Yeni oluşum başarılı olur mu?

Yayın Tarihi: 13/10/10 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kıbrıs Türk siyasal yaşamında siyasi olaylara yön veren birçok siyasi parti vardır. Kitlesel olarak en büyük, en önemli siyasi partiler, Kıbrıs Türk halkına 30 yılı aşkın bir zamandır hizmet veren, Ulusal Birlik Partisi ve Cumhuriyetçi Türk Partisidir. Mecliste temsiliyeti olan diğer siyasi partiler, Demokrat Parti, Toplumcu Demokrasi Partisi, Özgürlük ve Reform Partisidir. Mecliste temsil edilmeyen, Kıbrıs Adalet Partisi, Kıbrıs Sosyalist Parti, Milliyetçi Adalet partisi, Yeni Kıbrıs Partisi, Yurt Sever Birlik Hareketi ve Halk İçin Siyaset Partisi de siyasi hayatımızdaki farklı renklerdendir. Ülke gerçeklerini ve 50'li kişilik bir meclisimiz olduğunu düşünürsek, bana göre bu kadar siyasi partimizin olması gereksizdir. Hatta meclisteki sandalye sayısı da bana göre fazladır.

Kuzey Kıbrıs'ın siyasal yaşamında zaman zaman ayrılıklar olmuştur. Bu ayrılıklar ayrı siyasi oluşumlar ve ayrı siyasi parti kurulmaları olduğu gibi, vekillerde zaman zaman seçildikleri partilerinden ayrılarak siyasi hayatlarını sürdürmek için başka partileri tercih edebilmektedirler . Partilerde yaşanan kopmalar, kurulan yeni siyasi partiler ve vekil transferleri parti içindeki kişisel dengelerin bozulmasından dolayı yaşanıyor.

Yani tek adamlılık veya öne çıkma düşüncesi bu ayrılıkların temelini oluşturuyor. En çok bölünen, içinden yeni oluşumların en fazla yaşandığı siyasi parti UBP'dir. Fakat günümüze baktığımızda her şeye rağmen en fazla iktidar erkini elinde tutan parti yine UBP'dir. Ve bu günde UBP iktidardadır. Bu önemli bir başarıdır. Son yıllarda bölünme olayının yaşandığı en önemli siyasi merkez, Demokrat Partidir. UBP ile birlikte DP den ayrılan vekiller, Özgürlük ve Reform Partisinin kuruluşunda önemli rol oynamıştır.

Hatırlanacağı gibi yine geçtiğimiz günlerde DP'den ayrılan iki milletvekili UBP saflarına geçmiştir. Bu süreçte, DP genel başkanı Sayın Serdar Denktaş, tek adam olmakla suçlanmıştı.

Sayın Denktaş, parti kurultayında kendisiyle beraber başka isimlerinde parti başkanlığına aday olabileceğini daha önceleri açıklamıştı. Yani partiyi ve parti menfaatlerini düşünen, tek adamlılığın karşısında olan herkes bu demokratik yarışa katılabilir, katılmalıdır da. Bu noktada kendi fikrimi dile getirecek olursam, siyasi parti başkanlarının görev sürelerinin sınırlanması gerektiğini hatta milletvekilliği seçilme dönemine de bir kısıtlama getirilmesi gerektiğini savunmaktayım. Bu görüşler demokrasi anlayışına ters gelebilir. Yani herkes dilediği kadar, seçildiği sürece her seçime katılabilir. Bu demokratik bir haktır. Ama bunun bizim ülkemizi getirdiği durum bellidir. Bu durum bizim ülkemiz için geçerli değildir.

Bir parti başkanı, ayrılmayı düşünmediği sürece başka adaylar bu göreve talip olmaz. Olsa da parti içi dengeler buna izin vermez. Herkes güçlünün yanında olmayı tercih eder. Kişiler güçlendikçe, politikacılık bir meslek haline gelir. Ve hep ayni politikalar bir kısır döngü gibi hep ayni şekilde yaşanır durur.

KKTC'de siyasi anlamda yeni bir oluşumun, yeni bir siyasi partinin hazırlıkları yapılıyor. Bu yeni oluşum bir ihtiyaç mı? Yoksa belli bir düşüncenin harekete geçmesi mi? Bu sorulara yanıt arayacak olursak; Öncelikle bu kadar siyasi parti varken, yeni oluşum mevcut siyasi partilerden ayrı olarak, hangi görüşü savunacak. Yani görüşleri, yaklaşımları belli olan partilerden ne farkı olacak ki toplum bu partiyi benimsesin.

Harekete geçilmesi için UBP kurultayı bekleniyorsa demek ki kişisel beklentilere ve küskünlüklere göre bir yol belirlenecek. Yok, toplumun yeni bir siyasi harekete ihtiyacı olduğu düşüncesi ile yola çıkılacaksa ki bana göre halk böyle bir oluşumu destekler, çünkü tüm siyasi partiler denenmiş ve bunun sonuçları da ortadadır. O zaman bir fark yaratabilir. Bu yeni oluşum içerisinde, gazetecilerden emekli komutanlara kadar bir görüş zenginliği olduğu gelen duyumlardan çıkarabileceğimiz bir sonuçtur. Bu noktada bir tehlikeli durum daha vardır.

Bu oluşum AK Parti desteği ve Türkiye kökenli vatandaşların çoğunluğu ile oluşacak olursa ve iddia edildiği gibi, bu insanların hakları yeniyor ve bu haksızlığı giderme düşüncesi ile kuruluyorsa bu topluma yapılabilecek en büyük kötülüğe hizmet edecektir. Yani Kıbrıs'ın Kuzeyinde yaşayan, Kıbrıs Türk toplumunu oluşturan insanlar yine köken ayrımına maruz kalacaktır. Bu yeni oluşum için iki önemli isim ön plana çıkıyor.

Birisi UBP'den Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ayrılan, fakat Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun hala daha partiyi yönettiğini söyleyen ve buna rağmen UBP'den desteğini çekemeyen Sayın Tahsin Ertuğruloğlu ve kurultay sonrası oluşacak ortama göre parti içindeki durumu belli olacak olan Sağlık bakanı Sayın, Kâşif. Tahsin Ertuğruloğlu yeni bir oluşum için ilk sinyalleri verdi. Sayın Ahmet Kâşif'in kurultay sonrası hangi saflar da yer alacağı zamana kalmış bir gelişme. Bana göre yeni siyasi görüş, Aralık ayında yapılacak olan UBP kurultayı ve Haziran 2011'de Türkiye de yapılması düşünülen milletvekilliği genel seçimlerden sonra etkin bir ivme kazanacaktır.

Yazımın başlığında sorduğum "Yeni oluşum başarılı olur mu?" sorusuna benim yanıtım şudur; Yeni oluşum, yeni siyasi parti adı ne olursa olsun, bir fark yaratmazsa, siyasilere olan güvensizliği ortadan kaldırmazsa, bölünen ve yalnızlaşan toplumu bir bütün olarak daha önceki siyasi görüşlerine bakmaksızın kucaklamazsa başarılı olamaz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları