olumlu katkı koyma niyet varsa.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları