Engelliler insan değil mi?

Yayın Tarihi: 15/05/17 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Yazımın başlığını çok düşündüm.

"Engelliler vatandaş değil mi?"

Önce bu başlığı kullanmaya niyetlendim.

Sonra kendi kendime söylendim.

Aklımdan ve dilimden aynı anda aynı cümle geçti.

"Engelliler insan değil mi?"

Yazımın başlığını bu şekilde kullanmaya karar verdim.

Şöyle bir düşünce olabilir mi?

Herkesin hayatı kendine, herkes kendi hayatından sorumludur.

Elbette bir yere kadar böyle bir düşünce olabilir.

Mesela; kişisel tercihlerde herkes kendinden sorumludur.

Ama insani ilişkilerde ki birliktelik, duyarlılık, toplumu meydana getirdiğinden böyle bir düşünce her şartta geçerli olmaz.

Olmamalı.

Yani birileri karnı tok yatırken, birilerinin karnı aç olmamalı.

Nasıl ki bu ülkenin toprağı, havası, çilesi, sıkıntısı paylaşılıyor.

Nimetleri ve imkânları da paylaşılmalı.

Belki de bugün en büyük eksiğimiz bu düşüncenin yaygın olmamasıdır.

Ama birileri için de bir şeyler yapmak kaçınılmazdır.

Bu en başta toplumsal birlikteliğin gerekliliğidir.

Bu ülkenin en önemli sorunu insanın her şeyden sonra gelmesidir.

Hâlbuki insan yaşamın merkezdir.

İnsan olmasa toplumun ne önemi var?

Veya insan olmasa devlet olur mu?

Tabi ki olmaz.

İnsan olarak en önemli zaafımız, herhangi bir olumsuzluk karşısında "bunu yaşayan bende olabilirim" diye düşünmememiz.

Oysa hayatın en gizemli yönü geleceğin bilinmemesidir.

Gelecekte kimin ne yaşayacağı bilinse, birçok tehlikenin önlemi alınabilirdi.

Yani hayatımızın en önemli gerçeği, kimin ne zaman, nerde, nasıl, ne yaşayacağının tamamen sır olmasıdır.

Yapılması gereken, mümkün olduğunca, hayatın sürprizlerine hazır olmak.

Hiç olmazsa bu sürprizlerle hayatı şekillenen insanlara "onun yaşadıklarını, günün birinde bende yaşayabilirim" düşüncesiyle yaklaşmak.

Bu ülkede beş bin kişiyi aşkın engelli insan var.

Engelleri sadece kendi vücutlarıyla ilgili değil.

Bu insanlar her yönden engelli.

En başta bir insan, bir birey olarak kabullenilme sorunları var.

Aslında kabullenilmek onların değil, başkalarının sorunu.

Normal şartlarda hayat süren insanların bile devlet tarafından sadece vergi ödeneceği zamanlarda, siyasetçilere sadece seçim sandıklarının kurulduğu dönemlerde, özel teşebbüslerde ise sadece belirli gün ve haftalarda hatırlandığı bu ülkede genel olarak otuz bin civarında engelli insan her yönüyle hizmet bekliyor.

Çok büyük istekler değil bunlar.

Engelsiz bir şekilde eğitim almak, engelsiz bir şekilde ulaşım kolaylığı, prosedür engellerine takılmayan sağlık hakkı.

Çok daha basit olanlar var.

Mesela; bir oyun parkı, onlara göre yapılmış yollar, kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayacağı altyapıları yapılmış kamusal binalar.
Ve en başta eğitimle sağlık.

Engelli insanlara yapılacak en önemli yatırım eğitimdir.

Elbette sağlık sorunlarının da kolay ve sosyal devlet anlayışıyla karşılanacak bir sistem şart.

Kıbrıs Türk Engelliler Federasyonu Başkanı Sayın Derviş Yücetürk ile telefonda bir sohbetimiz oldu.

Önümüzdeki günlerde bir söyleşi için karar aldık.

Sayın Yücetürk'ün kısa sohbetimizde altını çizdiği konularla ilgili bazı başlıkları bu köşeye ve sizlere taşımak istedim.

Derviş Yücetürk çok uzun bir zamandır mücadele ediyor.

Bu yolda Sayın Yücetürk, rahmetli Mustafa Çelik ve Sevgili Sedat Hacımehmet ilk başta anımsadığım isimler.

Elbette bitmeyen bu mücadelenin başka kahramanları da vardır.

Onlara da arzu etmeleri halinde bu köşe ve bu satırlar koşulsuz açıktır.

Sayın Yücetürk oldukça sıkıntılı ve karamsar.

"36 yıldır mücadele ediyoruz" diyor.

Her konuda problemlerle karşılaştıklarının altını çiziyor.

En önemli sorunlar yazımın içerisinde anlatmaya çalıştığım gibi istihdam, eğitim, sağlık ve ulaşım.

Bugüne kadar 680 engelli insan devlet ve özelde istihdam edilmiş.

300 engelli vatandaş ise iş bekliyor.

Aslında bu konuda hem devlete, hem de özel teşebbüse görevler düşüyor.

İstihdam konusunda hükümetin söz verdiği 50 engelli vatandaşın istihdamının da yapılmadığını öğreniyoruz.

Herhalde delege olmamalarındandır.

Ve özel eğitim yasası.

2010 yılından buyana Mecliste bekliyor.

O saatlerce çalışıp(!) özelleştirme yasasını üreten, göç yasalarını onaylayan mecliste.

Derviş Yücetürk aynı zamanda KKTC Görmezler Derneğinin de başkanı.

Dernek çalışmaları ile de sorunları var.

Görme Engelliler Okulunda sekiz öğretmen olması gerekirken sadece üç öğretmen görev yapıyor.

Öğretmenlerin sağlık sorunları olabilir, başka sorunları da mutlaka olacaktır.

Bunların sonucunda yaşanan nedir?

Engelli çocukların eğitiminin aksaması ve geri dönüşü olmayan zamanın kaybı.

Ulaşım sorunu nedeniyle bazı öğrenciler okula gelemiyor.

Servis yok.

Yani aynen "kimin umurunda" durumu var ortada.

Otuz bin kişilik bir kesim küçümsenecek bir zümre değil.

Önemli olan bu gücü ortaya koyabilmek.

Aynı çıkar çatısı altında tek vücut olabilmek.

Bu ülkede her şey bağırmakla, çağırmakla, sokakta mücadele etmekle bir yerlere getirilir oldu.

Engelli tüm insanlarımızı sokağa hak aramaya çağırıyorum.

Kendimce de en önde olacağımın sözünü veriyorum.

( Bu yazı arşivimden. Görüldüğü gibi yine engelliler haftası ve yine aynı sorunlar konuşuluyor)
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları